Evet artık ne hale geldiğimizi sorgular hale geldim. Bir sendika yönetim kurulu Sağlık Bakım Hizmetleri Müdürüne çalışanların sendika tercihine karışmadığı için teşekkür ediyor. Doğal olan bu değil mi? Olması Gereken bu değil mi? 09.07.2013 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanan Sendika Üyeliğinin Kazanılması Ve Sona Ermesi İle Üyelik Aidatının Tahsili Hakkında Yönetmelik’in 4. Maddesinde belirtilmektedir. “Sendikaya üye olmak serbesttir. Hiç kimse sendikaya üye olmaya veya olmamaya zorlanamaz. Bu maddde yönetmelikten.

O zaman neden personel sürekli olarak sendikal tercihi konusunda idarecilerin baskısı altında olduğunu çeşitli platformlarda dile getirmektedir. Ya da yönetim kadrosunda bulunanlar neden çalışanların sendikasına karışmaktadırlar. Aslında olay çok basit bir al gülüm ver gülüm çıkar ilişkisi. Yönetim kadrosuna atananların sendika yönetim kadrosunda olmasına, yada eşi ve çok yakın arkadaşı olmasına bakıldığında bunu görebiliyorsunuz.

Hizmetli kadrosundan veri kontrol işletmeni olmak için, yada memurluktan şef kadrosuna geçmek için, yada bitirdiği okulun unvanına atanabilmek için önce sınava sonra mülakata girmek gerekirken, kurumların yönetim kadrosuna atama yapılırken hiçbir sınava ve müracaata gerek olmamaktadır. Müracaat olmadan, sınav olmadan, memur dahi olmadan atamalar yapıldığı sistemde sivil toplum kuruluşları ve eş, dost muhabbetleri ile atama yapılmaya başlanıyor. Atama yapılıp da gelenleri görünce zaten çalışan hayatının şokunu yaşamakta. Bırakın bulunduğu kurumun  yolunu daha önce bilmemesi, alanlarından bir haber olmaması, mevzuatını bilmemesi, nerden bulacağını dahi bilmiyor. Ama bir şeyi çok iyi biliyor. Personelinin dedikodusunu yapmayı, şikâyet etmeyi, sorumluluk almamayı. Kendisine referans olanlar geldiğinde önünü ilikleyip kapıda karşılamayı, arabaya kadar yolcu etmeyi. Sonuçta bulunduğu kadrodan daha fazla ballı maaşı, kapısında sekreteri, pandemide esnek mesai yapmayı, devletin memuru için benim personelim deme lüksünü, arkadaşları için ve talepler için olmayan unvanlar vermesini buna borçlu değil mi? Süpervizör görevlendirmeleri, Sağlık Bakım Hizmetleri birim sorumlusu, sorumlu yardımcısı görevlendirmeleri ve Bakanlık incelese daha neler çıkar karşımıza. Tüm bu görevlendirmelerin amacı da daha az sorun kendilerine gelsin, sorun oluşmasın, odalarında kahvelerini huzurla içebilsinler. Kendi kendilerine uygulamış oldukları esnek mesaide onları rahatsız eden olmasın.

Hal böyle olunca sendikalar yönetimde kendi elemanları olsun istiyor. Kendi istedikleri olmayınca da …….

Atanan yöneticinin değerlendirme parametresi olacak denilen karnede değerlendirme sonucu 70’in altında olanın, ikinci dönem sözleşme imzalayabildiği bir sistemde. Sendika yöneticilerin çalışanların yanına uğramaz iken yöneticilerin odasında çıkmamasına ve sürekli sosyal medya yapılan sendikal mobbing haberlerine şaşmamak gerekiyor. İş barışı için öncelikle sendika yönetimlerinin yönetici atamalarında söz sahibi olunmasına son verilmeli ve sendika yönetim kurulu üyeleri sağlıkta yönetici olarak atanmamalıdır.

Hep dedik hep diyoruz. Sağlıkta yönetici atamalarında liyakat bazlı sistem olmadığı sürece başarı ve çalışan memnuniyeti ütopya olur.

Editör: TE Bilisim