Mevcut koşullar, sağlık bakanlığının tutum ve ücret politikası nedeniyle yeni açılması planlanan aile hekimliği birimlerinin de boş kalacağını söyleyen Özbakış, “Şu anda Türkiye’de 27 bin aile hekimliği birimi var ama 24 bin 500 civarında aile hekimi çalışıyor. Yani 2 bin 500’ü boş” dedi.


Özellikle İstanbul’da boş kalan aile hekimliği birimlerine yabancı doktorlar yerleşiyor. Yaklaşık 500 yabancı doktor, aile hekimi olarak çalışıyor.

8’inci Ulusal Aile Hekimliği Kongresi’nin başkanlığını da üstlenen Özbakış, 2022 yılı bütçesinde aile hekimliği birimlerinin sayısı artırılarak, hekim başına hasta sayısının düşürülmesinin planlandığını söyledi. Plana göre 24 bin 500 civarındaki aile hekimi sayısı 30 bin 608’e çıkarılacak.

Özbakış tabloyu şöyle özetledi: “Aile hekimi başına düşen hasta sayısının böylece 2 bin 800’e düşürülmesi planlanıyor. Güzel, daha da düşürülsün. Ama yeni açılacak aile hekimliği birimlerin bir binası, malzemesi, hemşiresi, hastası yok. Yani birim açtıklarında, hekim gidip yerleşemez. Sağlık Bakanlığı’nın bir yer bulması ve tutması, iç tefrişatını tamamlaması sonra aile hekimi ve diğer çalışanların oraya gelmesini beklemesi gerekiyor. Ama bu işi de aile hekimlerine yıkarlarsa boş kalır. Aile hekimi biriminin sayısının 30 bini geçmesi, 5 bin birimin boş kalacağı anlamına geliyor.”

‘Asgari ücretin altında çalışan hemşireler var’
Aile hekimliği birimlerinde hemşire sıkıntısı da yaşandığını belirten Özbakış şöyle devam etti: “Yaklaşık 2 bin 500 aile hekimi hemşiresiz çalışıyor. Çünkü artık hemşireler gelmek istemiyorlar. Hem iş yükü çok fazla hem de ücretleri çok daha düşük. Yeni kurulan birimlerde hekim ortalama 5 bin 500 civarında ücret alıyor. Hemşirenin ücreti bunun yarısı, 2 bin 700 lira civarında. Hatta 2 bin 650 lira alan hemşire arkadaşlarım var. Türkiye Cumhuriyeti’nde, Sağlık Bakanlığı personeli olup asgari ücretin altında maaş alan hemşirelerin olması gerçekten üzücü ve anlam veremediğimiz bir konu.”

‘İstanbul’da 500 civarında yabancı uyruklu aile hekimi var’
Aile hekimliğinden de istifaların olduğunu, emekliliği gelenlerin 72 yaşına kadar çalışma hakları bulunsa da ayrıldığını anlatan Özbakış, İstanbul’da 4 bin 650 civarında aile hekimi, 5 bin civarında aile hekimliği birimi bulunduğunu belirtti.

Bu birimlerden yaklaşık 350-400’ünün boş olduğunun altını çizen Özbakış şunları anlattı: “Boş birim dediğimiz yerler sanal yani yüzde 95’inin ne binası, ne nüfusu ne de hemşiresi var. Bu arada İstanbul’da rakamların bu kadar yükselmesinin sebebi biraz da yabancı uyruklu hekimler. Yaklaşık 500 civarında yabancı uyruklu hekim aile sağlığı merkezlerinde görev yapıyor. İstanbul’da kadroları dolduramadıkları için bakanlık kamu dışı aile hekimi almak istiyor. Türkiye’de yaşayanlar tercih etmeyince de yabancı uyruklu hekimlerin sayısı giderek artıyor. Belli kriterler getirerek yabancı uyrukluları da alıyorlar. Türkçe bilmeyenlerin, çalışmaya başladıktan itibaren bir yılda dil sınavından geçmesi gerekiyor. Başta hastalar dil sorunu yaşadı. Ardından bakanlık bir mevzuat değişikliği yaptı. Birimlerdeki üç hekimden birinin yabancı uyruklu olabileceği şeklinde düzenleme yapıldı. Yabancı meslektaşlarımız, Türki Cumhuriyetler, Suriye, İran, Bangladeş gibi birçok ülkeden geldiler. Daha çok Esenyurt, Esenler, Sultangazi, Bağcılar, Gaziosmanpaşa, Zeytinburnu ilçelerinde çalışıyorlar.”

‘Böyle ne salgın ne de sağlık yönetilir…’
Sağlık Bakanlığı’nın ne salgını ne de sağlığı yönetebildiğini öne süren Özbakış şunları söyledi: “Sağlık bakanının artık şapkayı önüne koyup düşünmesi lazım. Alkışla, algıyla salgın yönetilemez. Sağlık çalışanlarını mutlu etmeden de yönetilemez. Hele ki onları işten atmaya tehdit ederek, ücretlerini keserek, gözünün üstünde kaşın var diye ceza vererek salgın hiç yönetilemez. 1 Temmuz’dan itibaren yürürlüğe giren Aile Hekimliği Ödeme ve Sözleşme Yönetmeliği ile ücret kayıpları, cezalar, sözleşme fesih tehditleriyle karşıya kaldık. Bakanlık geri adım atana kadar bu ceza yönetmeliğiyle mücadeleye devam edeceğiz.”

Hiçbir hastası için ikinci ve üçüncü basamak hastanelerinden randevu alamadıklarını anlatan Özbakış, bakanlığın bu soruna çözüm olarak muayene süresini beş dakikaya düşürdüğünü hatırlattı ve sözlerini şöyle tamamladı: “Bir hasta hiçbir şekilde beş dakikada muayene edilemez. Ama ne yazık ki bu sıkıntıların aşılabilmesi için yine sağlık çalışanlarına yüklenilerek, ‘Siz beş dakikada muayene edersiniz’ deniyor. Şu anda sağlık sistemi ayakta duruyorsa, sağlık çalışanlarının fedakarlıklarıyla duruyor”.

MESUDE ERŞAN

Editör: TE Bilisim