Mayıs ayında Kırklareli’nin Lüleburgaz ilçesindeki özel bir hastanede kadın doktoru kendi odasında ilaç ve alkolle bayıltarak tecavüz ettiği iddiasıyla tutuklanan başhekimin yargılanmasına başlandı. Suçlamaları kabul etmeyen başhekim mağdurun rızası dışında bir şey yapmadığını, iftiraya uğradığını ileri sürdü.
Kırklareli’nin Lüleburgaz ilçesindeki bir özel hastanede başhekim olarak görev yapan A. Ç.’nin aynı hastanede görev yapan kadın doktora geçtiğimiz Mayıs ayında tecavüz ettiği gerekçesiyle Kırklareli 1 Ağır Ceza Mahkemesi’nde açılan dava başladı. Sanık A. Ç., duruşmaya tutuklu bulunduğu cezaevinden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) üzerinden katılırken; avukatları, mağdur E. V. ve avukatı duruşma salonunda hazır bulundu.

“ODAMA GEL, DERTLEŞELİM”

Hakkında “Nitelikli cinsel saldırı” suçundan düzenlenen iddianamenin okunmasının ardından, söz verilen tutuklu sanık A. Ç., suçlamaları kabul etmedi. Tecavüz iddialarını reddeden Ç., “Mağdurun rızası dışında bir şey yapmadım. Olaydan iki gün önce 28 Mayıs’ta mağdur ile serviste karşılaştık ve mağdurun sıkıntılarından dolayı rahatlaması amacıyla ‘alprozam’ etkili bir ilaç verdim. Mağdura (Akşam dertleşelim, odama gel) diye söyledim. O gece odama geldi. Birlikte oturduk. Erkek arkadaşıyla yaşadığı sorunlardan, sıkıntılardan bahsetti. Aramızda duygusal yakınlaşma meydana geldi. Alkol aldık ancak herhangi bir fiziksel yakınlaşma yoktu. Sadece diz dize yan yanaydık. Fiziksel yakınlaşmamız bu boyuttaydı” dedi.

“DUYGUSAL YAKINLAŞMA ARTTI”

Ç., mağdurun olay gecesi olan 30 Mayıs’ta odasına geldiğinde iddia edildiği gibi alkol almadıklarını belirtti. Mağdurun erkek arkadaşıyla ilgili sorunlarını anlattığını belirten Ç., “Bir müddet daha konuştuk. Aramızdaki duygusal yakınlaşma daha da arttı” şeklinde konuştu.

“RIZASI VARDI”

Aralarındaki cinsel ilişkinin  mağdurun rızasıyla olduğunu savunan Ç., “Mağdurun söylediği gibi ona ilaç vermedim” dedi. Ç., mağdura olaydan önceki günlerde verdiği ilacın ise kaygı giderici en hafif ilaçlardan olduğunu savunarak, “Kesinlikle herhangi bir kas gevşemesi ve benzeri sonuçlara yol açmaz. Mağdurun belirttiği semptomlara yol açmaz” diye konuştu. Ç., mağdurun kendisini şikayet ettiğini 16 Haziran’da ifadeye çağrıldığında öğrendiğini ifade etti.

“DEFALARCA İNTİHAR ETMEK İSTEDİM”

Sanık A. Ç.’nin ardından ifade veren mağdur E. V., bir kadın olarak büyük bir travma yaşadığını, olaydan sonra defalarca intihar etmek istediğini ve olay nedeniyle psikolojik tedavi gördüğünü kaydetti. E. V, “Ayın 28’inde psikolog randevum vardı. Bu nedenle sanığı aradım; biraz geç kalacağımı söyleyip kendisinden izin istedim. Psikologla görüştükten sonra hastanede karşılaştık. Biraz konuştuk. TUS’a hazırlandığımı, Kovid nedeniyle nöbet sayımın arttığını ve erkek arkadaşımla ilgili bazı sorunlar olduğunu söyledim. Sanık bana (Psikologa gitmişsin ancak sorunların çözülmemiş sen depresyondasın. Sana ilaç başlayalım) dedi. Bana cebinden çıkarttığı benim de bilmiş olduğum ilacı verdi. Bana yardımcı olduğu düşüncesindeydim” ifadelerine yer verdi.

“AĞABEY KARDEŞ GİBİYDİK”

Sanıkla ilişkilerinin ağabey – kardeş ve meslektaş ilişkisi gibi olduğunu ifade eden mağdur, “28 Mayıs akşamı beni odasına çağırdı. Odasına gittim. Ancak sanığın dediği gibi bir yakınlaşma olmadı. Olsaydı kendisine sonraki mesajlarımda da (ağabey) diye hitap etmezdim” dedi.

“MOR RENKLİ BİR HAP VERDİ”

Mağdur, olay gecesi sanığın kendisine ulaşarak odasına çağırdığını ve gittiğini anlatarak, “Biraz konuştuk. Bana votka ve enerji içeceğinden oluşan kokteyl hazırladığını söyledi. Ben ilaçla birlikte alkol alınmayacağını bilmekteyim. Bu nedenle almak istemedim. Sanık (Haydi iç, bir şey olmaz. Benden daha mı iyi bileceksin, bir şey olursa ben devam ederim. Senin ilaca ve alkole ihtiyacın var) şeklinde şeyler söyledi. Lüleburgaz’da ev aldığından bahsetti. Nişanlısıyla olan sorunlarından ve çapkınlıktan bahsetti. Bu sırada sağ tarafımda geziniyordu. İçmem konusunda ısrar ediyordu. Uyum sağlamak için biraz almaya başladım. Devamında bana mor renkli bir hap uzattı. (Bunu iç baş ağrına iyi gelecek, kendini iyi hissedeceksin) dedi. Ben ilaç içmek için su bakınırken, (Alkolle iç bir şey olmaz) dedi. İtiraz ettim. Ancak (Sen benden daha mı iyi bileceksin) deyince mesleki bilgisine güvenip içtim” dedi.
“BAĞIRMAK İSTEDİM, BAĞIRAMADIM”

İlacı içtikten bir müddet sonra lavaboya gittiğini ve odaya döndüğünde reflekslerinde azalma başladığını hissettiğini belirten mağdur, sonrasında sanığa kötü olduğunu söylediğini sanığın odanın kapısını kilitleyerek kendisini sedyeye götürdüğünü ve “Ne yapıyorsunuz” diye sorduğunda muayene edeceğini söylediğini ifade etti. Mağdur, olay sırasında bağırmak isteyip bağıramadığını, “Görmemek için gözlerimi kapattım. Reflekslerimin zayıflaması nedeniyle direnemedim” dedi.

Mağdur, olay sonrasında hastanede kimseye bir şey söylemediğini ve kendisini çok kötü hissettiğini ifade ederek, “Pazar günü olmasına rağmen psikologumdan randevu vermesini istedim. Psikologum beni polise gitmem konusunda beni cesaretlendirdi” dedi.

TANIKLAR DİNLENDİ

Duruşmada bazı tanıklar da dinlendi. Hastanede temizlik görevlisi olarak çalışan R. T. ile psikolog S. E. tanık olarak dinlendi. Olay gecesi nöbetçi olduğunu söyleyen temizlik görevlisi R. T., “Olaya ilişkin herhangi bir şey görmedim, duymadım. Ancak birkaç gün sonra başhekim beni çağırdı. Odasına gitti. (Geçenlerde bir şeyler yaşandı. Duydun mu?) diye sordu. Duymadığımı söyledim. (Senden benim lehime ifade vermeni istiyorum. E.’nin benim cinsel organımı ağzıma aldığını söylemeni istiyorum) dedi. Ancak beni bu konuda tehdit etmedi. Ben de bu olayı görmüşüm gibi ilk ifademi verdim. Ancak ben olaya ilişkin herhangi bir şey görmedim, duymadım. Sanık ile mağdur hastanede çalışırken ağabey – kardeş gibiydi. Aralarında herhangi bir cinsel, duygusal ilişki görmedim” diye konuştu.

Tanık psikolog S. E. de yaklaşık 1,5 yıldır danışanı olan mağdurun erkek arkadaşıyla olan sorunlarının aldatılmayla ilgili değil hayata bakış açısıyla ilgili olduğunu söyledi. Tanık S. E., mağdurun olaydan sonra kendisinden randevusu istemesi üzerine yaptıkları görüşmede mağdurun, sanığın odasına çağırdığında ilaç ve aynı zamanda alkol verdiğini, bunların etkisiyle yeterince mücadele edemediğini, reflekslerinin azaldığını, direnme gücünün kırıldığını bunun üzerine sanığın kendisine tecavüz ettiğini söylediğini ifade etti. Tanık S. E. daha önceki görüşmelerinde mağdurun sanıktan bahsettiğini ifade ederek, “Kendisiyle arasında ağabey – kardeş ilişkisi şeklinde bir ilişki olduğunu, kendisine yardımcı olduğunu biliyorum. Olay sonrası görüşmemiz biterken mağdur (Baba, ağabey dediğim biri bana bunu nasıl yapar?) diyordu” şeklinde konuştu.

“NURİ ALÇO DEĞİLİM”

Duruşma savcısının sanık A. Ç.’nin tutukluluk halinin devamını talep etmesi üzerine söz verilen sanık A. Ç., dosya kapsamında tanık R. T.’yi etkilemek dışında bir yanlış eylemi olmadığını savunarak, “Olay gecesi mağdura ayrıca ilaç vermedim. 7 yaşında bir kız çocuk babasıyım. Onun başına gelmesini istemediğim şeyleri başkasına yapmam. Yapmadığım bir şey yüzünden 4 aydır tutukluyum. Çok büyük bir iftiraya maruz kaldım. Filmlerdeki Nuri Alço gibi birisi değilim. Nişanlımı, itibarımı ve işimi kaybettim. Tahliyemi talep ediyorum” dedi.

Sanık avukatlarının savunmalarının ardından mahkeme heyeti tahliye talebini reddederken, dosyadaki eksikliklerin tamamlanması için yargılamayı ileri bir tarihe bıraktı. 

Kaynak: İlkyaz SAVAŞ    

Editör: TE Bilisim