Zerre kadar vicdanı olan biri durup bir an düşünmeli: Bu işte bir terslik yok mu?
Türkiye’de sağlık sistemindeki adaletsizliğin, emeğe ve liyakate sırt çevrilmesinin en somut iki örneğini belgeleriyle gözler önüne seriyoruz. Dikkatle okuyun.
1. Örnek:
Malatyalı bir genç kız…
Henüz 14 yaşında, ailesinden ayrılıp Rize’ye yatılı olarak gidiyor. Dört yıl boyunca Sağlık Meslek Lisesinde okuyor.
Sonra, hemşirelik hayaliyle Konya’da dört yıllık lisans eğitimine devam ediyor.
Toplam sekiz yıl boyunca sağlık eğitimi alıyor.
Pandemide, herkesin kaçtığı dönemde görev alıyor.
KPSS’ye girip hak ettiği puanı alıyor ve doğup büyüdüğü Malatya’ya atanıyor.
Bugün, 15 Ekim 2025 itibariyle aldığı maaş 58 bin lira.
2. Örnek:
İlköğretim mezunu bir genç erkek…
Ne lise, ne üniversite, ne KPSS, ne askerlik…
Sadece kura ile temizlik görevlisi olarak devlet hastanesinde işe başlıyor.
Ve bugün, aynı tarihte aldığı maaş 73 bin lira.
Sekiz yılını eğitimle, sınavlarla, fedakârlıkla geçiren bir sağlık emekçisi ile hiçbir sınava girmeden, hiçbir eğitim almadan işe başlayan bir çalışanın maaşı arasında bu kadar uçurum olabilir mi?
Bir yerde ciddi bir adalet krizi var.
Ve bu kriz, sadece rakamlarda değil; sistemin vicdanında da derin bir yara açıyor.