6 yıl boyunca Sağlık Hizmetleri Başkanı olarak görev yapmıştı 6 yıl boyunca Sağlık Hizmetleri Başkanı olarak görev yapmıştı

 

Yeni Şafak Yazarı Ahmet Ünlü'nün kaleminden

Bugünkü yazımızda söz verdiğimiz üzere okuyucularımızdan gelen sorunları gündeme getirerek çözüm üretmeye çalışacağız.

Birçok okuyucumuz bize göndermiş olduğu mesajda şu ifadeleri kullanmış; “Kamuoyunda EYT yasası olarak bilinen 7438 yasa sonrası; Askerlik borçlanması yapan, SSK’lı ve Bağ-Kur’lu (İşçi, esnaf ve çiftçiler) yaptıkları askerlik borçlanması ile sigorta başlangıcını geriye doğru çekerek emeklilik hakkını elde ettiler.

Fakat, aynı askerlik borçlanmasını yapan biz Emekli Sandığı çalışanlarına (asker, polis ve memurlar) emeklilik hakkı verilmedi. Şuan 11.200 pirim günümüz ve 25 yılı geçen Çalışma süremiz olmasına rağmen emeklilik hakkımız verilmiyor.

Bizler de bu vatan için askerlik yaptık. İşçiye, esnafa ve çiftçiye verilen askerlik borçlanması hakkının biz asker, polis ve memurlara da verilmesi için siz değerli büyüklerimizden destek bekliyoruz. Sosyal Güvenlik Kurumunun bu haksız uygulaması aynı zamanda Anayasanın eşitlik ilkesine de aykırı bir durumdur. Ayrıca Kamu Denetçiliği kurumu bizim lehimize karar verdi. Fakat SGK bunu da uygulamadı. Bu haksızlığın çıkacak olan torba yasa ile giderilmesini istiyoruz.”

 

Memurlar da SSK ve Bağ-Kur’lulardan esirgenmeyen borçlanma hakkı istiyor

 

Daha önceki yazılarım incelendiğinde EYT uygulamasının birçok soruna yol açacağını belirtmiş ve aleyhte yazılar yazmıştım. Muhalefetin hesapsız kitapsız vaatleri ve oluşan kamuoyu baskısı EYT düzenlemesinin çıkmasına sebep oldu. Bazıları muhalefetin niçin suçlu olduğunu soracaktır. Muhalefetin tamamı EYT için koro halinde düzenleme sözü verdiler. Yıllarca kabinede bakan olarak görev yapan Ali Babacan dahi EYT’lilere emeklilik sözü verdi. Halbuki EYT konusunda en tavizsiz bakan Ali babacandı. Sonuçta EYT düzenlemesi Meclisten ittifakla geçti ve kanunlaştı.

Maalesef şuan yaşadığımız ve ilerde de yaşayacağımız birçok sorunun kaynağı EYT düzenlemesi olmuştur ve bundan sonrada olacaktır. Dünyanın en gelişmiş sistemleri dahi böyle bir sosyal güvenlik yükünü kaldıramaz. Okuyucumuzun paylaştığı sorun bunlardan sadece birisidir. Bir tarafta 11.200 prim gün hizmeti olduğu halde emekli olamayanlar varken diğer yanda çok düşük primle emekli olanlar bulunmaktadır. Eşitlik sağlanmaya çalışılırken birçok adaletsizlik ortaya çıktı ve daha da çıkacağa benziyor.

 

SGK’nın memurların borçlanmasına karşı yaklaşımı

 

Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı memurların askerlik borçlanmasına tamamen mevzuat çerçevesinde yaklaşıyor. Haklı olarak mevzuatta olmayan bir şeyin verilmesinin mümkün olmadığını belirtiyor.

SGK’nın konuyla ilgili yaklaşımını altı başlıkta şu şekilde özetleyebiliriz: 1- Kanun koyucu bazı durumlarda borçlanmanın sigortalılık başlangıcını geriye götüreceğini özel olarak düzenlemiştir. 506 sayılı Kanun’un 60’ıncı maddesinde bu yönde bir düzenlemeye yer verilmiştir. Bu genel düzenlemeye karşın kanun koyucunun aynı Kanunun 38, 44, 58, 68, 80, 92 ve ek geçici madde 1 uyarınca yapılan borçlanmalarda da sigortalılık başlangıcının geriye yürümesinin açıkça düzenlenmesi gerekmektedir.

2- 1479 sayılı Kanun’un askerlik borçlanmasını düzenleyen ek 9’uncu maddesinde de borçlanmanın sigortalılık başlangıcını geriye götüreceği ile benzer hüküm 3201 sayılı Kanun uyarınca yurt dışı borçlanması yapan sigortalılar için de açıkça belirtilmiştir.

3- Kanun koyucu, borçlanmanın geriye yürümesini amaçladığı durumlarda, bu yönde ayrıntılı olarak düzenleme yapabilir.

4- Danıştay 11. Dairesinin 10.03.2014 tarihli ve E.2013/3315, K.2014/622 sayılı kararında, “… Bu durumda, 5510 sayılı Kanunun 41. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendi uyarınca doğum nedeniyle çalışma hayatından bir süre ayrı kalan kadın sigortalılara, önceden tescil edilmiş olmak koşuluyla borçlanma hakkı tanınmış olup doğum nedeniyle çalışılmayan iki yıllık sürenin borçlanılması olanağının, sadece 5510 sayılı Yasanın 4. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı kadına tanınmış olması karşısında, sigortalı olarak tescil tarihinden önce gerçekleşen doğumlar nedeniyle borçlanma hakkından yararlanmak mümkün olmadığından, Kanunun amacına uygun olarak düzenlenen dava konusu Genelgenin 2.1 maddesinde de hukuka aykırılık bulunmamaktadır. Her ne kadar, 5510 sayılı Kanunun 41. maddesinin 4. fıkrasında; bu Kanuna göre tespit edilen sigortalılığın başlangıç tarihinden önceki süreler için borçlandırılma halinde, sigortalılığın başlangıç tarihi, borçlandırılan gün sayısı kadar geriye götürülür kuralına yer verilmiş ise de bu düzenleme, borçlanılacak sürelerin tümüne tanınmış bir hak niteliğinde bulunmamaktadır…” denilmektedir.

5- 5510 sayılı Kanun’un Geçici 4’üncü maddesi uyarınca hakkında 5434 sayılı Kanun hükümleri uygulananlar için kural olarak borçlanma işlemlerinin geriye yürümediği, bu kuralın 3201 sayılı Kanun’un 5’inci maddesi ve 5510 sayılı Kanun’un Geçici 43’üncü maddesi olmak üzere iki istisnasının bulunduğu iştirakçiler için gerek 5434 sayılı Kanun’da gerek 5510 sayılı Kanun’da buna benzer başka bir düzenleme bulunmamaktadır.

6- Böyle bir düzenlemenin 5434 sayılı Kanun’un Geçici 205’inci maddesine tabi olma talebinin sosyal güvenlik reformlarının temel amacına da aykırı olduğu, erken emeklilik, fiili çalışmada geçmeyen sürelere tanınan kolay borçlanma imkânları gibi hususların sosyal güvenlik sistemlerinin aktüeryal açıdan sürdürülebilir olmasını olanaksız kıldığı belirtiliyor.

Özetle SGK bu konuda mevzuat düzenlemesi yapılmasının da aktüeryal açıdan çok büyük sorunlar çıkarılacağını belirtiyor. Yani SGK, böyle bir düzenleme yapılmasına karşı.

 

KDK’nın memur borçlanmasına karşı yaklaşımı

 

KDK vermiş olduğu değişik kararlarda özetle aşağıdaki yaklaşımı benimsemektedir:

KDK, başvuranın sigortalılık başlangıcının geriye çekilmemesi yönünde tesis edilen işlemde herhangi bir hukuka aykırılık bulunmadığını, sigortalılık başlangıcından önceki döneme tekabül eden geçerli olarak borçlanılmış sürenin 5434 sayılı Kanun’un Geçici 205’inci maddesiyle belirlenen emeklilik şartlarının hesabında dikkate alınmaması işleminde ise hukuka uyarlık bulunmadığını belirtiliyor.

Sosyal güvenlik sistemine 5434 sayılı Kanun’a tabi olarak ilk defa 8/9/1999 tarihinden sonra iştirakçi olarak dâhil olup iştirakçilik tarihinden önceki sürelerini borçlananların emeklilik şartlarının tespitinde uygulanacak hükümlerin belirlenmesine yönelik uyuşmazlıklar kapsamında daha önce yapılmış başvurular üzerine yapılan araştırma ve inceleme neticesinde verilen kararlarda da özetle; 5434 sayılı Kanun’da iştirakçilik başlangıç tarihinin borçlanma yoluyla geriye çekileceğine dair bir hüküm bulunmadığı bu nedenle iştirakçilik başlangıç tarihinin değişmeyeceği, ancak geçiş hükümlerine tabi olabilmek için 5434 sayılı Kanun’un Geçici 205’inci maddesinde aranan şartın iştirakçilerin hizmet süresine dayalı olarak belirlendiği, bu nedenle anılan maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla maddede öngörülen fiili hizmet süresini tamamlayan ilgililer hakkında geçiş hükümlerinin

Sonuç olarak bu konuda kanuni düzenleme yapılmadan sonuca ulaşmak mümkün gözükmüyor. SGK’nın KDK’nın tavsiye kararına göre sigorta başlangıcını geriye götürmesini pek olası görmüyoruz. Anayasal eşitlik açısından bakıldığında ise bu mağduriyetin giderilmesi gerekmektedir. Ancak ortaya çıkan sorun sadece bu değil ki. Bir günle kanun kapsamına giremeyenlerde ister istemez kademeli emeklilik hakkı arayışına başladılar. Ne diyelim Allah sonumuzu hayreylesin.

Kaynak: rss