Koronavirüs salgını tüm dünyada olduğumu gibi ülkemizde de tüm hızıyla devam ediyor. Her gün yeni vaka, yeni hasta ve yeni vefatlar geliyor. Salgınla mücadelenin başaktörü olan Sağlık Çalışanları ise hem yoğun iş yükü hemde  şiddetle başa çıkmaya çalışıyor. Ülke genelinde cafeler, alışveriş merkezleri ve okullar açık iken sağlık çalışanlarının izinleri yasaklandı.

29 Ekim günü sadece 1 günde 4'ü koronadan 5 sağlık çalışanı  vefat etti. Bir sağlık çalışanının kafasına beyzbol sopasıyla saldırdılar. Sayın Bakanımızın her fırsatta övündüğü filyasyon ekibine bir haftada 2 kere saldırıldı. 

Valiliğin maske denetime çıkan il sağlık müdürlüğü hemşireleri eczaneden kovuldu, birim sorumlusuna kafa atıldı. 

Biter mi diye umut ettiğimiz sağlıkta şiddet tüm hızıyla devam ediyor. Bu şiddet olayları bitmeyecek. Daha da artarak devam edecek. Sağlık Çalışanları toplumun stres topu haline geldi. Virüsün iyice gerdiği vatandaş sağlıkçılar üzerinden stres atıp deşarj  atıyorlar ve hiçbir kimse bunu engelleyemiyor. 

Buradan Hem Sağlık Bakanımıza hem Adalet Bakanımıza sormak istiyoruz. Acaba bir kişi mahkeme salonunda bir hakime kafa atsa sonucu ne olur?   Birisi adliyeye girip savcının odasını basıp beyzbol sopasıyla onu darp etse ne olur ? 

Sonuç olarak Sağlık Çalışanları sahipsizdir. Sağlık Çalışanları hak ettikleri meddi ve manevi değeri görmüyor.

Sağlıkta şiddette bulunanlar ifşa edilmeli. Sağlık hizmetini öyle her istediği tesiste almasın, SGK'dan yararlanmasın. Eczaneden bedava ilacını almasın. Madem cezasını kanun ve mahkeme koyamıyor bürokratik cezalar getirilmelidir. 

Editör: TE Bilisim