Hürriyet'ten Fulya Soybaş'ın yazısı;

MESLEK ONURU RENCİDE EDİLİYOR

İç hastalıkları-Tıbbi Onkoloji uzmanı, İstanbul Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Pınar Saip, hekimlerin hiçbir şart altında reklam yapamayacağını, yanıltıcı bilgi veremeyeceğini ve bunun mesleki etik kurallara aykırı olduğunu belirterek, “TTB olarak önemli görevlerimizden biri de hekimlik etik, ahlaki değerlerini korumaktır. Hekimlerin reklam vermesi yasak olduğu gibi, ‘Tek çare benim’, ‘En iyisiyim’, Mucize yöntem’ gibi bir algıya da yol açması etik değildir. Doktor yaptığı işi ancak genel hatları ile anlatabilir, hastalığın seyri hakkında olumlu veya olumsuz bilgiler verebilir ancak aldığı vakaları ya da içinde olduğu durumu kendisinin reklamına dönüştüremez. Aksi her türlü reklam-sosyal medya paylaşımı hasta-doktor güvenini sarsmakta, meslek onurunu rencide etmekte, saygınlığımızı düşürmektedir” diyor.

Böyle doktor olur mu

Pınar Saip

SORUN KIYAFET DEĞİL

Prof. Dr. Saip, Seda Sayan’ın programında dans eden Dr. Banu Küçükpolat örneğini hatırlatarak, şöyle devam ediyor: “Doktorların ne giydiği, nasıl dans ettiği, saçının ne renk olduğu... Bunlarla ilgilenmiyoruz. Doktor da insan. İstediği şekilde hareket eder. Burada temel problem ilan, reklam, sosyal medya ya da TV yolu ile reklam yapmaları ve kendi muayenehanelerine insan yönlendirmeleri. Bursa’daki meslektaşımızın giydiği pullu elbisede bir sorun yok! Sorun panolara reklam vermiş olması. Bazı zincir hastaneler de yapıyor bunu. Oysa bu TTB’nin disiplin yönetmeliklerine aykırı. Her odanın seçimle başa gelmiş onur kurulları var. Şikâyet halinde, bu tarz ihlallere (hekim ya da hastane fark etmez) soruşturma açıyoruz, gerekirse ceza veriyoruz.

TOPLUMSAL YOZLAŞMA

İğneyi doktorlara batırdık ama çuvaldızı da biraz kendimize batırmak lazım sanki. Hekimlerin güzellik, estetik üzerinden yaptıkları reklamların ilgi görmesi, sosyal medya paylaşımlarının fazlaca ‘tık’ alması toplumsal yozlaşmanın da bir kanıtı. Prof. Dr. Saip ise “Evet, toplumsal yozlaşma arttı. Genel değerler aşındı ve değişti. Güzellik, estetik kaygısı her alanda ön planda, ‘doğal’ formüllerin hep alıcısı var. Tüm bunların bir getirisi olduğu aşikâr. Bazı hekimler de bu yola sapmakta beis görmüyor, döneme ayak uyduruyorlar çünkü bundan hoşlanan insanların olduğunu biliyorlar” diyerek beni doğruluyor.

OT SATAN HEKİMLER HER GÜN TV’DE

‘Bilim bizi kandırıyor mu?’ kitabında ‘bilim-güven’ arasındaki bağlantıyı örnekleriyle ortaya koymaya çalışan Hematolog Prof. Dr. Mustafa Çetiner bana hatırı sayılır araştırma şirketlerinden birinin 28 ülkede, 20 binden fazla kişiye sorarak tamamladığı ‘Global Güven Endeksi’ sonuçlarını göstererek giriyor konuşmasına. Araştırmaya göre dünya genelinde insanlar yüzde 64 ile en çok doktorları güvenilir buluyor. Prof. Dr. Çetiner, “Doktor-hasta arasındaki güven sarsılmamalı. Hastaların doktor seçmesi bazen okuma-yazma bilmeyen bir kişinin en iyi kitabı seçmeye çalışması kadar zordur. Böyle olduğu zaman bu işi bilenler olarak hastaya yardımcı olmamız gerekir ki bu da bizlerin belirli kurallara uyması ile mümkündür. Onun için hekimlik andı var, etik kurulları var, hastayı koruyan kanunlarımız var” diyerek hekimlik etik ilkelerinin önemine dikkat çekiyor.

Böyle doktor olur mu

Mustafa Çetiner

YENİ DÜZENLEME ŞART

Gelelim, ‘Ölüleri dirilten doktor’ paylaşımına. Prof. Dr. Çetiner paylaşım özelinde ise şunları söylüyor: “Bir insanı öldükten sonra diriltmek mümkün değildir. Hiçbir canlının bunu yapabilecek gücü ve kapasitesi yoktur. Ama şu olabilir; solunum veya kalbin durması gibi durumlarda beynin oksijensizliğe dayanma süresi 4 dakikadır. O süre içerisinde hızlı bir şekilde tekrar kalbi çalıştırabilir ve vücudun oksijenlenmesini sağlayabilirseniz o zaman o insan hayata dönebilir. Buna ‘yeniden canlandırma’ denir. Bu ve bunun gibi işlemler yoğun tıp pratiği yapan, birçok hekimin defalarca başarı ile yaptığı işlemlerdir. Dolayısıyla bundan bir üstün başarı gibi bahsetmeye gerek dahi yoktur. Günümüzde sağlık metalaştı, alınabilir-satılabilir hale geldi. Medyanın da maalesef bu durumda payı var. Ot, çöp satan hekimler her gün TV’lerde... Bu iş buralara kadar geldi. Tabip odalarının verdiği meslekten men cezaları uygulanabilir değil. Çok ciddi ve yeni düzenlemeler olması gerektiğine inanıyorum.”

Böyle doktor olur mu

Hamit Çelik

REKLAM DEĞİL CV

Sosyal medya hesabında yaptığı ‘Ölüleri dirilten doktor’ paylaşımının ne anlama geldiğini Kardiyolog, Dr. Hamit Çelik’e sordum. Dr. Çelik, o paylaşımın reklam değil, Isparta’da yerel bir gazetenin hakkında yaptığı haber olduğunu söylüyor.

Böyle doktor olur mu

2012’de ‘umut kesilen’ bir hastasını dirilttiğini belirten Dr. Çelik, “Bu haberi yayınlamamı CV gibi düşünün. Reklam değil. Meslektaşlarımın böyle başarıları varsa onlar da gündeme getirsin. Bu haber ‘haksız rekabet’ gibi görülüyorsa haklı olabilirler. Yani ben ve bir başka kardiyolog varsa, hasta bu haber nedeniyle ötekine değil de bana geliyorsa haklı olabilirler. Ama mesleğin ayaklar altına alınması gibi bir durum asla yoktur. Başka doktorlar da vardı orada. Ben elimi taşın altına koydum. Hasta iyileşti, başarı benimdir. Gururum okşanmasın mı bu haberden? Zaten bir hekim iyiyse iyidir. Reklam yapsa da kötüyse zaman içinde yok olur.”

Böyle doktor olur mu

YENİ TREND BU OLSUN

Dr. Şükran Taştan sosyal medya hesabından eleştirilere şu cevabı verdi: “Klasik bir doktor pozu vardır ya, böyle kollar önden sarılı... O poz çok verildi, alternatif poz aradım. Yeni trend bu olsun sayın meslektaşlarım. Özel hastane reklam afişleri az renklensin canım.”

Editör: TE Bilisim