Ülkemizde ilk kovid-19 vakasının görüldüğü 11 Mart'tan bu yana mesai kavramı gözetmeksizin görevlerini sürdüren sağlık emekçileri, kovid-19 hastalarını iyileştirmek için büyük bir özveri ile çalışıyor...

Salgınla mücadelede ön cephede savaşan birimlerin başında filyasyon ekipleri gelmekte...

Sıkıntılarını, yaşadıkları olumsuzlukları defalarca bu sütunlardan paylaştık sizinle...

Ağır iş yüklerini, aldıkları riskleri, sözlü ve fiziksel şiddete maruz kalmalarını, tehdit edilmelerini...

Yaptıkları fedakarlıklarla yıllar sonrasına miras kalacak insanlık hikayeleri yazıyorlar adeta...

...

Şimdi!

Artık hiçbir şey pandeminin başladığı ilk günlerdeki gibi değil maalesef...

Ne insanlar kurallara uyuyor, ne sistem eskisi gibi devam ediyor...

Aşı karşıtlarının ve kararsızların yüzünden sağlık emekçileri de zor günler geçiriyor.

Birkaç ay öncesine kadar filyasyon ekipleri evlerinde izole edilen kovid-19 hastaları ve temaslı vatandaşları ziyaret edip takiplerini yapar, ilaçlarını kullanıp kullanmadıklarını sorardı.

Bu hizmetlerin bir bölümü şimdi de yapılıyor ama...

Sanki biraz gemi azıya alınmış durumda mı ne!

Sistemin işleyişinden mi, insanların vurdumduymazlığından mı, yoksa yönetimsel bazı eksikliklerden dolayı mıdır bilinmez, toplumca bir rehavete kapıldık hep birlikte.

Allah sonumuzu hayır etsin inşallah!

...

İlçe Sağlık Müdürlüklerinde çalışan filyasyon ekiplerindeki sağlık emekçileri oldukça tepkili...

Gerek telefonla arayarak, gerekse elektronik posta adresime mesaj göndererek yaşadıkları olumsuzlukları anlatmaya çalışıyorlar...

Sahada görev yapan bazı filyasyon ekipleri, "Biz kurye değiliz!" diyerek uygulanan sistemden dert yanıyorlar.

...

Mevcut sistemin işleyişinde personel tasarrufunun yapılamadığını ve kamunun ekonomik olarak zarar gördüğünü iddia eden bazı filyasyon ekibi çalışanları sorunlarını şöyle dile getiriyorlar:

"Özellikle özel hastanelerde PCR testi yaptıran kişilere ilaç verilmiyor. Bazı kamu hastanelerinde de durum böyle. Sonuç pozitif çıkınca devletin aracına bir şoför, bir sağlık memuru, bir hemşire toplaşıp hastaya sadece ilacını verip geri dönüyoruz. Bazen sağlık memuru veya hemşirenin yerine hekim de geliyor.

Yani 3 kişilik ekip, testi pozitif çıkmış hastalara sadece ilaç götürüyor. Halbuki bu ilaçlar hastaneler tarafından verilebilir. Böylece personel tasarrufu da sağlanır... Çözüm çok basit. Bir iki personeli hastanelerde bu işle görevlendirirsiniz olur biter. Temaslılar ise arama ekipleri tarafından sisteme işleniyor ve takip ediliyor. Bizler sahada ekip olarak sadece ilaç dağıtıyoruz. Kim ne derse desin, nasıl savunma yaparsa yapsın başka yaptığımız hiçbir şey yok inanın! Yazık günahtır kullanılan benzine... Yazık günahtır harcanan zamana..."

...

"Gözümüzün önünde ilaçları çöpe atıyorlar..."

Evet, sağlığımızı tehdit eden bir durum var ve sonuçları doğrudan ekonomiye yansımış durumda...

Dünyanın başına bela olan koronavirüs hayatımızdan gitmedi bir türlü...

Konu, hastalığın tedavisinde kullanılan ilaçların çoğu hastalar tarafından kullanılmaması ve çöpe atılması...

Bu bir milli servettir!

Sadece ilimizde merkez ve ilçe kamu hastanelerinde günlük ortalama 10 bine yakın sürüntü alınıyor.

Yani PCR testi yapılıyor...

Sonucu pozitif çıkan vatandaşların ayağına kadar gidip ilaçlarını götüren filyasyon ekipleri sözlü saldırılara maruz kalıyorlar...

Filyasyonda görevli bazı personel bakın yaşadıklarını nasıl anlatıyor:

"Hastaların ilaçlarını vermek için evlerine gittiğimizde 'Miadı geçmiş ilaçları bize yutturmaya mı çalışıyorsunuz?' diyerek hakaretler yağdırıyorlar ve gözümüzün içine baka baka ilacı çöpe atıyorlar. İlaçları çöpten topluyoruz. Kimi alıyor kullanmıyor biz gittikten sonra çöpe atıyor. Bıktık, usandık..."

...

Merkezde bazı kamu hastaneleri sürüntü alınan her hastaya sonucu çıkmadan ilacı verip gönderiyor. Negatif çıksa bile ilaç kişinin elinde kalıyor. Doğal olarak kullanmıyor tabi.

Yani ülke genelinde milyonlarca kutu ilaç çöpe gidiyor...

Bir şey yapmalı!

Lale Akasoy-Yeni Dönem

Editör: TE Bilisim