Konuya ilişkin
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi Esas : 2018/1553 Karar : 2018/13667 Karar Tarihi : 28.11.2018 sayılı kararı incelendiğinde

MAHKEMESİ : Aile Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-karşı davalı erkek tarafından; kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi ve velayet düzenlemesi yönünden, davalı-karşı davacı kadın tarafından ise; erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, reddedilen yoksulluk nafakası ve tazminat talepleri ile erkek yararına hükmedilen tazminatlar yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davacı-karşı davalı erkeğin tüm, davalı-karşı davacı kadının ise aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.

2-Mahkemece boşanmaya sebebiyet veren olaylarda davalı-karşı davacı kadının, davacı-karşı davalı erkeğe nazaran daha ağır kusurlu olduğu gerekçesiyle her iki davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmiş ise de yapılan yargılama ve toplanan delillerden; öğretmen olan erkeğin … görev yaptığı ve tarafların ortak konutlarının burada bulunduğu sırada davacı-karşı davalı erkeğin eşinden habersiz tayinini isteyerek henüz bir yaşını dahi doldurmayan ortak çocuğu da alarak evi terk ettiği ve … gittiği, davalı-karşı davacı kadının da erkeğin peşinden … giderek ortak çocuğu alıp … bulunan aynı zamanda lojman olan ortak konuta geri döndüğü, ancak erkeğin bu arada evdeki bir kısım eşyaları … bulunan bir yurda bağışladığı, erkeğin iş arkadaşları da olan kadın tanıklarının beyanlarından da anlaşılacağı üzere araya bazı kişilerin girerek eşyaların tekrar kadına teslim edildiği, daha sonra kadının çocuğu ile birlikte K. ilçesinde bulunan baba evine dönmek zorunda kaldığı, tarafların fiili ayrılığının bu şekilde başladığı anlaşılmaktadır.

Hal böyle olunca mahkemece kadına kusur olarak yüklenen “öğretmen olan eşinin tayininin … çıkmasına rağmen eşi ile gitmeyerek birlikte yaşamaktan kaçındığı ve birlik görevlerini yapmadığı” vakıaları ispatlanamamış olup, bu vakıalar kadına kusur olarak yüklenemez.

Mahkemece kabul edilen ve gerçekleşen tarafların diğer kusurlu davranışları karşısında boşanmaya sebebiyet veren olaylarda davacı-karşı davalı erkeğin, davalı-karşı davacı kadına nazaran daha ağır kusurlu olduğunun kabulü gerekirken hatalı kusur belirlemesi ile yazılı şekilde davalı-karşı davacı kadının erkeğe nazaran daha ağır kusurlu olduğunun kabulü doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.

3– Yukarıda 2. bentte açıklandığı üzere boşanmaya sebebiyet veren vakıalarda davacı-karşı davalı erkek, davalı-karşı davacı kadına nazaran daha ağır kusurlu olup, boşanmaya sebebiyet veren vakıalar aynı zamanda kadının kişilik haklarına da saldırı teşkil eder niteliktedir. Kadın boşanma sonucu eşinin maddi desteğinden yoksun kalacaktır.

Kadın yararına Türk Medeni Kanunu’nun 174/1-2. maddesi koşulları oluşmuştur. Gerçekleşen bu duruma göre tarafların ekonomik ve sosyal durumları kusurun ağırlığı, hakkaniyet kuralları gözetilerek kadın yararına uygun miktarda maddi ve manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken hatalı kusur belirlemesi sonucu kadının maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddine karar verilmesi doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.

4.Her ne kadar davacılar maddi tazminat isteklerini belgelendirmemişlerse de BK’nın 42. maddesi (TBK 50. maddesi) uyarınca hakkaniyet ölçüsünde ve olayın oluşuna uygun bir maddi tazminata karar verilmesi gerekmektedir. ”
2. bentte açıklandığı üzere boşanmaya sebebiyet veren vakıalarda davacı-karşı davacı erkek, davalı-karşı davacı kadına nazaran daha ağır kusurlu olup somut olayda davacı-karşı davalı, erkek yararına Türk Medeni Kanunu’nun 174/1-2. maddesi koşulları oluşmamıştır. Gerçekleşen bu durum karşısında erkeğin tazminat taleplerinin reddine karar verilecek yerde hatalı kusur belirlemesi sonucu erkek yararına maddi ve manevi tazminata hükmedilmesi doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.

5-Davalı-karşı davacı kadın karşı dava dilekçesinde nafaka talebini saklı tutmuş, dilekçeler aşamasının tamamlanmasından ve ön inceleme duruşmasından sonra tahkikat aşamasında ise kendisi için nafaka isteğinde bulunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda davalı-karşı davacı kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine karar verilmiştir. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 141. maddesinde iddia ve savunmanın hangi aşamaya kadar genişletilebileceği yahut değiştirilebileceği hüküm altına alınmıştır.

Taraflar dilekçeler aşaması dışında ancak karşı tarafın “açık muvafakati” ve “ıslah” yolu ile iddia ve savunmalarını genişletip yahut değiştirebileceğine göre (HMK m. 141/1) açık muvafakatin ve ıslahın yokluğu halinde iddia ve savunmalarını genişletip değiştiremeyeceği kanunun emredici hükmüdür.

Davacı-karşı davalı erkeğin anılan talebe “açık muvafakatinin” olmadığı konusunda bir duraksama olmadığı gibi davalı-karşı davacı kadın tarafından bu konuda usulünce yapılmış bir ıslah da bulunmamaktadır.

O halde davalı-karşı davacı tarafın bu davada Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 141. maddesinde gösterilen süreden sonra yoksulluk nafakası (TMK m. 175) talep edemeyeceği gözetilerek yoksulluk nafakası talebi hakkında süresinde olmadığından bahisle “karar verilmesine yer olmadığına ” şeklinde karar verilecek yerde yazılı olduğu üzere kesin hüküm oluşturacak şekilde talebinin reddine karar verilmesi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda 2., 3., 4. ve 5. bentlerde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin ise yukarıda 1. bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, aşağıda yazılı harcın S. yükletilmesine, peşin harcın mahsubuna 176.60 TL temyiz başvuru harcı peşin yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, temyiz peşin harcının istek halinde yatıran M.’ye geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi

Editör: TE Bilisim