Depremzede Hemşire Gülten Boylu’nun deprem sonrası yaşadıklarını ifade ettiği konuşmasının televizyon ekranlarına yansımasından hemen sonra sosyal medyada #SağlıkçınınCanıYokmu başlıklı paylaşımlar hızla çoğaldı.

Canları pahasına çalışıyorlar... Hak ettikleri ücreti ve saygıyı alamıyorlar... Yetmiyor, izin bile kullanamıyorlar... Hangi fiziksel güç ve ruhsal moral ile devam edecekler? Alkışlandığımız günlere tekrar döndük fakat alkışlayacak kimse kalmadı. Sağlık çalışanları yoruldu. Sağlık çalışanları: Hakkımızı verin dedi; Bakanlık: Yıllık izin ve istifa haklarınızı da elinizden aldık, diye cevap verdi. İzin ve istifaların yasaklanması çalışma ve insan haklarına aykırıdır. Sağlık çalışanları olarak bizim de yemeye, içmeye, uyumaya dinlenmeye sosyalleşmeye ihtiyacımız olduğu için önce değerli halkımızdan sonra Sayın Bakanımız Fahrettin Koca’dan çok özür dileriz!

Ve bunlara benzer paylaşımlarla birlikte, başka iller de dahil olmak üzere “Gülten Hemşire’nin nöbetlerini biz tutalım” çağrıları yapıldı. Bu paylaşımların sağlık emekçilerinin çığlıkları olduğunu görmek hiç zor değil…

Çözüm olarak izin ve istifa yasaklarının kaldırılmasını talep etmek de meslektaşının nöbetlerine gönüllü olmak da oldukça duyarlı tepkiler ve akut dönem için en hızlı gerçekleşebilecek öneriler gibi görünüyor… Ancak yetersiz ve de kalıcı çözüme hizmet etmeyen türden çabalardır bunlar.

‘Her şeyi devletten beklememek lazım’ demeden; ‘sosyal devletin sorumluluklarını ve özlük haklarımızı düşünerek tepkiler geliştirmeliyiz.’

Çok açıktır ki Gülten Hemşire gibi niceleri benzer durumları yaşamaktadır.

Deprem sonrası hastane mesaj gruplarımızda iletişime geçtiğimizde pek çok örnekle karşılaştık:

“Bir arkadaşım deprem anında evdeki küçük ve yalnız 2 çocuğu için o kadar endişelendi ki sinir krizi geçirdi. Senelik izni geçen ay raporları, bu ay da genelge nedeniyle iptal oldu arkadaşımızın...”

“İlköğretim çağında çocuğu olan hemşirelerin senelik izin alma hakkı bu şekilde durdurulmasın!..”

“Hukuki durumlar ve haklar için ne yapılabilir bilemiyorum ama eğer psikolojik destek isterse Psikiyatri Hemşireliği Derneği destek olmak için hazır.”

“Deprem sırasında çocuklarım yalnız değildi evet ama bir aydır birlikte olduğumuz bakıcıyla baş başaydılar. Evdeki ablamızın ve kızının çok panik yaşaması ve 7 yaşındaki kızımın süreci yönetmeye çalışması... ‘korktum ama onlar daha çok korktuğu için ben belli etmedim’ diyen kuzum gece kaç kere kalktı sayamadım. Çocuk sürekli lambaya bakıyor ve kardeşini yanında gezdirmeye çalışıyor …”

“Şu an hastane kreşi açık olmalı ama en azından çocuklar yalnız kalacağına annelerine yakın kalırlar”

“Eğitime ara verildi. Kreşler de kapalı olacakmış. Çalışırken çocukları nereye bırakacağız.”

“Hemşirelerin çocukları kendi kendilerine büyüyorlar. Erken yaşta sorumluluklar alıyorlar. Ablalar küçük anne oluyor…”

“Hastanede çatlamış duvarlar; koridorlar… Servise girmeye korkuyoruz ama yasal suçmuş girmemek. Bizim canımız yok gibi, Sanki biz robotmuşuz gibi; bizim insani duygularımız olamazmış onu da öğrendik…”

“Örgütlü sistematik bir istek yapalım meslek örgütümüzle birlikte başlatalım en etkili talep yöntemini belirleyip tüm hemşireler birlik olalım”

“Eşimden ayrıldım tek ebeveyn olarak gece nöbet tutarak çocuğuma bakmaya çalışıyorum. Nöbetten çıkmayı talep ediyorum; müdürlerim bana bu sorunu çocuğun babasıyla çözmen gerek diyor; 7/24 kreş olmak zorunda.”

Özetle:

Pandemi nedeniyle yaşanan mağduriyetleri -bu yazımızda ayrıntılandıramayacağız- depremzede olmak ile ortaklaştırdığımızda görmekteyiz ki temel ekonomik ve sosyal haklara sahip olunduğunda zaten sorunlar en aza inecektir. Deprem de gösterdi ki en acil sorunlardan biri güvenceli istihdam sağlanarak personel sayılarının yeterli hale getirilmesi; eksik kadroların tamamlanması talep edilmelidir; böylece izin, istifa emeklilik yasakları da engellenecektir. 7/24 kreş olmazsa olmaz bir talep olarak öne çıkarılmalıdır. Sağlık platformu ile birleşik bir dayanışma örgütlenmeli; tüm emek ve demokrasi güçlerinin ortak mücadelesine dönüştürülmelidir. Pandemi ve deprem gibi kriz durumlarının dahi emekçiler üzerinde baskı ve mobbinge dönüştürülmesine izin verilmemelidir. Kamusal sağlık hizmet anlayışı gelişmeden emekçilerin de insanca çalışma koşullarına kavuşamayacağı bilinciyle sağlıkta performansa ve tüm özelleştirme politikalarına son verilmesi için mücadele sürdürülmelidir.

*İzmir DEÜ Hastanesi SES İşyeri Temsilcisi

Editör: TE Bilisim