Türk Hemşireler Derneği,  hemşire eksikliği nedeni ile fazla çalıştırılmalara karşı  matbu dilekçe oluşturdu. Türk Hemşireler Derneği'nin oluşturmuş olduğu bu matbu dilekçe PDC'si hastanede olduğu halde yıllardır il-ilçe sağlık müdürlüğünde geçici görev ile çalıştırılan sağlık personeli nedeni ile eksik personel ile çalışmak zorunda olmasına, imüvredatta olmayan sorumlu hemşire yardımcısı, gencecik sağlık personelinin  masa başı çalıştırılmasının,  istediği zaman yasal iznini kullanamamasının da önüne geçmesi açısından önemli. Bilindiği üzere il-ilçe sağlık müdürlüklerine yapılan geçici görevlendirmeler il sağlık müdürü tarafından yapılmakta. Ancak  yapılan müracaatlar sonucunda idare mahkemesi  tarafından bu yetkinin il sağlık müdürlüklerinde olmadığı kararları da mevcut. Bu dilekçe sonrası kendi mahiyetinde bulunan sağlık personeline il sağlık müdürlüğünde geçici görev ile çalıştırılmasına izin veren Sağlık Bakım Hizmetleri Müdür ve Başhekimler hasta ve çalışan güvenliği konusunda yaşanacak aksaklıkta ne gibi bir yaklaşımda bulunabilir.

… HASTANESİ BAŞHEKİMLİĞİ’NE

BAŞVURUDA

BULUNAN :

D. KONUSU : Hastanemizde yaşanan hemşire eksikliği sorununun bildirilerek hasta ve çalışan sağlığı açısından giderilemez sonuçlara sebebiyet verebilecek sorunun Başhekimliğiniz tarafından ivedilikle çözülmesi için hemşire istihdamının sağlanması talebidir.

AÇIKLAMALAR :

Hastanemizin … bölümünde hemşire olarak çalışmaktayım. Bölümümüzde … yatak mevcut olup … hastaya; gündüz … hemşire; gece nöbetlerinde ise … hemşire ile görev yapmaktayız.

Covid-19 salgını ile birlikte artan hasta sayısı ve personel eksiklikleri nedeniyle hastanemizde yatak başına … hemşire görev yapmaktadır. Bu durum hemşire başına düşen iş yükünün kaldırılamaz bir hale gelmesine neden olduğu gibi hasta ve çalışan sağlığı açısından da giderilmesi olanaksız sonuçlara sebebiyet verebilecek bir nitelik almıştır.

Bilindiği üzere Sağlık Bakanlığı taşra teşkilatının iller ve birimler bazında bulunması gereken personel sayısı ve unvanları Personel Dağılım Cetveli ile ilan edilmekte, PDC sağlık hizmeti sunumunda görev alacak insan gücünün dağılımını belirlemede önemli rol oynamaktadır. Sağlık Bakanlığı Yönetim Hizmetleri tarafından ilan edilen 16.12.2021 tarihli güncel Personel Dağılım Cetveli incelendiğinde; hastanemizde çok sayıda hemşire açığının olduğu görülebilecektir.

Oysa idareler sağlık hizmetinin organizasyonunu gerçekleştirirken sağlık hizmetlerinin kesintisiz ve aksamadan yürümesini sağlamakla yükümlüdür. Anayasa’nın 128. Maddesinde de; “Devletin, kamu iktisadi teşebbüsleri ve diğer kamu tüzelkişilerinin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevler, memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle görülür. Memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri, atanmaları, görev ve yetkileri, hakları ve yükümlülükleri, aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işleri kanunla düzenlenir” denilerek kamu hizmetlerinin kamu görevlileri eliyle yerine getirilmesi gerekliliği ortaya konmuştur.

Dolayısıyla hastanemizde yürütülen sağlık hizmetinin kesintisiz sürdürülebilmesi için PDC’de öngörülen sayıda personelin istihdam edilmesi Anayasa’nın 128. maddesinin gereğidir. Bu aynı zamanda çalışanların temel hak ve özgürlüklerinin korunabilmesi için de zorunludur. Zira sağlık hizmetinin kesintisiz ve nitelikli olarak sürdürülebilmesi için sağlık personelinin dinlenme hakkının gözetilmesi gerekmektedir. Bilindiği üzere 657 sayılı Yasa’nın 99. maddesinde kamu görevlilerinin çalışma süresinin haftalık 40 saat olduğu düzenlenmiştir. Uluslararası sözleşmeler ile çalışanların çalışma sürelerinin giderek azaltılması ülkeler için bir yükümlülük olarak belirlenmiştir. Nitekim Türkiye tarafından onaylanan Avrupa Sosyal Şartı’nın ikinci bölümünün 2. maddesinin 1 numaralı fıkrasında akit tarafların, haftalık çalışma süresinin tedricen azaltılmasını öngören makul günlük ve haftalık çalışma saatleri sağlamayı taahhüt edeceği düzenlenmiştir. Yine ILO’nun 149 sayılı Sağlık Çalışanları Sözleşmesinde sağlık çalışanları açısından haftalık çalışma saatinin 40 saat olarak kabulünün zorunlu olduğu ifade edilmiştir.

Çalışma sürelerinin sınırlandırılması aynı zamanda bireylerin dinlenme hakkı ile de doğrudan ilgilidir. İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin 24. maddesinde ifade edildiği üzere herkesin dinlenmeye ve çalışma sürelerinin makul ölçüde sınırlandırılmasına hakkı vardır. Aynı şekilde Anayasa’nın 50. maddesinde dinlenmenin çalışanların hakkı olduğu vurgulanmıştır. Bu hak temel hak ve hürriyetlerden olması nedeniyle şahsa bağlı devredilemez sosyal bir haktır. Anayasanın 50. maddesinin gerekçesine göre de dinlenme hakkı hem çalışanın bedenen korunması için zorunlu hem de çalışanın dinlenme sonrası çalışmasının verimi için gereklidir.

Hastanemizdeki personel eksikliği nedeniyle yaşanan uzun çalışma saatleri ile çok sayıda hastaya sağlık hizmeti sunma zorunluluğu ise hemşirelerin üstlendikleri görevleri gereği gibi yapamamalarını, nitelikli sağlık hizmeti sunamamalarını ve hataları beraberinde getirmektedir.

Üstelik hemşireler, normal çalışma saatleri ve günleri dışında çalışmak durumunda kalan, yaşamsal tehdidi bulunan görev ve sorumluluklara sahip, zamanla yarışan, farklı teknolojilerin kullanıldığı, yoğun stres ve baskı altında çalışan bir sağlık profesyoneli grubudur. Hastanelerde hemşireler, sağlık ekibi içerisinde hasta bireyin ve ailesinin her türlü problemlerinde 24 saat boyunca ilk başvurdukları ve bu görevi nedeniyle sağlık ekibi içerisinde iletişimi sağlayarak kilit rol oynayan sağlık personelidir. Hemşirelik çalışma ortamından kaynaklanan pek çok olumsuz faktörün etkisiyle yoğun iş yüküne sahip stresli bir meslek olarak nitelenmektedir.

Yoğun iş yükü oluşturan ve tüm dünyada dikkat çekilen bir konu da hemşire eksikliğidir. Zaten uzun, vardiyalı, değişken ve gece çalışan hemşirelerin stresörleri üzerine bir de eksik hemşire ile çalışmak personelin fiziksel, zihinsel ve psikolojik yorgunluğunu hatta tükenmişliğini daha derinleştirmektedir.

Tüm bu olumsuz durumların etkisiyle dikkat ve enerji düzeyini bozulan/azalan hemşirenin bakım eylemi de 4 ana grupta tehlike altındadır;

1. Hemşirenin hastaya, yakınlarına ve ekip üyelerine karşı davranışı,

2. Hasta ve ailesi ile iletişimi,

3. İlaç tedavisi uygulamaları,

4. İzlem, gözlem ve denetim/ gözetim ile ilgili karar ve uygulamalar.

Hemşirelik bakımında hata ve yetersizlikler toplu ölümlere yol açmamakla birlikte, yaşamsal tehlike yaratması, yaşam kalitesini etkilemesi, bakım maliyetini arttırması bakımından da göz ardı edilemeyecek kadar hastanın düşmesi, güvenliğini sağlamada yetersizlik, uygun olmayan davranış /muamele performansı, hastaya ve hasta gereksinimlerine yanıt vermede yetersizlik, ilaç uygulama hataları / hatalı ilaç uygulama, yanlış dozda / miktarda ilaç verme, kurumun politika ve prosedürlerini izlemede yetersizlik / tam uymama gibi ağır sonuçlar doğurabilmektedir.

Oysa ki; Anayasa’nın 17. Maddesinde “Herkes, yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir” hükmüne yer verilmiş, 56. Maddesinde; Devletin, herkesin hayatını, beden ve ruh sağlığı içinde sürdürmesini sağlamakla görevli olduğu, bu görevini kamu ve özel kesimlerdeki sağlık ve sosyal kurumlarından yararlanarak, onları denetleyerek yerine getireceği düzenlenmiştir.

Yine İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin 25. Maddesinde; “Herkesin kendisinin ve ailesinin sağlık ve refahı için beslenme, giyim, konut ve tıbbi bakım hakkı vardır” denilmiş, İnsan Hakları ve Biyotıp Sözleşmesi’nin 4. Maddesinde; “Araştırma dahil, sağlık alanında herhangi bir müdahalenin, ilgili mesleki yükümlülükler ve standartlara uygun olarak yapılması gerekir” hükmüne yer verilmiştir.

Yukarıda aktarılan mevzuat hükümlerinden de görülebileceği üzere kişilerin yaşam ve sağlık hakları birbirleriyle sıkı bağlantıları olan, devredilmez, vazgeçilmez temel haklardandır. Bu haklara karşı olan her türlü engelin ortadan kaldırılması da devlete ödev olarak verilmiştir.

Bu kapsamda Sağlık Bakanlığı tarafından yürürlüğe konulan Hasta Hakları Yönetmeliği’nin

  • Tıbbi Gereklere Uygun Teşhis, Tedavi ve Bakım başlıklı 11. maddesinde; “Hasta, modern tıbbi bilgi ve teknolojinin gereklerine uygun olarak teşhisinin konulmasını, tedavisinin yapılmasını ve bakımını istemek hakkına sahiptir” hükmüne,
  • Sağlık Kurum ve Kuruluşlarının Sorumluluğu başlıklı 43. maddesinde yer alan; “Hasta haklarının ihlali halinde, personeli istihdam eden kurum ve kuruluş aleyhine maddi veya manevi veyahut hem maddi ve hem de manevi tazminat davası açılabilir” hükmüne yer verilmiştir.

İnsan Hakları ve Biyotıp sözleşmesi ile Hasta Hakları Yönetmeliğinde belirtilen hakların kullanılabilmesi ile çalışanlara sağlık hizmetlerinin verildiği sağlık işyerlerinde gerekli çalışma koşulların oluşturulması yükümlülükleri birbirinden koparılamaz gerekliliklerdir.

Kaldı ki sağlık hizmetleri özel bir dikkat ve özeni gerektirmektedir. Personel eksikliği nedeniyle yaşanan uzun çalışma saatleri, çok sayıda hastaya sağlık hizmeti sunma zorunluluğu hastanemizde görev yapan sağlık çalışanlarının üstlendikleri görevleri gereği gibi yapamamalarını, nitelikli sağlık hizmeti sunamamalarını ve hataları beraberinde getirecek, hasta ve çalışan sağlığı açısından da olumsuz sonuçlar doğurmakla birlikte Hastanemiz açısından da sorumluluk yaratabilecektir.

Tüm bu nedenler karşısında; eksik personel ile sunulan sağlık hizmetinin doğurabileceği olumsuz sonuçların önüne geçilebilmesi, hasta ve çalışan sağlığının korunabilmesi amacıyla kurumumuzdaki hemşire sayısının artırılması ve hemşire başına düşen hasta sayısının azaltılması için gerekli işlemlerin Başhekimliğiniz tarafından yerine getirilmesini talep etmekteyim.

Saygılarımla. (Tarih)

İsim-soyisim

İmza

Editör: TE Bilisim