HAKEM OLMASI GEREKENLER TARAF OLUNCA!..
Sendikal rekabette hoş olamayan olayların yaşanmasının altında yatan sebeplere isabetli tesbit ve teşhisler ile doğru tedbirler alınmadığı sürece bu sorunları çözemezsiniz. Şiddet ve kavga makul görülecek bir durum olmamakla birlikte sebebi bulmadan sonuç üzerinde odaklanmak ve konuşmak asıl sorunu ıskalamak, sorunları kökten çözmekten uzak durmak demektir. Bu gün geldiğimiz süreçte, memur sendikacılığında en önemli ve en büyük sorun: “ hakem olması gerekenlerin taraf olmasıdır. Hakemin yandaş olması, sendikal rekabette adaleti yok etmiş; iş barışını tehdit eder seviyelere gelmiştir. Çalışanlar arasında eşit ve adaletle davranmak zorunda olanlardan bazıları, sorumluluklarını unutarak çalışanlar arasında sendikal referanslı ayrımcı ve ötekileştirici tavır takınanlar ve bunları alkışlayıp sanki iyi bir iş yapmışlar gibi taltif edenler, bu işlerin baş sorumlusudurlar. Bizim sendikaya çalış, üye yap; biz de seni burda tutalım diyenlere:” idarecilerin vermesi gereken cevap şu olmalıdır. “Ben bu devletin idarecisiyim. Sendika yöneticisi ya da temsilcisi değilim. Her kes işini yapsın. Bu koltukta oturduğum sürece ben sendikacılık değil idarecilik yapacağım.”
Gerçek ve namuslu sendikacılar da ; yaranmak ve yalakalık yapmak için yandaş ve taraf olan bazı idarecilere şunu demeleri icap eder:”Kardeşim, sendikacılık bizim işimiz. Sen idarecisin. Sen git kendi işini yap bu işlere karışma.”
İşte o zaman sendikal rekabette adalet ve iş yerinde huzur olur. İşte o zaman namuslu sendikacılık kazanmış olur. Namuslu sendikacılığın kazandığı yerde; hak yerini, emek karşılığını bulur. Çalışan da kazanır, üretim ve hizmette daha nitelikli olur, ülke demokrasisi de kazanır. Ülkenin içinde bulunduğu siyasi iklim ve konjonktür bunu gerektirir. Aksi (kaldıysa eğer) YENİ KAPI RUHUNA İHANETTİR. Kimse kurutmadığı bataklığın hastalık yaymasından şikayetçi olmasın
Yusuf Alan-Alıntı
Editör: TE Bilisim