Sağlık Çalışanlarının Ekonomik Mücadelesi: Enflasyon Karşısında Eriyen Maaşlar

Ankara, 3 Eylül 2025 – Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklanan ağustos ayı enflasyon verileri, memur ve kamu çalışanlarının yaşam standartlarının giderek düştüğünü bir kez daha gözler önüne serdi. Aylık enflasyon %2,04, yıllık enflasyon ise %32,95 olarak kaydedilirken, sağlık çalışanları, yoğun ve stresli çalışma koşulları altında ekonomik baskılarla mücadele ediyor. Devlet Memurları Konfederasyonu Genel Başkanı Osman Kaya’nın açıklamaları, sağlık sektöründe çalışanların maaşlarının enflasyon karşısında eridiğini ve alım gücünün ciddi şekilde düştüğünü ortaya koyuyor.

Sağlık Çalışanlarının Yoğun ve Stresli Mesleği

Sağlık çalışanları, nöbetler, uzun çalışma saatleri ve yüksek sorumluluk gerektiren bir meslekte, insan hayatını kurtarma gibi paha biçilemez bir görev üstleniyor. Ancak, bu kutsal mesleğin ekonomik karşılığı, artan enflasyon karşısında giderek yetersiz kalıyor. Toplu sözleşmede belirlenen %11 + %7’lik zam oranları, sağlık çalışanlarının emeğinin değerini koruyamıyor. Konfederasyon Başkanı Osman Kaya, “Sağlık çalışanları, insan hayatı gibi kutsal bir değere hizmet ederken, ay sonunu getirememekten endişe duyuyor. Bu durum hem moral bozukluğuna hem de hasta bakım kalitesinde düşüşe yol açıyor” dedi.

Sağlık çalışanlarının maaşı, genellikle “giydirilmiş maaş” olarak adlandırılan bir yapıya sahip. Bu maaş, temel maaşa ek olarak döner sermaye, nöbet ücretleri ve ek ödemelerden oluşuyor. Ancak, enflasyonun bu ek gelir kalemlerini de doğrudan etkilediği belirtiliyor. Döner sermaye, hastanelerin gelirlerine bağlı olarak değişiklik gösteriyor ve vatandaşların sağlık harcamalarındaki kısıtlamalar bu geliri olumsuz etkiliyor. Nöbet ücretleri ise artık bir market alışverişini bile karşılayamayacak kadar düşük bir alım gücüne sahip.

Somut Örneklerle Sağlık Çalışanlarının Bütçesi

Sağlık çalışanlarının karşılaştığı ekonomik zorluklar, günlük yaşamlarında somut bir şekilde hissediliyor. Örneğin, İstanbul veya Ankara gibi büyük şehirlerde bir hemşire ya da teknisyen, tek başına bir ev kiralamakta ciddi zorluklar yaşıyor. Ortalama bir kiralık dairenin fiyatı 15 bin TL’yi aşarken, sağlık çalışanlarının maaşları bu yükü karşılamakta yetersiz kalıyor. Çoğu sağlık çalışanı, ailesiyle yaşamak veya şehir merkezinden uzak, daha uygun fiyatlı semtlerde ev aramak zorunda kalıyor.

Ulaşım masrafları da sağlık çalışanlarının bütçesini zorlayan bir diğer unsur. Özellikle nöbet sonrası toplu taşımanın bulunmadığı saatlerde taksi veya servis kullanımı, maaşın önemli bir kısmını yutuyor. Gıda harcamaları ise ayrı bir sorun. Osman Kaya’nın da vurguladığı gibi, “Temel gıda fiyatları uçmuş durumda. Ekmek, süt, peynir, et ve sebze-meyve fiyatları her hafta artıyor. Yoğun fiziksel ve zihinsel emek harcayan sağlık çalışanları, sağlıklı ve düzenli beslenmek için yeterli bütçeyi ayırmakta zorlanıyor.”

Tükenmişlik Sendromuna Ekonomik Tetikleyici

Sağlık sektöründe yaygın olan “tükenmişlik sendromu”, sadece yoğun çalışma temposundan değil, aynı zamanda emeğin karşılığını alamama hissinden de kaynaklanıyor. Bir hemşire ya da hekim, hayat kurtarma gibi kritik bir görevi yerine getirirken, ekonomik zorluklarla mücadele etmek zorunda kalıyor. Bu durum, sağlık çalışanlarının motivasyonunu ve mental sağlığını olumsuz etkiliyor. Kaya, “Sağlık çalışanlarının yaşadığı ekonomik baskılar, hasta bakım kalitesini de tehdit ediyor. Tükenmişlik, sadece bireysel bir sorun değil, aynı zamanda sağlık sisteminin sürdürülebilirliğini riske atan bir mesele” diye konuştu.

Çözüm Önerileri

Sağlık çalışanlarının ekonomik sorunlarına çözüm bulmak için acil ve kalıcı adımlar atılması gerektiği vurgulanıyor. Konfederasyon, sadece nominal maaş artışlarının değil, reel anlamda alım gücünü koruyacak düzenlemelerin hayata geçirilmesini talep ediyor. Önerilen çözümler arasında şunlar yer alıyor:

Kamu İhale Kurumu İnsan Kaynakları Yönetmeliğinde Değişiklik
Kamu İhale Kurumu İnsan Kaynakları Yönetmeliğinde Değişiklik
İçeriği Görüntüle

Enflasyonun Üzerinde Zam: Sağlık çalışanlarının maaşlarına, enflasyon oranının çok üzerinde, reel bir artış yapılması.

Ek Ödemelerin Güçlendirilmesi: Döner sermaye, nöbet ücretleri ve ek ödemelerin enflasyona endeksli olarak artırılması.

Sosyal Destek Paketleri: Kira, ulaşım ve çocuk yardımı gibi sosyal desteklerin genişletilmesi.

Yıpranma Payı ve Fazla Mesai: Sağlık çalışanlarının yıpranma payı ve fazla mesai haklarının iyileştirilmesi.

Osman Kaya, devletin memur ve kamu çalışanlarının refahını artırmakla yükümlü olduğunu vurgulayarak, “Memurlarımız yoksulluk sınırının altında çalışıyor. Bu durum, hem ailelerini hem de toplumun huzurunu doğrudan etkiliyor. Gerçekçi maaş düzenlemeleri ve ek refah payları hayata geçirilmelidir” dedi.

Sağlık Sisteminin Sürdürülebilirliği İçin Acil Adımlar Şart

TÜİK’in enflasyon verileri ve memur konfederasyonunun uyarıları, sağlık çalışanlarının ekonomik koşullarının alarm verdiğini gösteriyor. İnsan hayatına hizmet eden hekimler, hemşireler, teknisyenler ve diğer sağlık çalışanları, hem fiziksel hem de mental olarak tükenme noktasına geliyor. Bu durum, sadece bireysel bir sorun olmaktan çıkıp, ülke sağlık sisteminin sürdürülebilirliğini tehdit eden bir krize dönüşüyor.

Devlet Memurları Konfederasyonu, sağlık çalışanlarının yaşadığı ekonomik zorlukları yakından takip etmeye devam edeceğini ve yetkililere çözüm çağrısını sürdüreceğini belirtti. Kaya, “Sağlık çalışanlarımız, emeğinin karşılığını almak, çocuklarını sağlıklı bir şekilde büyütmek ve temel ihtiyaçlarını karşılayabilmek istiyor. Bizler de konfederasyon olarak, bu hakların korunması ve iyileştirilmesi için kararlılıkla mücadele edeceğiz” diyerek sözlerini tamamladı.

Sağlık çalışanlarının ekonomik mücadelesi, sadece onların değil, tüm toplumun sağlığını yakından ilgilendiren bir mesele. Yetkililerin bu çağrıya kulak vererek, sağlık emekçilerinin alım gücünü koruyacak acil ve kalıcı önlemler alması, sağlık sisteminin geleceği için büyük önem taşıyor.

Kaynak: RSS