Kamuda görev yapan birçok meslek grubuna tayin ve atama kısıtlamalarına karşı lojman imkânı sağlanırken, benzer şekilde zorunlu hizmet kapsamında çalışan sağlık personeli bu haktan büyük oranda mahrum bırakılıyor. Özellikle Sağlık Bakanlığı bünyesinde görev yapan hekim, hemşire, sağlık teknikeri ve diğer personel için barınma sorunu her geçen gün daha da büyüyor.
Mecburi hizmet atamasıyla Anadolu’nun dört bir yanına gönderilen tabipler, 3+1 sistemine göre sözleşmeli ve çakılı kadroya atanan sağlık çalışanları, hiçbir şekilde lojmandan yararlanamıyor. Oysa bu personeller, tıpkı polis, öğretmen ya da asker gibi belli bir süre belirli bir yerde görev yapmak zorunda. Ancak lojman hakkı, bu zorunluluğun getirdiği yükü hafifletecek şekilde sunulmuyor.
Birçok ilde Sağlık Bakanlığı'na ait lojman bile bulunmazken; Ankara ve İstanbul gibi büyükşehirlerdeki mevcut az sayıdaki lojmanın ise yalnızca amir pozisyonundaki kişilere tahsis edilmesi, kurum içindeki adalet duygusunu zedeliyor. Üstelik bu "amir" pozisyonlarına atanmak için herhangi bir sınav, liyakat kriteri, çalışma yılı ya da öğrenim şartı aranmadığı da sağlık camiasında yoğun olarak eleştiriliyor. Seni daire başkanı yaptım, yarın git lojmana otur ! Dün sağlık memuru yada doktor iken lojman hakkı olmayan bir kişi ertesin gün daire başkanı oluyor ve lojmana kavuşuyor. Hem de Ankara'da hem de bedavadan biraz fazla..
Barınma krizinin, yeni atanan sağlık personelinin göreve başlama sürecini geciktirdiği, hatta bazı durumlarda istifaları beraberinde getirdiği vurgulanıyor. Özellikle kiraların yüksek olduğu bölgelerde, göreve başlama ile ev bulma arasında geçen sürede yaşanan sıkıntılar hem hizmet sunumunu aksatıyor hem de çalışanların psikolojik ve ekonomik yükünü artırıyor.
Sağlık çalışanları, tıpkı diğer kamu görevlileri gibi lojman hakkından adil ve şeffaf şekilde faydalanmak istiyor.