Sağlık Sen Genel Başkan Yardımcısı Mahmut Faruk DOĞAN sosyal medya hesabından yaptıgı paylaşımda;
"Sendikacı olarak yapmak istediğimiz; en basit anlatımıyla sağlık ve sosyal hizmet çalışanlarının sosyal ve ekonomik olarak refah seviyesine ulaşmalarını sağlamak, özlük haklarının düzeltilmesi için gayret göstermek, bu yolda her türlü argümanı kullanarak ilgililere sorunları ve çözüm önerilerini iletmek, sonuca ulaşana kadar da sürecin takipçisi olmak.
Ancak geldiğimiz noktada bahse konu olan sağlık çalışanları olunca gözler görmez, kulaklar duymaz oluyor. Sistemli bir şekilde sağlık çalışanı ve sağlık çalışanının talepleri yok sayılıyor, yapılıyor gibi gösteriliyor ama hiçbir sonuca ulaşılamıyor.
İş böyle olunca insan düşünmeden edemiyor...
Mevcut bürokrasi ile iktidar aynı amaçları mı güdüyor?
Bürokrasinin gözler yaşartan bu çabası (!) iktidarın hedeflerini ne derecede karşılıyor?
Hatta daha net ifadeyle: Bu bürokrasi mevcut iktidara mı çalışıyor?
Aslında tablo bu kadar net!
Bu sebeple sağlık çalışanını duymayan, görmeyen, dinlemeyen bürokrasi bu yazıyı da bu çağrıyı da görmesin, duymasın. Biz onlar olmadan çağrımızı Sayın Cumhurbaşkanımıza yapalım.
Sayın Cumhurbaşkanım;
Sağlık çalışanı olmak; doktor olmak, hemşire olmak, sağlık teknisyeni olmak unvan ne olursa olsun fedakârlık demektir, özveri demektir. En zor zamanların ön safındaki aktörlerdir sağlık çalışanları. Tıpkı hendekteki kahraman polisimiz, sınır ötesindeki şanlı komandomuz gibi. Göçük altına uzanan şefkatli el de sağlık çalışanıdır, helikoptere atlayıp cephede müdahale eden de sağlık çalışanıdır.
Bu toprakların evlatlarıdır onlar. Bu toprakların askeridir, ordusudur. Ve son dönemde bu şanlı ordu hizmetlisinden şoförüne, hemşiresinden doktoruna savaşın tam ortasında.
Öyle böyle bir savaş değil bu. Toplum sağlığı için hayatını riske atanların savaşı bu. Evladına, anasına babasına sarılamayanların savaşı bu. Canından vazgeçenlerin savaşıdır bu.
Sayın Cumhurbaşkanım;
Sağlıkta geldiğimiz nokta tüm dünyanın dikkatini çekmekte, hayranlık uyandırmakta, takdir toplamaktadır. Yapılan atılımlar ve yatırımlar sayesinde sağlık sistemimiz çağ atlamış durumdadır.
Ancak, mevcut bürokrasi sağlık sisteminin vazgeçilmez unsurları olan sağlık çalışanlarını yok saymaktadır. Hiçbir olumlu gelişmeye imza atmadıkları gibi sağlık çalışanlarının gün gün geriye gitmesine göz yummaktadırlar. Tam bir mirasyedi edasıyla sistemin temeline dinamit koymaktadırlar.
Bugün sağlık sistemimiz artan bu yükün altından kalkıyorsa burada sağlık çalışanlarının rolü inkâr edilmemelidir. Sadece kuru alkış ile geçiştirilmemelidir. Onların haklı taleplerine kulak verilmeli ve bu çığlıkları duyulmalıdır.
Sayın Cumhurbaşkanım;
Sağlık çalışanları ağırlaşan korona virüs tablosuyla birlikte zor günler geçirmektedir. Tüm motivasyonları bitmiş, bedenen ve ruhen tükenmiş durumdadırlar.
Böyle bir ortamda dahi şiddet olaylarının hedefi olmaktan kurtulamamaktadırlar.
Pansuman niteliğinde yapılan ek ödeme düzenlemesi amacına ulaşmamış, sağlık çalışanlarının arasındaki iş barışını bozmaktan öteye gitmemiştir.
Aynı odada, aynı serviste, aynı ameliyathanede farklı istihdam modeliyle çalışan hemşireler adalete olan güvenlerini, geleceğe olan umutlarını yitiriyorlar.
İşi ile eşi arasında tercih yapmaya zorlanan sözleşmeli çalışanların aile bütünlüğü kaybolmuş, anne evlattan ayrılmış, yuvalar yıkılma noktasına gelmiştir.
Memleketin en uç noktalarında vekil olarak görev yapan, bir başına filyasyona karınca misali destek veren vekil ebeler unutulmuş durumdadır.
Aslında çok şey istemiyor sağlık çalışanları. Sahadan bihaber olan bürokratlar onları dinlese, onlarla aynı dili konuşsa çözülmeyecek hiçbir sorunumuz yok güzel ülkemizde." ifadelerine yer verdi.
 
Editör: TE Bilisim