Dünyada Hindistan ve Çin'in ardından altın talebinin en yüksek olduğu ülkelerden biri olan Türkiye'de, değerli madene yönelik ilgi yüksek seyrini koruyor. Peki, altın fiyatları düşecek mi?
Bu durumun temelinde, hem ekonomiye duyulan güvensizlik hem de altına atfedilen geleneksel ve kültürel değer yatıyor. İstanbul Kültür Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sinan Alçın, altının kısa vadeli bir yatırım aracı olmaktan ziyade, uzun vadede kendini güvende hissettiren bir tasarruf aracı olduğunu belirtiyor.
Prof. Dr. Sinan Alçın ayrıca, özellikle Orta Doğu'da kökleri olan Türkiye gibi toplumlarda altının, yeni doğanlardan evlenenlere kadar hayatın pek çok anında en kıymetli hediye olarak alınıp verilmesi nedeniyle maddi değerinin yanında kültürel bir değer de taşıdığına dikkat çekiyor.
Deutsche Welle Türkçe'den Aram Ekin Duran'ın haberine göre, Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan, 10 Kasım 2025 tarihinde yaptığı güncel açıklamasında, Türkiye'deki vatandaşların yastık altı altın birikiminin 400 ila 500 milyar dolar aralığında olduğunu tahmin ettiklerini kaydetti.
Fatih Karahan, bu denli yüksek bir altın stoğunun nedenini 'geçmişten gelen enflasyonist tecrübe' olarak açıkladı.
QNB Finansbank ekonomistleri Erkin Işık, Deniz Çiçek ve Şakir Oktay Gür'ün 2025 Eylül ayında yayımladığı analiz notuna göre ise, 2025 yılının ilk sekiz ayında yastık altındaki altın miktarı 51 ton artışla 3 bin 100 tona ulaştı ve bu da yaklaşık 400 milyar dolarlık bir büyüklüğe karşılık geldi.
Analizde, toplam altın stoğunun 4 bin 210 ton düzeyinde olduğu ve bunun 500 milyar dolarlık bir serveti ifade ettiği belirtiliyor.
Bu servetin yüzde 90'a yakını, yani yaklaşık 450 milyar dolarlık kısmı, vatandaşlar tarafından evlerde veya kasalarda 'yastık altı' olarak tutuluyor.
VERGİDEN İSTİSNA OLMASI TALEBİ ARTIRIYOR
Prof. Dr. Sinan Alçın, fiziki altın sahibi olmanın ulusal sınırlar içerisinde herhangi bir vergi denetimine tabi olmamasını, geleneksel toplumlardaki vergi ödeme konusundaki 'iştahsızlık' ile birleşince, altının vatandaşlar için cazip bir yatırım aracı haline geldiğini ifade ediyor.
Ancak Prof. Dr. Sinan Alçın, Türkiye'nin net altın ithalatçısı bir ülke olması nedeniyle yurt içi talebin artmasının, altın ithalatını artırdığını ve bunun da ekonomide döviz bağımlılığını körükleyen bir unsur olduğunu sözlerine ekliyor.
MERKEZ BANKALARI KÜRESEL GÜVENSİZLİĞE KARŞI ALTINA YÖNELİYOR
Bireysel yatırımcıların yanı sıra, küresel merkez bankalarının altın talebi de önemli ölçüde artış gösteriyor.
Dünya Altın Konseyi'nin üçüncü çeyrek raporuna göre, merkez bankaları üçüncü çeyrekte bir önceki çeyreğe göre yüzde 28 artışla 220 ton net alım gerçekleştirdi.
Bu dönemde en fazla alımı yapan ülkeler 18 tonla Kazakistan, 15 tonla Brezilya ve 7 tonla Türkiye oldu.
Ekonomist Dr. Cüneyt Akman, 2008 finansal krizi ve Kovid-19 pandemisi gibi süreçlerle birlikte hem vatandaşların hem de merkez bankalarının altın alımını artırdığını belirtiyor.
Dr. Cüneyt Akman, dünyadaki para sistemine olan güvenin her geçen gün zayıflamasının, merkez bankaları ve sıradan vatandaşları varlıklarını korumak için altına yönelttiğini dile getiriyor.
KRONİK ENFLASYON ALTIN ALIMINI BİLİNÇ ALTINA İŞLEDİ
Dr. Cüneyt Akman, Türkiye'ye özgü bir durum olarak kronik enflasyon sorununa dikkat çekiyor.
Son 50 yılda hiper enflasyon yaşayan ülkelerin bile bu sorunu çözdüğüne işaret eden Dr. Cüneyt Akman, Türkiye ekonomisinin ise yüksek enflasyondan kurtulamayan tek ülke konumunda olduğunu vurguluyor.
Bu nedenle toplumda fiziki altının birikimlerin korunması için en büyük güvence olarak algılandığını belirten Dr. Cüneyt Akman, "Halk altın sahibi olmayı, adeta bilinç altında bitmeyen enflasyona karşı en büyük korunak olarak görüyor ve görmeye devam edecek" şeklinde konuşuyor.
ALTIN FİYATLARINDAKİ DÜŞÜŞ ALIM FIRSATI OLARAK GÖRÜLÜYOR
Piyasalardaki genel algı, altın fiyatlarındaki artışın devam edeceği yönünde.
Gram altın fiyatı, yılbaşında 3 bin TL seviyelerinden başlayarak Ekim ayında 5 bin 900 TL'ye kadar yükseldikten sonra, kar satışları ile 5 bin 500 TL civarında işlem görüyor.
Küresel piyasada ise ons altın fiyatı, yılın başında 2 bin 624 dolardan başlayıp yüzde 70'e yakın değer artışı ile 4 bin 350 dolara kadar çıktıktan sonra, bugünlerde 4 bin dolar civarında seyrediyor.
Bireysel yatırımcılar, altın fiyatlarındaki bu sınırlı geri çekilmeyi, yeni bir alım dalgası için bir fırsat penceresi olarak değerlendiriyor ve yeniden kuyumculara yöneliyor.
QNB ekonomistleri de, faizlerdeki değişimlerin ve kur korumalı altın mevduatlarının kapanmasının, yastık altı altın eğilimini yeniden hızlandırabileceğine işaret ediyor.