Soru

İyi Günler.

Bundan 5 yıl önce  İstanbul'da bir devlet hastanesinde Hemşire olarak görev yaparken hastanın biri varikosel ameliyatı olup servise yatırıldı. Ameliyattan sonra bu hastaya gece ben nöbetçi iken nöbette ilacını enjeksiyon ile yaptım. Benden sonra başka hemşirelerde bu adama enjeksiyon yaptılar, benden öncede enjeksiyon yaptılar.

Hasta taburcu olduktan birkaç gün sonra bacağının çektiği, hafif topallama şikâyetiyle hastaneye müracaat ediyor. Doktorlar kontrol edip enjeksiyon yapılırken iğne ucunun bacaktaki siyatik sinirlere denk gelmiş olabileceğini bunda bir kasıt olmadığını, kalçadan yapılan iğnelerde bu riskin her zaman olabileceğini, siyatik sinirlerin bacakta çok yoğun olarak geçtiğinin, bunun zamanla kendiliğinden düzeleceğini belirtip hastayı gönderiyorlar. Ve hiçbir yasal işlem veya kayıt altına alınma yapılmıyor.

Ortada hiçbir bilimsel ve tıbbi kanıt yokken adam : "Benim bacağım, gece iğneyi yapan hemşirenin yüzünden oldu. Onun iğnesinden sonra ben böyle oldum." diyerek beni suçluyor. Hâlbuki hasta varikosel ameliyatı olup servise yatırılıyor. Ve hastaya örneğin 10 iğne yapıldıysa bunun ancak birini ben yaptım. Diğer yapılan iğnelerden olmadığı ispatlanmamışken böyle bir iftira ortaya atıyor. Ve diğer hemşire ve doktorlar sorumluluktan kaçmak için bir nevi olayı üstüme yıkıyorlar. Ancak kaldı ki hastanın bacağının hatalı ameliyat sebebiyle çekmediği ne malum.

Neyse; konu ile ilgili hiçbir yasal işlem yapılmıyor. Ne benden konu ile ilgili savunma isteniyor. Ne de o dönem hasta dava açıyor. Biz konu kapandı olarak bilirken, dün beni istanbuldaki hemşire arkadaşlar aradı ve adamın birkaç gün önce hastaye geldiğini, oradaki doktorlarla tartıştığını ve size dava açacağım bacağım sizin yüzünüzden böyle oldu gibi laflar ettiğini söylemişler. Ve konu arasında benim admı zikredilerek suçlanmış.

Ortada benim yaptığım iğneden dolayı hastanın bacağının aksadığına dair (Üstelik diğer yapılan enjeksiyonlardan olmadığı ne malumken) hiçbir kanıt yokken, aradan 5,5 yıl geçmişken herhalde bu adama biri akıl verdi ve dava açarsan para alırsın gibi laflarla adamı kışkırttılar ve adamda dava açacağım diye birkaç gün önce hastanede çalışanlarla tartışmış.

Şimdi adam dava açsa bana ne olur, davayı bakanlık aleyhine mi açar; benim aleyhime mi, bana bir şey olur mu, benim yaptığım iğneden olduğunu nasıl ispatlayacak? Üstelik dava zamanaşımına girmedi mi? Diyelim ki adam dava açtı ve bakanlığı tazminat ödemeye mahkûm etti. Bakanlık ödediği tazminatı çalışanına eşime rücu edebilir mi? Ben kendimi nasıl savunmalıyım.

Örneğin hastanede çalışırken bazen elimizi hastaya yaptığımız enjeksiyonun iğnesi yapılıyor, üstümüze, gözümüze kan sıçrıyor....vs gibi risklerle bizde karşı karşıya kalabiliyoruz. Bir hemşire arkadaşımız hastadan verem kaptı ve şuan tedavi oluyor. Biz böyle risk altında çalışırken bizi kim koruyacak. Bizi koruyan bir düzenleme yok mu?

Konu hakkında tarafıma aydınlatıcı bilgi verirseniz çok sevinirim. İlginiz için şimdiden teşekkür ederim.

İyi Günler!

Cevap

Soruda sözü edilen suçun işlendiği tarihte suçu işlediği iddia edilen şahıs ya da şahısların memur olduğu göz önünde bulundurulursa; şikâyette bulunacak kişinin Sağlık Bakanlığına şikâyet etmesi durumunda, 4483 sayılı kanun kapsamında yapılacak bir ön inceleme sonucuna göre Bakanlığın bu kamu görevlileri hakkında yargılanmak üzere izin vermesi gerekir. Doğrudan savcılığa yapılacak bir şikâyette de cumhuriyet savcısı takipsizliğe yer vermediği sürece, yine aynı kanun kapsamında Sağlık Bakanlığından şikâyet edilenlerin yargılanması için izin isteyecek, Bakanlığın yargılanması için izin vermesi durumunda yargılama süreci başlayacaktır. Her iki durumda da Bakan tarafından görevlendirilecek bir müfettiş marifetiyle ya da il müdürlüğü (Valilik) tarafından görevlendirilecek bir muhakkik marifetiyle yapılacak bir inceleme sonucuna göre şikayet edilenlerin yargılanmasına izin verilmesine ya da izin verilmemesine karar verilecektir.

Şikayet sonucunda bir incelemenin başladığını varsayarsak; şikayetçi mağduriyeti ile ilgili olarak tek bir kişiyi şikayet etmiş olsa bile; inceleme kapsamında mağdurun ilgili hastaneye yatış sürecinden tedavisinin tamamlanarak taburcu edildiği güne kadar hasta dosyası esas alınarak gerekli tedaviyi uygulayan hekim ve hemşireler ile ameliyatı gerçekleştiren hekimlerin dahil edilmesi gerekir.

Sorudan anlaşıldığı kadarıyla şikayetçi yalnızca enjeksiyon yapan hemşire tarafından mağdur edildiğini iddia etmektedir. Ancak, aynı tedaviyi uygulayan başka hemşirelerin de var olduğu düşünüldüğünde hangi hemşirenin yanlış bir uygulama yaptığının tespiti önem arz etmektedir. Diğer taraftan soruda da belirtildiği gibi iddia edilen mağduriyet hemşirelerin enjeksiyon yapmasından mı yoksa ameliyat esnasında yapılan bir hatadan mı kaynaklandığı bir başka soru işaretidir. Dolayısıyla yalnızca bir hemşirenin değil nöbet listeleri ve hemşire tedavi defterinden uygulamayı yapan hemşirelerin tespiti gerekir. Diğer yandan sorudan anlaşıldığı kadarıyla şikâyetçi mağduriyeti oluşur oluşmaz bunu dile getirmiş, ancak kendiliğinden geçer diye gerekli tedavisi yapılmadan taburcu edilmiş. Aşağıda izah edildiği üzere oluşturulacak bilirkişi, şikâyetçinin mağduriyetinin tedavi esnasında meydana geldiği hususunda rapor verirse kendiliğinden geçer gerekçesiyle tedavi ederek mağduriyetini gidermeden taburcu eden hekimlerin de ayrıca inceleme kapsamına alınması gerekir.

Bu tespitle beraber mağduriyetin operasyon sırasında meydana gelen bir komplikasyondan kaynaklanmış olabileceği dikkate alınarak epikriz raporu, ameliyat defteri ve benzeri belgelerden ameliyatın hangi safhalardan geçtiği, ameliyat esnasında konsültasyon yapılıp yapılmadığı ve benzeri durumlar tespit edilerek bir bilirkişi oluşturulması gerekir. Şikayetçinin ameliyatından yaklaşık 6 yıl sonra mağdur olduğunu iddia ettiği dikkate alındığında, oluşturulacak bilirkişi şikayetçinin mağduriyetinin yapılan enjeksiyon veya ameliyatta esnasında yapılan bir hatadan olup olmayacağı hususunda kanaatini belirtir. Oluşacak bu kanaat doğrultusunda sözü edilen sorumlular (hemşireler, ameliyatı yapan hekim, ya da inceleme esnasında tespit edilmesi muhtemel diğer sorumlular) hakkında yargılanmak üzere izin verilir ya da verilmez.

İşleyiş yukarıda bahsettiğimiz şekilde gerçekleşmekle beraber; yaklaşık 6 yıl sonra mağduriyeti hatırlayarak müştekinin şikayeti manidar olup, hastaneden taburcu olduktan sonra geçen yaklaşık 6 yıllık süre içerisinde başka nedenlerle de mağdur olması muhtemeldir. Şikâyetçinin böyle bir durumda mağduriyetini bahane ederek ?tutturabilirse- tazminat peşinde olabileceği de inceleme kapsamında değerlendirilmesi gereken bir husustur.

Biz şikayetçinin ameliyat edildiği veya tedavi gördüğü süreç ile şikayet ettiği tarih arasındaki geçen 6 yıllık süreci birlikte değerlendirdiğimizde; bu 6 yıllık süreç içerisinde başka faktörlerin de şikayetçinin mağduriyetine neden olabileceğini, hastanede tedavi gördüğü süre içerisinde ameliyatında yada tedavisinde açık bir hata olmadığını varsayarak ameliyattan kaynaklanan bir hata yada yapılan enjeksiyon nedeniylemi şikayetçinin mağdur olduğunun tespitinin yapılmasının çok zor olduğu kanaatindeyiz.

Konuyla ilgili yöneltilen diğer sorulara gelince; eğer hastane görevlilerinin yargılanması üzerine karar verilirse bu muhtemelen TCK?nın 257. maddesinin 1. yada 2. bendine göre yapılacaktır. Burada sözü edilen cezanın üst sınırı ise 3 yıl olarak belirlenmiş olup, aynı kanunun 66/e maddesinde 5 yıldan fazla olmamak üzere hapis yada adli para cezasını gerektiren suçlarda dava zamanaşımının 8 yıl olduğu belirtilmiştir. Dolayısıyla zamanaşımı söz konusu değildir.

Ayrıca dava bakanlık aleyhine değil doğrudan inceleme sonucu ihmal ya da kusuru tespit edilen kamu görevlileri hakkında açılacaktır

Personel Sağlık NET kalitesi ve güvencesiyle V Yaka Hemşire Formasını Sadece 79,90 TL den üstelik kargo ücreti olmadan satın almak için tıklayın

Editör: TE Bilisim