Sağlık çalışanları, toplumun en kritik hizmetlerinden birini sunarken, ağır bir çalışma düzeniyle karşı karşıya. Hekiminden hemşiresine, teknisyeninden paramediğine kadar sağlık çalışanlarının çok büyük bir kısmı hem nöbet tutmakta hem de gece çalışmaktadır. Ancak bu durumun insan sağlığı ve psikolojisi üzerindeki olumsuz etkileri her geçen gün daha belirgin hale gelmektedir.
personel sağlık / özel haber
Bilimsel olarak da kanıtlandığı üzere, uzun süreli gece çalışması ve düzensiz uyku düzeni; kalp-damar hastalıklarından sindirim sistemi bozukluklarına, bağışıklık düşüklüğünden depresyona kadar pek çok ciddi sağlık sorununa yol açmaktadır. Nöbet ertesi günlerde yaşanan yorgunluk, odaklanma kaybı ve bitkinlik ise hem çalışan hem de hizmet alan açısından risk oluşturmaktadır.
Tüm bu ağır şartlara rağmen sağlık çalışanları, gece çalışmasının karşılığında tek bir kuruş dahi ek ödeme almamaktadır. Bu durum, kamudaki büyük bir çifte standardı da ortaya koymaktadır. Zira diğer kamu işçileri gece çalıştıklarında üç kat ücret alırken, aynı saatlerde hastanelerde hayat kurtaran sağlık personeli bu haktan mahrum bırakılmaktadır.
Bu adaletsizlik, çalışanlar arasında tükenmişlik, değersizlik hissi, bıkkınlık ve öfke duygularını derinleştirmekte; sağlık hizmetlerinin kalitesini de olumsuz etkilemektedir.
Artık görmezden gelinemeyecek kadar büyüyen bu sorun, yalnızca bir ücret meselesi değil, bir insanlık ve adalet meselesidir.
Sağlık çalışanlarının emeği karşılığını bulmalı; nöbet ve gece çalışma düzeni hakkaniyetli biçimde yeniden düzenlenmelidir. Aksi takdirde bu sistemin doğuracağı fiziksel, ruhsal ve toplumsal zararların boyutu kestirilemez hale gelecektir.
Derhal çözüm bulunmalı, emek hak ettiği değeri görmelidir.



