Geçen hafta “Korona Malatya'da kayışı kopardı” başlıklı yazımızda pandeminin şehrimizde yapmış olduğu moral ve sağlık yıkımını yazdık. Yetkililerin duyarsızlığına dem vururken; İl sağlık Müdürü sayın Recep Bentli'nin görevini başarıyla yapamadığına dair vizyon ve teknik bilgilerin düşük standartlarını veriler üzerinden net sonuçlarla izahat etmeye çalıştık.

Sayın Recep Bentli'nin sofistike eksiklikleri veyahut görevindeki zafiyetlerini dile getirdiğimiz makalemizi açıp yeniden okuyabilirsiniz. Üstlendiği görev icabını yerine getirmemekle alakalı her kelimemizin arkasında durduğumuzu tasdik ve beyan eder, bu sebeplen sağlık çalışanlarımızı sayın Recep Bentli bey hakkında söylemiş olduklarımızla ilişkilendirmek yönünün ne denli bir talihsizlik olduğunu da buradan kamuoyuna deklare etmek istiyorum. Yani, diyorum ki; sağlık çalışanlarımız cephede düşmanla çarpışan ordu neferlerimiz gibi görmeliyiz. Sıkıntı yöneticilerde, çalışanlarda değil. Covid-19'a karşı göstermiş oldukları başarı reaksiyonunu kimsenin baltalamasına hakkı yok. Sırf Recep Bentli beyi eleştirdik diye bu mirası tüm sağlık çalışanlarına pay etmek nasıl bir zihniyet ürünüdür? Kaldı ki tabi bizim anlatmaya çalıştığımız başka! Yöneticilerin yönetici gibi davranmasını talep etmek... Yoksa makalemizi tüm sağlık çalışanlarımızı kapsayacak olumsuz bir varsayıma bağlamak kimsenin haddi olamaz. Sayın Recep Bentli beyi görevinin hakkını yerine getirmek konusunda çağrıda bulunurken bilakis sağlık çalışanlarımızın eleştiriye dahil edilmeleri ancak emek hırsızlarının işi olabilir.

Çünkü gerek pandemi, gerek 6.8'lik depremin yaşandığı bölgemizde sağlık çalışanlarımızın o büyük içten çabalarına bizzat tanıklık etmiş biriyim. Özelikle Pütürge gibi dağınık ve zor bir coğrafyada görevini layıkıyla yerine getiren sağlık çalışanlarımızdan hiç bahsedilmemesinin, bir plaket ya da mütevazi hediyelerle ödüllendirilmeleri gerektiğini hatırlatacak kimsenin olmayışının “haksızlık olduğunu” bir çok dost meclisinde altını çizerek vurguladım. Türkiye'de kaliteli bir şehir durumundaki ilimizin hangi anlayışla yönetildiğini, bu eksikliklerini gidermediği için eleştiri yazılarımızın anlaşılması bakımından “yanlış-doğru” farkını toplumun dilini ve içinde bulunduğu iklimi kullanarak sav ettiğimizi... Bilakis bundan böyle doğruları yazmaya devam edeceğimizi... Sağlığımızı emanet ettiğimiz doktor, hemşire, teknikerler, oda servis hizmetlilerine kadar bütün sağlıkçılarımızın bu köşeden sesi olmaya devam edeceğimizi... Kurumların koltuklarına yapışıp kalmış, hiçbir artı değer üretemeyen komplike kişileri makalelerimiz üzerinden elbet milletin vicdanlarına havale etmeyi sürdüreceğiz.

Bu böyle biline...

Böyle olunca maalesef iş dönüp dolaşıyor yine İl sağlık Müdürü sayın Recep Bentli'ye gelip dayanıyor! Bu benim şahsi bir meselem değil. Bir şehrin meselesidir. Herkes görevini tatbikî iyi yapacak. Malatya'da sağlık çalışanlarının hangi şartlar altında görevini ifa etmeye çalıştıklarını, korona gibi çok tehlikeli bir hastalıkla tüm gününü geçirmenin ne demek olduğunu, bir hekimin yüzlerce hastaya bakmakla yükümlü olduğu, bir hemşirenin aynı şekil ailesini de düşünmek zorunda olduğu riskli süreci sanırım tekrarlamaya gerek yok! Hepimiz biliyoruz. Buna rağmen görevinin başında bulunmaları elbet aldıkları maaşın çok üstünde bir fedakarlık halidir.

Belki de Malatya tarihinin en fazla il sağlık müdürünün tartışılması bu yüzden.

Malatya geneli sağlık çalışanlarının dünyada sirayet eden pandemi nedeniyle artan ölüm ve vakalara karşı ne kadar ustaca ve nasıl bir özveri ilgisiyle muhatap kıldığının merakı doğal olarak kafamızda beliriyor. Sağlık çalışanları canla-başla bir yandan deprem, diğer yandan korona Pandemisine karşı gövdelerini can siperane ederken bir ilçemizin kaymakamının tutup sağlık çalışanlarını tek sıraya dizerek azarlaması da bu sıkıntılı zamanda kabul edilir bir davranış olmadığını sizlere arz etmek istiyorum.

İşte Recep Bent'li bey bu gün lazım bize. İşte Recep Bentli beyi bu sebeple eleştiriyoruz. Onun için yazılarımızın müstemleke kahramanı durumunda. Yalnızca bugünkü Malatya toplumunun değil, belki Malatya insanlık ailesinin içinde olduğu zihniyet durumunu ve haletiruhiyesini yansıtan bir figür olduğunu hatırlama vaktidir. Yani Malatya'da toplumunun değil, “zamanın ruhu”nun bir tercihini yapmalı. Hem vatandaşın, hem sağlık çalışanlarının arasındaki yegane köprü görevini kabul ettiğini mutlaka bilmelidir. Bu bakımdan benzerlerinin kendi bölgelerindeki konumunu da izah edebilen bir fenomen olarak davranmalı. Bentli tek başına Bentli değil. O koltukta bulunması tüm reel ve anti kazanımların bilakis kendi değer yargılarıyla ortak paydada düşündükten sonra muhtemel akıbeti hakkında da fikir verebilecek bir sonuç çıkarabilmelidir.

Bir kaymakamımızın sağlık çalışanlarını tek sıraya dizip hesap sorduğu olayın da yegane takipçisi olabilecek konumdaki tek kişidir. Bir hata kusur var ise gerekeni yapacak, şayet sağlık çalışanlarının azarlanması keyfi veya yanlış bir anlaşılma muamelesine tabiyse onun da haklarını arayacaktır. Deprem bölgelerinde ve "Covid-19'a karşı savaşan tüm sağlıkçıların özlük hakları yeniden düzenlensin" kampanyası Malatya'da başlatılmasında ön ayak olunacak gelişmeleri duymak istiyoruz sayın Bentli'den. İstatistiklere göre hâlihazırda görevde olan bir çok sağlık çalışanımız deprem ve pandemiye rağmen zor şartlar altında insanların dertlerine çare bulmak için gece gündüz demeden koşturmaktalar. Bunu kimse inkar edemez. İnkar edemez ama görende yok! Malum Malatya'mızın geçirdiği depremlerle birlikte korona pamdemisinin sükse yapması açısından artık sağlık çalışanlarının kendi doğal mesaisinden fazla çaba sarf ettiğini hem yetkililerimiz, hem halkımız bunu mutlaka görmeliler.

Hayatını ortaya koyan sağlıkçılarımız; bu süreçte çok yıprandı veya yıpratıldı. Şayet böyle devam ederse hizmet kalitesi düşer haliyle. Bu yüzden hakları iyileştirilmeli, aksi takdirde sağlık sistemi geri dönüşsüz bir yola savrulur. Ayrıca gece gündüz demeden 24 saat görevinin başında bulunan sağlık çalışanlarımız alanında yalnız bırakıldı. Filyasyon ekiplerindeki bir sağlık çalışanının isyanını izlemiştim TV'de. Yer İstanbul'da bir hastane. Dediği aynen şu: “Sağlık müdürlüğü, bizi arayıp 'VIP hasta var, önce onlara gidin' diyor, bizim için herkes eşit ve birdir. Hipokrat yemini etmiş olmam bir yana ayrıca ben vatandaşım. Benimde bir ailem, annem, babam var. Böyle ayrıcalık yapmaya zorlanmamız mesleğimize ihanet görüyoruz” demişti. Doktorun bu açıklaması beni hem duygulandırmış hem de ne denli vicdanlı ve adaletli olduğunu gözler önüne sermişti. Ülkemiz böylesine yüksek hassasiyetler elde etmiş hekimlere sahip.

Mamafih Malatya'mızda da mutlaka benzer tablolar yaşanmıştır. Özelikle son yıllarda öylesine sıra dışı bir siyasi ve koltuk dezenformasyonu yaşadı ki bu kuralın işleyişini değerlendirmek hiç kolay değil. Aslına bakarsanız iki büyük kriz yaşanıyor şu anda şehrimizde. Biri hepimizin yaşadığı pandemi. Diğeri ise siyasiler ile halk arasındaki kopukluktur. Hadi siyasiler ile halk arasında meydana gelen boşluğu anlarım, yıllardan beri devam eden/bilinen bir gerçeğimiz lakin sağlık başka bir şey. “Kaderimizdir, dünyada herkeste var” diyerek kendi haline bırakmanın bilinçsizliğini elbet tartışmalıyız. Benim veya sıradan bir vatandaşın “aman ha maskelerinizi takın, pandemi bu bulaşıcıdır” demesi ayrı... Bir ilin sağlık müdürünün çıkıp detaylı şekilde halkımızı bilinçlendirmesi/bilgilendirmesi ayrı. Üstelik şu sıkıntılı süreçte sık sık halk ile diyaloğun sağlam kurulması gerektiği halde. Malatya'da yetkililer her iki konuda da başlangıçta olumsuz not aldı vatandaştan ama sonraki aşamalarda durumunu düzeltenler oldu.

Yalnız sayın Recep Bentli bey ne durumu düzeltti nede farklı bir yöntem benimsedi. Tamamen sınıfta kaldı.

Buna rağmen Yeşilyurt ilçe sağlık müdiresi Dr. Sevim Karagöz hanımın süreci başarıyla kontrol ettiği, gece geç saatlere kadar çalıştığını, velhasıl halkla yoğun bir ilgi-alaka bağı kurduğunu bir çok hemşerimizin dilinden memnuniyetini duyum aldığımız sevindirici gelişmelerde şehrimizde yaşandığını buraya not düşmek istiyorum.

Bir daha değinmeden geçemeyeceğim. İl sağlık Müdürü Sayın Recep Bentli bey Malatya'da pandeminin bir sağlık operasyona dönüşmesi konusunda ne yazık pasif kaldı. Korona pandemisi az hasarla atlatılabilirdi fakat konuyu ciddiye almadığını düşünüyorum. Bunun yanında gerek toplumsal değerler, insan sağlığının ehemmiyeti, gerek sağlık çalışanlarınım kimlik hassasiyetlerine dokunarak mevcut süreçte, bari sağlıkçılarımızın emeğinin çok kıymetli olduğu konularda derin ve kalıcı bir yol belirlemeliydi. O yol da oluşturulamadı ne yazık. Her şeyi kendi rutin haline terk etti. Veya bir yol haritası yoktu ortalıkta. Ne pandemi mağdurlarından yana olacak nede sağlık çalışanlarından yana bir yol haritası. Pandemi hastaları kaderine terk edildi, sağlık çalışanlarımızda o hastaları kurtarmak için kendi insani ve vicdani inisiyatiflerini sonuna kullanmaktan çekinmediler. Bu durumda sağlıkçılarımızın yıprandığı gibi vatandaşlarımızda bir o kadar mağdur oldu. Örnek şu oksijen tüplerinin bitmesi meselesi. Henüz konuya bir açıklık getirilmiş değil. İl sağlık müdürlüğünün planlama-yol haritası eksikliği iki yanı keskin bir bıçak gibi iki tarafa zarar verdi.

Tüm bu istisna-i tabloya rağmen Malatya halkı olarak sağlık çalışanlarımızı ayakta alkışlamamız lazım. Buradan çağrımdır. En azından küçük bir moral, motive kaynağı olsun diye haydi Malatya, sağlık çalışanlarımızı ayakta alkışlamaya var mısınız? Onların buna ihtiyacı var, bizimde görevimiz. Çünkü onlar bizim göz bebeklerimiz. Sağlığımızı emanet edeceğimiz başka kimse yok, kıymetli hekimler ile diğer çalışanları bizler için gerçekten çok değerliler. Elinden geleni yaptılar/yapamaya devam eden bu insanlara bir bir vefa borcu olarak. Kardeş, dost, arkadaş, hasta veya hasta yakını olarak. Malatya'mızın güzel hikayesini şimdilerde onlar yazıyor. Bize düşen ise bu hikayede birlik beraberlik ruhu ile dahil olmaktır.

Kendi ADIMA ilimizin tüm sağlık çalışanlarına teşekkür etmeyi bir vazife biliyor ve onları canı gönülden kutluyorum. Ve hepsini ayakta alkışlıyorum. TİMUR İNCE-malatyatime

Editör: TE Bilisim