Foto

Boşanmalar neden arttı?

Tüm bunlar ataerkil aile sisteminin temelden sarsılmasına ve boşanma oranının doğru orantılı artışına neden oluyor. Öyle ki, modernleşme sürecinin başlangıcının kültürel yapıyı etkileyerek aile ilişkilerinde zayıflama dönemini doğurduğunu görüyoruz. Hem kadının hem erkeğin çalışmak zorunda kaldığı bir devrin kapılarının açılmasıyla artan boşanmalar ve tek ebeveynli çocuklar kadar, aile yapılarında oluşan çatlaklar, korkular ve dengesizlikler evlilik hayatının değişmesi anlamına geliyor.

Neden her gün bir boşanma haberi duyar olduk? Bu normal mi? Uzmanlar bu konuda neler diyor?

GERİ DÖNÜŞ YOK

“İYİ GÜNDE VE KÖTÜ GÜNDE, HASTALIKTA VE SAĞLIKTA, BOLLUKTA VE YOKSULLUKTA, ÖLÜM BİZİ AYIRANA DEK…” Filmlerde sıkça rastladığımız bu sözler ne kadar romantik değil mi?

Bu gerçeğin dolaylı yoldan aile yapısını yeniden şekillendirerek, görev ve sorumlulukları tekrar tanımlaması, dahası geleneksel evlilik hayatını değiştirmesi esas mesele diyebiliriz. Tabii ki, bu değişimin başında kadının ekonomik özgürlüğünün artması ve ailedeki rolünün değişmesi geliyor. Ancak tüm bunlar dışında, evlilik kurumuna verilen önemin ve yüklenen anlamın değişmesi de farklılaşmayı beraberinde getiriyor.

Evliliklerin amaçları, evlilikle hangi tip ilişkilerin kurulacağı, evliliğin ne gibi haklar ve sorumluluklar getireceği tarih boyunca, kültürden kültüre, hatta aynı kültürdeki farklı sosyal sınıflara bağlı olarak sıklıkla değişiklik gösterdiği gibi, günümüzde de baştan şekil alıyor. Ancak bu değişimlerin hiçbiri insanların evlenme arzusunu azaltmıyor; sadece evlilikten daha fazla korkmalarına sebep oluyor.

Bu noktada Uzman Psikolojik Danışman Seçil Özbeklik’in sözleri de konuya oldukça açıklayıcı bir yaklaşım getiriyor; “İnsanların çocuk sahibi olmak ve onları büyütebilmek için ikili bir bağ kurmaları durumu, neredeyse insanlık tarihi kadar eski. Toplumların yaşama biçimi değiştikçe, bu ikili ilişkiye yüklenen anlamlar ile ilişkinin şekli, yapısı ve değerleri farklılaşıyor.

Belki düğün töreninde edilen yeminler değişmedi ama evliliğin yaşanma versiyonu günümüzde sanki bir hayli değişti. Keza uzun süredir hep merak eder dururum; o eski aşklar neden yaşanmıyor, o 60 yıl devam eden evlilikler artık neden bulunmuyor

Duruma sosyolojik açıdan bakıldığında ise içinde yaşadığımız yüzyılın iletişim çağı demek oluşu ve tüm dünyadaki toplumların temel karakteristiğinde yaşanan dönüşümler, evlilik anlayışını yeniden tanımlıyor. Modern dönemde farklılaşan karı-koca ilişkisi, kadın ve erkeğe biçilen statüde de başkalaşmaya yol açıyor. Bir başka deyişle, açık rol dağılımının olduğu bir düzenden rollerin paylaşıldığı bir yapıya geçiş oluyor. Anlayacağınız, bunca toplumsal dönüşümden sonra bizler duruma uyanıp da U dönüşü yapacağız diye yırtınsak da boş. Çoktan dönülmez bir sapağa girdik, gidiyoruz bile.

İşin özü, toplumsal değişim aslında. Zira kendisi birçok konuda olduğu gibi bireylerin cinsiyet rollerinde, buna bağlı olarak da evlilik kurumunda değişimlere yol açıyor.

Elbette insan ilişkilerinin karmaşık doğası bir genellemeye imkan vermese de günümüz dünyasında kadın ve erkeğe biçilen rollerin zorunlu ve kaçınılmaz dönüşümü tüm hikayenin başlangıç noktası kabul edilebilir.

Genelde de merak ettiğimle kalıyorum, çünkü çevreme biraz bilinçli baktığımda iki haftada boşananından, ‘Ben asla evlenmeyeceğim’ diyenine her türlüsü karşıma çıkıyor, tüm o pembe bulutları dağıtıp gök gürültülü yağmura çeviriveriyor. İşte, tam da bu yüzden evliliğe dair tüm değişkenleri araştırmaya karar verdim. Nedir mesele çözeceğim bu kez!

Oysa annelerimiz, hatta en çok da anneannelerimiz hep demez miydi, evinizde her akşam eşinize, çocuğunuza misafir ağırlarmış gibi sofra kurun, özen gösterin diye.

Bu yüzden de evlilik kurumunun öldüğünü değil, şekil değiştirdiğini söyleyebiliriz ancak.” Aile içi düzenli sofra etrafında toplanıp yemek yeme kavramının bile yok olmakta olduğu gerçeği, evlilik konusuna dair tüm gelenek ve göreneklerin törpülendiğinin en güzel kanıtı

İşte esas kaybolan bu belki de; özen göstermek. Eski kuşak düzenleri alt üst eden, aşkları yok eden, ilişkileri tekdüzeleştiren belki de bu!