2017/2674 Esas Nolu Karara göre;

Kira artışının TÜFE oranında yapılacağı kararlaştırılmıştır. Mahkemece, yıldan yıla yenilenen kira dönemlerinde davalının TÜFE oranında artırım yapmak sureti ile kira bedellerini ödediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise mal sahibi "kira bedelinin tesbitini" talep ettiyse bu tespit yapılmadan karar verilmez. Hatta kiracı çok yüksek meblağ ödese bile öncelik "kira bedelinin tespiti" olmalıdır.

2018/6583 Esas Nolu Karar göre;

6098 sayılı TBK öncesi Yerleşik Yargıtay uygulamalarına göre şartlar değişmediği ve özel gelişmelerin varlığı iddia ve ispat edilmedikçe, hak ve nesafet ilkesine göre kira parasının tespit edildiği dönemden sonra üç yıl için ard arda endeks uygulanarak bulunacak kira parasının o dönem için hak ve nesafete uygun ve aşırı olmayan bir kira parası olduğu ilke olarak kabul edilmeli ve ona göre uygulama yapılmalıdır.


Üç yıldan sonra ise yeniden hak ve nesafete göre kira parası tespit edilebilecektir.

2019/4727 Esas Nolu Karar göre;

Sözleşmenin 5. maddesinde kira artışının TÜFE oranında yapılacağı kararlaştırılmış olup, 2014 yılı için ödenen aylık kira bedelinin 1.200,00 TL olduğu tartışmasızdır.

Bu miktara uygulanacak TUİK tarafından yayınlanan ÜFE (oniki aylık ortalama) endeksi 7,36 olduğuna göre, bu oranda artış uygulandığında bulunacak olan kira bedeli 1288,32 TL'dir

Bu miktar 2015 yılı için davalı tarafından ödenen 1.300,00 TL den az olduğundan mahkemece 1300,00 TL kira bedeline hükmedilmesi gerekir.


T.C. YARGITAY ÜÇÜNCÜ HUKUK DAİRESİ

Esas : 2017/2674

Karar : 2017/9967

Tarih : 13.06.2017

ÖZET

Davaya dayanak olan 15/04/2012 başlangıç tarihli kira sözleşmesinin 5. maddesinde kira artışının TÜFE oranında yapılacağı kararlaştırılmıştır. Mahkemece, yıldan yıla yenilenen kira dönemlerinde davalının TÜFE oranında arttırım yapmak sureti ile kira bedellerini ödediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de; kira parasının miktarına ilişkin olarak taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunup mahkemeye müracaat edildiğine ve kira parasının dava yoluyla tespiti istenildiğine göre, davalı taraf, artırılması istenilen veya karar verilebilecek miktarı ve bundan daha fazlasını ödese bile dava reddedilmeyip kira bedelinin tespitine karar verilmelidir. Taraflar arasında hükmen tespit edilmiş ya da sözleşme ile kararlaştırılmış bir kira parası olmadığı için davacının kira parasının mahkemece tespiti ile hüküm altına alınmasını istemekte hukuki yararı vardır. Davalı tarafın tespit edilecek miktarı ödeyip ödemediği hususu, dava açılmasına sebep olup olmaması ve yargılama giderlerinden sorumluluğunun belirlenmesi yönünden sonuca etkilidir. O halde mahkemece sözleşmedeki artış oranı gözetilerek davalı kiracının ödediği miktardan az olmamak üzere kira bedelinin tespitine karar verilmesi gerekir.

Taraflar arasındaki tahliye ve kira bedelinin tespiti davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, tahliye davasının kabulüne, kira bedelinin tespiti davasının reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili ve davalı tarafından temyiz edilmiş, davanın niteliği gereği davacı vekilinin duruşma isteğinin reddi ile süresinde olduğu anlaşılan temyiz isteğinin incelenmesinin evrak üzerinde yapılmasına karar verilerek dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

YARGITAY KARARI

Davacı vekili, davalının kiracı olduğu (20) ve (21) nolu bağımsız bölümleri 03/12/2013 tarihinde davacının satın aldığını, 17/12/2013 tarihinde ise (22) nolu bağımsız bölümü de aldığını, bu üç işyerini birleştirerek büyük bir iş yeri haline getirerek oğluna işyeri açmak istediğini, kira sözleşmesinde aylık kira bedeli 1.000 TL olarak gösterilmiş ise de aylık kira bedelinin 2.500 TL olduğunu, kiracının 1.000 TL'yi önceki malikin banka hesabına kalan 1.500 TL' yi de elden verdiğini önceki malikten öğrenildiğini, davalının 15/04/2014 tarihinden itibaren aylık 1.200 TL kira bedeli yatırmaya başladığını, 1.200 TL kira bedelinin rayiçlerin çok altında kaldığını belirterek kira süresinin bitmesi, esaslı tadilat ve işyeri ihtiyacı nedenleri ile davalının tahliyesine, tahliye işlemi gerçekleşene kadar yeni kira bedelinin fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydı ile 3.500 TL olarak tespitine ve taşınmazın edinme tarihi olan 03/12/2013 tarihinden bu yana eksik ödenmiş olan kira bedelinin işlemiş olan yasal faiziyle tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.


Mahkemece, 6098 sayılı BK'nun 351/2 maddesi uyarınca davanın yasal süresi içinde açıldığı ve davacınında oğlunun iş yeri ihtiyacının bulunduğunun gerçek ve samimi olduğu kanaatine varıldığı belirtilerek davalının kiralanandan T.B.K'nun 351/2 ve 350. maddeleri uyarınca tahliyesine, yasal şartları oluşmadığı gerekçesiyle kira bedelinin tespiti davasının reddine karar verilmiş, hüküm taraflarca temyiz edilmiştir.

)Davalının temyiz itirazlarının incelenmesinde; İhtiyaç iddiasına dayalı davalarda tahliyeye karar verilebilmesi için ihtiyacın gerçek, samimi ve zorunlu olduğunun kanıtlanması gerekir. Devamlılık arzetmeyen geçici ihtiyaç tahliye nedeni yapılamayacağı gibi henüz doğmamış veya gerçekleşmesi uzun bir süreye bağlı olan ihtiyaç da tahliye sebebi olarak kabul edilemez. Davanın açıldığı tarihte ihtiyaç sebebinin varlığı yeterli olmayıp, bu ihtiyacın yargılama sırasında da devam etmesi gerekir.

Davada dayanılan ve hükme esas alınan 15/04/2012 başlangıç tarihli ve bir yıl süreli kira sözleşmesi konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Söz konusu kira sözleşmesi ile (20) ve (21) numaralı bağımsız bölümler davalıya kiralanmıştır. Bilirkişi raporunda, (20) ve (21) numaralı dükkanlar arasındaki duvarların kaldırılarak birleştirilmek suretiyle bebek giyim mağazası olarak birlikte kullanıldığı belirtilmiştir. Davacı tanıkları, davacının oğlunun, dava konusu taşınmazda inşaat işi yapacağını büro ve tanıtım amaçlı showroom olarak kullanılacağı beyan etmişlerdir. Bilirkişi raporunda, dava konusu taşınmazın yapılacak işe uygun olup olmadığı yönünde bir değerlendirme yapılmamıştır. Rapor bu haliyle hüküm vermeye yeterli değildir. Bu durumda bilirkişiden ek rapor alınarak veya gerekirse yeniden keşif yapılarak taşınmazın bulunduğu konum, büyüklük, yapılacak işe uygun olup olmadığının Yargıtay denetimine elverişli ayrıntılı raporla saptandıktan sonra sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde eksik inceleme ile karar verilmesi doğru değildir.

)Davacının temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; TBK'nun 345. maddesinde "Kira bedelinin belirlenmesine ilişkin dava her zaman açılabilir. Ancak, bu dava, yeni dönemin başlangıcından en geç otuz gün önceki bir tarihte açıldığı ya da kiraya veren tarafından bu süre içinde kira bedelinin artırılacağına ilişkin olarak kiracıya yazılı bildirimde bulunulmuş olması koşuluyla, izleyen yeni kira dönemi sonuna kadar açıldığı takdirde, mahkemece belirlenecek kira bedeli, bu yeni kira döneminin başlangıcından itibaren kiracıyı bağlar." düzenlemesi yer almaktadır.

Sözleşmede yeni kira döneminde kira bedelinin artırılacağına ilişkin bir hüküm varsa, yeni kira döneminin sonuna kadar açılacak davada mahkemece belirlenecek kira bedeli de, bu yeni dönemin başlangıcından itibaren geçerli olur." hükmüne yer verilmiştir.

Davaya dayanak olan 15/04/2012 başlangıç tarihli kira sözleşmesinin 5. maddesinde kira artışının TÜFE oranında yapılacağı kararlaştırılmıştır. Mahkemece, yıldan yıla yenilenen kira dönemlerinde davalının TÜFE oranında arttırım yapmak sureti ile kira bedellerini ödediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de; kira parasının miktarına ilişkin olarak taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunup mahkemeye müracaat edildiğine ve kira parasının dava yoluyla tespiti istenildiğine göre, davalı taraf, artırılması istenilen veya karar verilebilecek miktarı ve bundan daha fazlasını ödese bile dava reddedilmeyip kira bedelinin tespitine karar verilmelidir. Taraflar arasında hükmen tespit edilmiş ya da sözleşme ile kararlaştırılmış bir kira parası olmadığı için davacının kira parasının mahkemece tespiti ile hüküm altına alınmasını istemekte hukuki yararı vardır. Davalı tarafın tespit edilecek miktarı ödeyip ödemediği hususu, dava açılmasına sebep olup olmaması ve yargılama giderlerinden sorumluluğunun belirlenmesi yönünden sonuca etkilidir. O halde mahkemece sözleşmedeki artış oranı gözetilerek davalı kiracının ödediği miktardan az olmamak üzere kira bedelinin tespitine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru olmadığından hükmün bozulması gerekmiştir.

SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalı yararına, ikinci bentte açıklanan nederlerle davacı yararına hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK'nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 13/06/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.

T.C. YARGITAY ÜÇÜNCÜ HUKUK DAİRESİ

Esas : 2018/6583

Karar : 2018/11171

Tarih : 07.11.2018

ÖZET

Somut davada dayanılan ve taraflar arasında uyuşmazlık konusu bulunmayan kira sözleşmesinin başlangıcı 15/04/2012 tarihli olduğuna göre TBK'nun 344. maddesinin 1. ve 2. fıkraları gereğince bir önceki kira yılının üretici fiyat endeksindeki artış oranını geçmemek koşuluyla kira tespitine karar verilmesi gerekir. O halde, mahkemece yapılacak iş en son ödenen aylık kira bedelinden az olmamak üzere endekse (ÜFE) göre artış yapılarak kira bedelinin tespitine karar verilmesi gerekirken yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.

Taraflar arasındaki kiralananın tahliyesi ve kira bedelinin tespiti davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

YARGITAY KARARI

Davacı, davalının kiracı olduğu (20) ve (21) nolu bağımsız bölümleri 03/12/2013 tarihinde satın aldığını, 17/12/2013 tarihinde ise (22) nolu bağımsız bölümü aldığını, bu üç işyerini birleştirerek büyük bir iş yeri haline getirerek oğluna işyeri açmak istediğini, kira sözleşmesinde aylık kira bedeli 1.000 TL olarak gösterilmiş ise de aylık kira bedelinin 2.500 TL olduğunu, kiracının 1.000 TL'yi önceki malikin banka hesabına, kalan 1.500 TL' yi de elden verdiğini öğrendiğini, davalının 15/04/2014 tarihinden itibaren aylık 1.200 TL kira bedeli yatırmaya başladığını, 1.200 TL kira bedelinin rayiçlerin çok altında kaldığını belirterek kira süresinin bitmesi, esaslı tadilat ve işyeri ihtiyacı nedenleri ile davalının kiralanandan tahliyesine, tahliye işlemi gerçekleşene kadar yeni kira bedelinin fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydı ile 3.500 TL olarak tespitine ve taşınmazın edinme tarihi olan 03/12/2013 tarihinden bu yana eksik ödenmiş olan kira bedelinin işlemiş olan yasal faiziyle tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, davalının kiralanandan T.B.K'nun 351/2 ve 350. maddeleri uyarınca tahliyesine, yasal şartları oluşmadığı gerekçesiyle kira bedelinin tespiti davasının reddine yönelik olarak verilen karar, Yargıtay 3.H.D.nin 13/06/2017 tarih ve 2017/2674-9967 E/K sayılı ilamı ile, 'davalının temyiz itirazları yönünden; dava konusu taşınmazın yapılacak işe uygun olup olmadığı konusunda denetime elverişli rapor alınması gerektiği, davacının temyiz itirazları yönünden ise; sözleşmedeki artış oranı gözetilerek kiracının ödediği miktardan az olmamak üzere kira bedelinin tespitine karar verilmesi gerektiği' gerekçeleriyle bozma kararı verilmiştir .

Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde; davanın kabulüne, kira bedelinin 15/04/2015 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere aylık 3.500,00 TL olarak belirlenmesine, ve davalının kiralanandan tahliyesine, karar verilmiş; söz konusu karar davalı tarafından temyiz edilmiştir.

1-) Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının sair temyiz itirazları yerinde değildir.

2-) Davalının kira bedelinin tespitine yönelik temyiz itirazının incelenmesinde;

6098 sayılı TBK öncesi Yerleşik Yargıtay uygulamalarına göre şartlar değişmediği ve özel gelişmelerin varlığı iddia ve ispat edilmedikçe, hak ve nesafet ilkesine göre kira parasının tespit edildiği dönemden sonra üç yıl için ard arda endeks uygulanarak bulunacak kira parasının o dönem için hak ve nesafete uygun ve aşırı olmayan bir kira parası olduğu ilke olarak kabul edilmeli ve ona göre uygulama yapılmalıdır. Üç yıldan sonra ise yeniden hak ve nesafete göre kira parası tespit edilebilecektir. 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanununun 344. maddesinde "Tarafların yenilenen kira dönemlerinde uygulanacak kira bedeline ilişkin anlaşmaları, bir önceki kira yılında üretici fiyat endeksindeki artış oranını geçmemek koşuluyla geçerlidir. Bu kural, bir yıldan daha uzun süreli kira sözleşmelerinde de uygulanır. Taraflarca bu konuda bir anlaşma yapılmamışsa, kira bedeli, bir önceki kira yılının üretici fiyat endeksindeki artış oranını geçmemek koşuluyla hakim tarafından, kiralananın durumu göz önüne alınarak hakkaniyete göre belirlenir. Taraflarca bu konuda bir anlaşma yapılıp yapılmadığına bakılmaksızın, beş yıldan uzun süreli veya beş yıldan sonra yenilenen kira sözleşmelerinde ve bundan sonraki her beş yılın sonunda, yeni kira yılında uygulanacak kira bedeli, hakim tarafından üretici fiyat endeksindeki artış oranı, kiralananın durumu ve emsal kira bedelleri göz önünde tutularak hakkaniyete uygun biçimde belirlenir. Her beş yıldan sonraki kira yılında bu biçimde belirlenen kira bedeli, önceki fıkralarda yer alan ilkelere göre değiştirilebilir." hükmü, Türk Borçlar Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanunun 2. maddesinde geçmişe etkili olma başlığı altında "Türk Borçlar Kanununun kamu düzenine ve genel ahlaka ilişkin kuralları gerçekleştikleri tarihe bakılmaksızın, bütün fiil ve işlemlere uygulanır." hükmü yer almaktadır. Türk Borçlar Kanununun kira artışına ilişkin 344.maddesindeki düzenleme kiracıları koruyucu nitelikte olup, kamu düzenine ilişkindir.

Olayımıza gelince; davada dayanılan ve taraflar arasında uyuşmazlık konusu bulunmayan kira sözleşmesinin başlangıcı 15/04/2012 tarihli olduğuna göre TBK'nun 344. maddesinin 1. ve 2. fıkraları gereğince bir önceki kira yılının üretici fiyat endeksindeki artış oranını geçmemek koşuluyla kira tespitine karar verilmesi gerekir. O halde, mahkemece yapılacak iş en son ödenen aylık kira bedelinden az olmamak üzere endekse (ÜFE) göre artış yapılarak kira bedelinin tespitine karar verilmesi gerekirken yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.

SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle kararın tahliye yönünden ONANMASINA, 1.987.50 TL bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın 6100 sayılı ...ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca davalı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK'nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 07/11/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

T.C. YARGITAY ÜÇÜNCÜ HUKUK DAİRESİ

Esas : 2019/4727

Karar : 2019/7739

Tarih : 10.10.2019

Davada dayanılan ve hükme esas alınan 15/04/2012 başlangıç tarihli ve bir yıl süreli kira sözleşmesi konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Sözleşmenin 5. maddesinde kira artışının TÜFE oranında yapılacağı kararlaştırılmış olup, 2014 yılı için ödenen aylık kira bedelinin 1.200,00 TL olduğu tartışmasızdır. Bu miktara uygulanacak TUİK tarafından yayınlanan ÜFE (oniki aylık ortalama) endeksi 7,36 olduğuna göre, bu oranda artış uygulandığında bulunacak olan kira bedeli 1288,32 TL olup, bu miktar 2015 yılı için davalı tarafından ödenen 1.300,00 TL den az olduğundan mahkemece 1300,00 TL kira bedeline hükmedilmesi gerekirken yazılı şekil 2014 yılı için ödenen kira bedelinin sehven 1.300,00 TL olarak kabul edilerek artış uygulanmak suretiyle sonuca gidilmesi doğru değildir.

MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki kiralananın tahliyesi ve kira bedelinin tespiti davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

YARGITAY KARARI

Davacı, davalının kiracı olduğu (20) ve (21) nolu bağımsız bölümleri 03/12/2013 tarihinde satın aldığını, 17/12/2013 tarihinde ise (22) nolu bağımsız bölümü de aldığını, bu üç işyerini birleştirerek büyük bir iş yeri haline getirerek oğluna işyeri açmak istediğini, kira sözleşmesinde aylık kira bedeli 1.000 TL olarak gösterilmiş ise de aylık kira bedelinin 2.500 TL olduğunu, kiracının 1.000 TL'yi önceki malikin banka hesabına kalan 1.500 TL' yi de elden verdiğini önceki malikten öğrendiğini, davalının 15/04/2014 tarihinden itibaren aylık 1.200 TL kira bedeli yatırmaya başladığını, 1.200 TL kira bedelinin rayiçlerin çok altında kaldığını belirterek esaslı tadilat ve işyeri ihtiyacı nedenleri ile davalının tahliyesine, tahliye işlemi gerçekleşene kadar yeni kira bedelinin fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydı ile 3.500 TL olarak tespitine ve taşınmazın edinme tarihi olan 03/12/2013 tarihinden bu yana eksik ödenmiş olan kira bedelinin işlemiş olan yasal faiziyle tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı, davanın reddini dilemiştir.

Mahkemece; T.B.K'nun 351/2. ve 350. maddeleri uyarınca kiralananın tahliyesine, yasal şartları oluşmadığı gerekçesiyle kira bedelinin tespiti davasının reddine yönelik olarak verilen karar Yargıtay 3.H.D.nin 13/06/2017 tarih ve 2017/2674-9967 E/K sayılı ilamı ile davalının temyiz itirazları yönünden; taşınmazın yapılacak işe uygun olup olmadığı konusunda araştırma yapılarak karar verilmesi gerektiği, davacının temyiz itirazları yönünden ise; sözleşmedeki artış oranı gözetilerek davalı kiracının ödediği miktardan az olmamak üzere kira bedelinin tespitine karar verilmesi gerektiği gerekçeleriyle bozulmuş, Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde; davanın kabulü ile kira bedelinin 15/04/2015 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere aylık 3.500,00 TL olarak tespitine, davalının kiralanandan tahliyesine dair verilen karar, bu defa davalının temyizi üzerine Yargıtay 3.H.D.nin 07/11/2018 tarih ve 2018/6583-11171 E/K sayılı ilamı ile davalının sair temyiz itirazları reddedilerek, en son ödenen aylık kira bedelinden az olmamak üzere endekse (ÜFE) göre artış yapılarak kira bedelinin tespitine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle bozulmuştur.

Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde; davanın kabulü ile, kira bedelinin 15/04/2015 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere aylık 1.404,39 TL olarak tespitine, tahliye hususunda yeniden hüküm tesisine yer olmadığına karar verilmiş, söz konusu karar davalı tarafça temyiz edilmiştir.

Davada dayanılan ve hükme esas alınan 15/04/2012 başlangıç tarihli ve bir yıl süreli kira sözleşmesi konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Sözleşmenin 5. maddesinde kira artışının TÜFE oranında yapılacağı kararlaştırılmış olup, 2014 yılı için ödenen aylık kira bedelinin 1.200,00 TL olduğu tartışmasızdır. Bu miktara uygulanacak TUİK tarafından yayınlanan ÜFE (oniki aylık ortalama) endeksi 7,36 olduğuna göre, bu oranda artış uygulandığında bulunacak olan kira bedeli 1288,32 TL olup, bu miktar 2015 yılı için davalı tarafından ödenen 1.300,00 TL den az olduğundan mahkemece 1300,00 TL kira bedeline hükmedilmesi gerekirken yazılı şekil 2014 yılı için ödenen kira bedelinin sehven 1.300,00 TL olarak kabul edilerek artış uygulanmak suretiyle sonuca gidilmesi doğru değildir.

Kabule göre de; davacı dava dilekçesinde 2015 yılı için aylık kira bedelinin 3.500,00 TL olarak tespitini istemiş, Mahkemece 1.404,39 TL ye hükmedilmiştir. Bu haliyle davanın kısmen kabul edildiği anlaşılmakta olup vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin kısmen kabulü göre belirlenmemiş olması da doğru değildir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK'nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 10/10/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Editör: TE Bilisim