Özel hastanelerin yenidoğan ünitelerinde SGK'den para almak amacıyla en az 10 bebeğin ölümüne neden olan özel hastane çetesinin yargılanmasına devam edildi. Duruşma 18 Kasım Pazartesi günü başlayarak 23 Kasım Cumartesi gününe kadar süren 6 günde tutuklu sanıklar dinlenmişti. Ara kararda tutuklu sanıkların tutukluluk halinin devamına karar verilmiş, yargılamaya 26 Kasım salı günü başlanmıştı. Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmada 22'si tutuklu 47 sanıktan 29'u dinlendi. Dün süren duruşmada Hemşire Gözde Kul Yadigar, Çocuk Doktoru Şeyhmus Çelik, Hemşire Ceren Hatice Kırım, Beylikdüzü Medilife Hastanesinin Başhekimi Ahmet Atilla Yılmaz ve hemşire Ayşe Gizem Büyükköleş dinlendi. Bugün de tutuksuz sanıkların dinlenmesine devam edilerek Hemşire Renginar Molla, Şafak Hastanesi İşletme Müdürü Yardımcısı Mustafa Kazan, Medilife Başhekimi Semiha Yavuz, hemşire yardımcısı Batuhan Çetin, Güney Hastanesi Başhekimi Ali Dirik ve patron Ayşe Müzeyyen Yurtoğlu olmak üzere 6 sanık daha dinlendi. Duruşma kalan sanıkların dinlenmesi ile yarın 09.30'da devam edecek.

"BEN KAFAMI KALDIRIP ETRAFIMA BAKMAMIŞIM"

Duruşma Silivri Kolan Hastanesinde hemşire olan Renginar Molla ile başladı. 2023 yılının başında Fırat Sarı'nın çalışmaya başladığını, Silivri Kolan Hastanesi'nde çalıştığını, Hasan Basri Gök'ün de hemşire ve Sarı'nın asistanı olarak işe başladığını söyledi. Ünitedeki bebeklere dair evrak işlerinin sorumluluğunun Sarı'da olduğunu söyleyen Molla, evraklarda usule aykırı düzenleme yaptığı iddialarını reddetti.

Molla'ya ait "ben basamak atıyorum" tapesi ve Hasan Basri Gök'ün "abla basamakları bire çek" demesi soruldu. Molla, "Ben basamak atmayı bilmem, zaten o konuşmada da karışıklık yaşadık 'nasıl atacağım' diye" dedi. Fırat Sarı'nın daha önce kendisine oksijen alan bir bebeği oksijen almadığı şeklinde yazdırdığını söyledi. Hasan Basri'nin hastaneye gelmemesi üzerine başhemşireye şikayette bulunduğunu iddia etti. Hasan Basri Gök'ün epikrizleri hastane dışına çıkararak ve kurum içinde epikriz yazdığını söyledi. 

"Hiç entübe olmadı ki, currosurf düştük ama entübe olmadı, onu entübe göster currosuf düşmek için, 36 haftalık olduğu için düştüm" ifadeleri soruldu, Gök'ün bunu istediğini ancak kendisinin anlamayarak yapmadığını iddia etti. Molla, bunları olaylar çıktığında fark ettiğini iddia ederek "Ben hiç kafamı kaldırıp etrafımda olan bilene bakmamışım" dedi. Molla'nın avukatı beraat istedi.

Yolunu kestiği paramedik ambulans şoförünü darbeden sanığa 54 gün sonra tahliye! Yolunu kestiği paramedik ambulans şoförünü darbeden sanığa 54 gün sonra tahliye!

"TİCARİ AMAÇ İÇİN ANLAŞTILAR"

Ardından Bağcılar Şafak Hastanesinde İşletme Müdürü Yardımcısı Mustafa Kazan, hastanede herhangi bir imza yetkisi olmadığını ileri sürdü. Daha önce de Medilife Hastanesinde çalışan Kazan, 2024 şubat ayııda istifa ettğini ve gözaltına alındığında Kâğıthane Kızılay şubesinin imza yetkilisi ve yöneticisi olduğunu söyledi. Kazan'ın Özdemir'e "Senin fırat hocalarla çalıştığını biliyorum ama benim bebek ihtiyacım oluyor" dediği ifadeleri soruldu. Kazan bu ve benzeri tüm konuşmalarda kendisinin yönetim tarafından söyleneni yaptığını öne sürdü. Bu durumun kararının hastane yöneticisi Cem Öztürk tarafından "ticari amaçla" verildiğini iddia etti. Kazan, çalıştığı süre içerisinde hastanede bir işletme olmadığını söyledi.

Fırat Sarı'ya "Sayıyı biraz daha artırma şansımız var mı?" dediği tape kaydını ise hatırlamadığını söyledi. Hastane ile arasında sadece "işçi-işveren ilişkisi olduğunu" iddia eden Kazan, kendisinin Gıyasettin Mert Özdemir'le arasındaki ilişkide sadece hastane yönetiminin kararları doğrultusunda hareket ettiğini öne sürdü. Kazan'a durumun yasal bir durum olmadığını bilip bilmediği soruldu. Kazan, Özdemir'in 112 sevki ile değil, kendi çevresindeki tıp merkezlerinden hasta getireceğini sandığını söyledi. Öztürk'ün kendisine "Mert'le konuş, bebek başı 10 bin TL verelim" dediğini söyledi.

Savcının "Bebekleri bir mal gibi alınıp satılmasının yanlış bir şey olduğunu düşünüp düşünmediği" sorusu üzerine Gıyasettin Mert Özdemir'in avukatı "Basının bunu böyle servis edeceğini, sanıklar üzerindeki baskının artacağını" iddia etti. Kazan bir soru üzerine hastanenin denetim geçirdiğini, herhangi bir usulsüzlük bulunmadığını iddia etti.

"İFTİRA ATIYORLAR"

Duruşma Semiha Yavuz'un savunması ile sürdü. Daha önce Bağcılar Medilife Hastanesi'nde Başhekim olarak çalışan Yavuz, 2023'te de Bağcılar Şafak Hastanesinde başhekim olarak işe başladığını söyledi. Başhekim olarak kendisinin mali işlerle bir ilgisi olmadığının iddia eden Yavuz,  sahada 'aktif bir başhekimlik' yapmayı hedeflediğini anlattı. Sağlık Bakanlığı'nın denetimlerinden geçtiklerini, hizmet anlamında bakanlıktan 99.56 puan aldıklarını iddia eden Yavuz; geçtiğimiz sene Eylül ayında yapılan detaylı denetimde heyet başkanı olan Kadıköy İlçe Sağlık Müdürü olan hekimin kendisine "Burada dört dörtlük işler yapıyorsun" dediğini, sonra özel hastanelerden sorumlu Hasan Basri Velioğlu'nu aradığını onun da ek bir şey talep etmediğini anlattı. 

Mustafa Kazan'ın Gıyasettin Mert Özdemir'le yönetimin isteğiyle konuştuğu ifadesi soruldu, Yavuz "Ben bunu dosyayı görünce öğrendim, benim böyle bir şeye (hasta sevkine) ihtiyacım da yok, ben zaten bölgemde çok popüler bir hekimdim" dedi. Kendisinin çok disiplinli bir hekim olduğunu, epikrizleri günü gününe yazdığını ifade eden Yavuz, kendisine ulaşılmadığına dair bir tape hakkında "Bana isteyen herkes ulaşabilir" dedi.

"Doktor Semiha Hanım, Şafak (Hastanesi) şu an kırk beş hasta, deli gibi komplikasyonlu hasta kabul ediyor, her gece ik-üç tane exleri var", "Neden Şafak'a gitmiyorlar asıl il dışı (sevkin) kaynağı orası" gibi ifadelerin tümü için "Niye öyle demişler bilmiyorum, gerçek değil. Ben kendimi biliyorum, yaptığım işi biliyorum" dedi. Tüm tape kayıtlarına "Bilmiyorum" diyen Yavuz çok uzun süre ailesini ve dört kardeşinin daha doktor olduğundan bahsetti, abisine ve kardeşlerine teşekkür etti. 2017-2022 arasında Bağcılar Medilife'ta çalışırken bir anlaşma imzalanmadığını iddia eden Yavuz'a Fırat Sarı'nın ifadesinde Bağcılar Medilife'ta Semiha Yavuz'la anlaşma imzaladığını söylediği hatırlatıldı. Yavuz, "O bir sosyal görüşmeydi, kabul etmiyorum" dedi. Gıyasettin Mert Özdemir'in hemşire olduğunu zannettiğini söyledi. Yavuz'un avukatı Yavuz'a isnat edilen suçlardan beraatini, adli kontrol kararının kalkmasını ve duruşmalara katılımda muaf tutulmasını istedi. Duruşmaya yaklaşık bir saat ara verildi. 

"BEBEĞİ 3 HEMŞİRE YARDIMCISINA BIRAKTILAR"

Batuhan Çetin'in savunması ile duruşmaya devam etti. 2021'de Güney Hastanesinde çalışmaya başlayan ve 2 sene burada çalışan hemşire yardımcısı Batuhan Çetin, kendisi dahil olmak üzere hastanedeki herkesin işletme usulünü bildiğini söyledi. Öncesinde Hüseyin Günerhan'ın sorumlu hemşire olduğunu, sonra Damla Atak'ın geldiğini anlatan Çetin, ne zaman çalıştığı sorusuna "Gece de gündüz de çalışırdım, özel sektör, çalıştırabildikleri kadar çalıştırdılar" dedi. Hüseyin Günerhan'ın kendisini Şeyhmus Çelik olarak tanıttığını, Çelik'in de bu durumu bildiğini, Günerhan'ın yanında oturduğunu söyledi. Hastanede Çelik'in çok nadir geldiğini, daha çok İlker Gönen'i gördüğünü, başka klinikte de Çocuk Doktoru Oktay Torun'un olduğunu söyledi. 

Çetin, ardından Kaya bebeğin vefatını anlattı. Bebeğin gece kanamaya başladığını ifade etti ve yaşananları şöyle anlattı: "3 hemşire yardımcısı vardık o nöbette, hemşire bile yoktu. Teslim aldığımız sürede de bebek çok soğuktu monitörden bazen sonuç alamıyorduk, pre-ex teslim aldık zaten bebeği. Damla Atak o gün giderken 'beni arama Rıza Keykubad'a haber ver' dedi. 8-9 gibi monitör uyarı vermeye başladı, Rıza Keykubad'ın da haberi var. Rıza Keykubad'ı arayıp durumu söylediğimde '500 gram bebek mi olur, kalp masajı yap, yaşamazsa çek fişini gitsin, zaten bebek Şeyhmus'un üzerine kayıtlı' dedi. Ben hemşire yardımcısıyım benim başka bir şeye de yetkim yok zaten, sadece kalp masajı yapabildim. Ben sanık olarak getirildim ama benim tanık olmak gerekir. Suç hastane yönetiminde ve nöbet listelerini hazırlayanlarda değil mi?" 

"DENETİME GELMEDEN HASTANENİN HABERİ OLUYORDU"

"Ben Hilda hocayı (Keykubad) hiç görmedim. Rıza Keykubad Kaya bebek ölmeden bir gün önce geldi. Damla Atak zaten bebeğin gelebileceğini biliyordu. Bebeği Furkan (Çalışkan) ve Gıyasettin Mert Özdemir getirdi. Ben gece 1-2 ay beraber nöbet tuttuğumuz için Doğukan'ı (Taşçı) arayıp 'Ekstra yapabileceğim bir şey var mı?' diye sordum. Bunun arkasından bebek öldükten sonra beni şikayet etmekle suçladılar. Ben yardım amaçlı Doğukan'ı arıyorum, beni bebeğin ölümüyle ilgili hastaneyi şikeyet etmekle suçluyorlar. Ben şikayet etmedim, Doğukan'ın şikayet ettiğini bilmiyordum. Damla Atak'la bu kadar yakın olduklarını da tape kayıtlarını görünce öğrendim." 

"Ben daha sonra İl Sağlık Müdürlüğüne her şeyi anlattım. Bana nelerin legal nelerin illegal olduğunu anlattılar, ben de onlara tek tek hastanede olup biteni anlattım. Ama sözde kaldı, yazılı bir beyana çevirmediler. Fırat Sarılar ayrıldığında Ali Dirik gelip işletmeye çalışmış. Daha sonra Rıza Keykubad da daha sonra defalarca vizite geldi. Damla Atak onu çocuk doktoru olarak tanıttı, meğer pratisyen hekimmiş." 

"Damla Atak geldikten sonra her gece nöbet tutuyordum, diğer hemşire yardımcılarından daha yoğun çalıştırıldım. Kamera kaydı vardı elbette yoğun bakımda. Hemşire bacak bacak üstüne atsın, arar uyarırdı (Ayşe Müzeyyen Yurtoğlu)."

"Denetime gelinmeden hastanenin haberi oluyordu, nasıl oluyordu bilmiyorum. Bana İl Sağlık Müdürlüğünde nöbetçi listelerini gösterdiler. Denetime gönderilen nöbet listesi farklı. Sadece bebek Kaya'nın öldüğü gün olan doğru. Yalan yanlış nöbet listeleri yazmışlar."

Gıyasettin Mert Özdemir'i tanıyıp tanımadığına ilişkin bir soruya ilişkin ise "Tüm hastane simsar olarak bilirdi. Hastaneye hasta getirirdi" dedi.

Bebek Kaya'nın ailesinin avukatı Ayşe Müzeyyen Yurtoğlu'nun 'Burayı depoya çevirmişsiniz, burayı böyle mi işlettiniz?' ifadelerini Çetin'e sordu; "Denetimlerin öncesinde başka hastanelerden eksik malzemeleri getirip sonra geri götürüyorlardı" dedi. Çetin, aynı zamanda daha önce hastaların usulsüzce 3. basamak yazıldığını duyduğunu söyledi.  

"120 İLAÇ EKSİKLİĞİ VE DOSYALARDA EKSİKLİK FARK ETTİK"

Güney Hastanesi Başhekimi Ali Dirik'in savunması ile savunmalar sürüyor. Fırat Sarı'nın şirketinin 2 yıla yakın süre yoğun bakım ünitesini işlettiğini ifade eden Dirik, 120 kutu ilacın eksikliğini fark ettiklerini söyledi. Hemşirelerin de bu ilacı kullanmadığını ifade etti Daha sonra dosyaların da eksik olduğunu görünce tartıştıklarını, Sarı'nın "Savcı arkadaşım var, seni şikayet edeceğim" dediğini aktardı. Bu tartışmadan sonra Fırat Sarı'nın ekibini tasfiye ettiklerini söyleyen Dirik, "Kendim yoğun bakımı çevirmeye çalışıyorum" dedi. Kaya bebeğin ölümünden sonra gelen denetimi Fırat Sarı'nın arkadaşı olan savcının düzenlediğini sandığını iddia etti.

Kaya bebeğin öldüğü 45 günde iki bebeğin öldüğünü söyleyen Dirik, bu durumla övündü. Hastalara dair yazılan dosyaların SGK heyetleri tarafından incelendiğini söyleyerek, "Yoğun bakımda ne hikmetse SGK hiç heyet çağırmadı, 3 kişilik yoğun bakım heyeti gelmedi" dedi. Batuhan Çetin'in bahsettiği yoğun bakım listelerini hazı  rlama sorumluluğunun kendisinde olmadığını iddia eden Dirik Çetin'in Kaya bebeği hiçbir doktorun görmediği yönündeki iddialarını da reddetti, "Batuhan'ı da kendi yanlarına çekmişler" dedi. Kamera kayıtlarına dair ise elektrik kesintisi nedeniyle hard disklerin bozulduğunu iddia etti.

Fırat Sarı'yı 'tasfiye etmesine' rağmen neden Gıyasettin Mert Özdemir'le ilişkisini sürdürdüğü ve neden Kaya bebeğin ölümünü detaylıca Özdemir'e anlattığı soruldu. Dirik, bazen böyle konuştuğunu söyledi. Sağlık Bakanlığı Avukatı Dirik'in "Damla'yı (Atak) işe ben aldım" sözlerini hatırlatarak Atak'ın acil tıp teknisyeni olduğunu, yenidoğan yoğun bakımda görevlendirilemeyeceğini söyledi. Dirik'in avukatı adli kontrol şartlarının kaldırılmasını ve duruşmalardan muaf tutulmasını talep etti.

"HİÇBİR DOKTORLA YAZILI SÖZLEŞME YAPMAZDIK"

Dosyadaki tek hastane sahibi 74 yaşındaki Ayşe Müzeyyen Yurtoğlu'nun savunmasıyla devam etti. Yurtoğlu, İncirli Hastanesinde bir arkadaşından Medisense şirketinden çok memnun olduğunu duyduğunu ve o şekilde çalışmaya başladıklarını söyledi. Ekip içerisinde neotolog olduğunu duyunca memnun olduğunu ifade eden Yurtoğlu, Ali Dirik'e de durumu sorduğunu, her şeyi Dirik'e danışarak yaptığını söyledi. Dirik'in anlattığı gibi Ali Dirik ve Fırat Sarı'nın tartıştığını ifade eden Yurtoğlu, Dirik'in "Bir türlü ilacı izah edemiyorsunuz" dediğini söyledi. Ardından Sarı ile danışmanlık anlaşmasını sonlandırdıklarını söyleyen Yurtoğlu da Dirik gibi denetimi Fırat Sarı'nın yaptırdığını zannettiğini iddia etti.

2021'de Medisens'te yazılı bir anlaşma olmadığını, sadece konuşarak anlaştıklarını söyleyen Yurtoğlu, "Onlar çeşitli harcamaları, gece geliş sayılarını bana faturalıyordu, ben de şirkete ödüyordum" dedi. İlaç sattıklarını ise kanıtlayamadıklarını, herkesi çıkardığını söyledi. Şeyhmuş Çelik'i de Fırat Sarı'nın tavsiyesiyle işe aldıklarını sonra Sarı ile birlikte onu da çıkardıklarını söyledi. İlk başta çok iyi olduğunu, sonra doktorların düzensiz gelmeye başladığını iddia eden Yurtoğlu; "olağanüstü denetim"i de Dirik ile benzer şekilde anlattı.

Hakimin sorması üzerine Yurtoğlu, ortaokul mezunu olduğunu, ilk yardım teknisyenliği okuduğunu söyledi. Kamera kayıtlarından haberdar olmadığını söyleyen Yurtoğlu, hastanedeki eksikliklere dair ise "Ben ne gerekiyorsa alırdım hatta yedeğini bile bulundururdum, ben vicdanlı biriyim" dedi. Batuhan Çetin'in tasfiye ettikleri kişilerle "kanka halinde" olduğunu iddia eden Yurtoğlu, "Onun dediklerini çok ciddiye almıyorum" dedi. 10 sene MHP Bakırköy İlçe Yöneticiliği yaptığını söyleyen Yurtoğlu, "Ali Dirik de çok iyi bir doktordur" dedi. 

Mahkeme heyetinin sorusu üzerine Yurtoğlu, hiçbir doktorla yazılı sözleşme imzalamadıklarını sözlü anlaştıklarını söyledi. Gıyasettin Mert Özdemir'in yoğun bakım hemşiresi Şiyar Atar'ın arkadaşı olduğunu, hastaneye erişkin hasta getirdiğini ancak bebek getirmediğini iddia etti. Batuhan Çetin'in anlattıklarının aksine, çalışanlarını kameradan izlediğini reddetti. Yurtoğlu'nun avukatı müvekkilinin hastaya müdahale etme yetkisi olmadığını belirterek "Ortaokul mezunu biri de bir müteahhit de özel hastane sahibi olabilir. Bunu engelleyecek bir husus yok" dedi. Özel hastane patronunun ölüm olayından sorumlu tutulamayacağını iddia etti. Batuhan Çetin'in banka hesaplarının incelenmesini ve İl Sağlık Müdürülüğünden Güney Hastanesinin yenidoğan yoğun bakım denetim raporlarının istenmesini talep etti.

SANIKLAR HANGİ SUÇLARDAN YARGILANIYOR?

İddianamede, Fırat Sarı ve İlker Gönen'in 10 kez "kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi", "nitelikli dolandırıcılık" ve "suç işlemek amacıyla örgüt kurma" suçlamalarıyla, 11 kez "resmi belgede sahtecilik" suçu ile cezalandırılması isteniyor. İki isim hakkında toplamda 177 yıl 6 aydan 582 yıl 9'ar aya kadar hapisle cezalandırılması talep ediliyor.

112 Ambulans Şoförü Gıyasettin Mert Özdemir hakkında "kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi", "kişisel verilerin hukuka aykırı ele geçirilmesi", "kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık", "suç işlemek amacıyla örgüt kurma" ve "resmi belgede sahtecilik" suçlarından 180 yıldan 589 yıl 9 aya kadar hapis cezası; 18 kişi hakkında da bebeklerin ölümüne ilişkin "kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi" suçundan 10 ila 437 yıl 6 ay arasında hapis cezası isteniyor. (İstanbul/EVRENSEL)

Editör: Sercan Yılmaz