AKP’li bir yurttaşın ‘sokak röportajı’nda söylediği “Artık doktor dövme özgürlüğümüz var, bu bizim zenginliğimiz…’’ sözünü hatırlarsınız… O sözün öylesine söylenmediği ve ‘yaygın bir kabul gördüğü’ son günlerde yaşanan vakalarda daha net görülüyor. Gün geçmiyor ki; bir doktora, hemşireye ya sağlık emekçisine saldırı olmasın…

KÜSTAH TAVIR!

İktidarın ‘’ötekileştirici’’ sözlerinden cesaret alan kişi ya da kişiler, doktor ve hemşire dövmeyi adeta ‘’hak’’ olarak görüyor. Önceki gün kendisini tedavi eden hemşireye saldıran bir kişi, “Ne yapıyorsunuz!” diye tepki gösterenlere, olağan bir şekilde ve istifini hiç bozmadan “Ne yapacağım, hemşireye vuruyorum’’ diyordu.

Ya Adana’daki bir hastaneyi basan 50 kişilik çeteye ne demeli!

Doktorlar, can korkusundan dolayı saatlerce hizmet veremediler!

Bunları sayarak bitiremem…

Şiddet sonlandırılmadığı gibi sonlandırılması için herhangi bir adım da atılmıyor!

ARTIK DUA İSTİYORLAR…

Hastaneler öyle bir hale geldi ki; doktorlar artık sabah işe giderken, “Bugün Acil Servis’te nöbetçiyim. Benim için dua edin’’ diye twit atıyor.

Bunları yazdığımızda, twitterdaki troller hemen saldırıya geçiyor ve akıllarınca bizi sindirebileceklerini sanıyor. Aslında yaptıklarının doktorlara yönelik fiziki saldırıdan bir farkı yok! Düşünceleri baskı altına alarak ifade edilmesini engellemek de bir nevi şiddettir! Neyse ki; onlara pabuç bırakacak değiliz…

Bizim derdimiz, yaşanan bir sorunu göstermek ve çözümünü istemek.

Devam edelim…

“Sizi boşuna öldürmüyorlar”

Önceki gün okuduğum bir twit, doktorların hangi şartlarda görev yaptığını göstermesi açısından son derece önemliydi. Kendisi de 8 kişilik bir grubun saldırısına uğradıktan sonra diplomasını yırtarak mesleğe veda eden Şeyhmus Baraş, korkutucu bir olaydan bahsediyor.

DOKTORA TEHDİT!

Dr. Baraş’ın aktardığına göre, İzmir Kiraz’da İrem Otlu adlı 2 yıllık bir doktor, “Gözümde ampul patladı” diyerek hastaneye gelen hastayı, göz hekimine yönlendiriyor. Hasta bunun üzerine “Doktor değil misin, ne yapacaksan yap’’ diye çıkışıyor.

Doktor Otlu, konunun uzmanlık alanı olmadığını belirterek, yeniden göz hekimine gitmesi gerektiğini söylüyor ve hastayı yönlendiriyor. Hasta bunun üzerine “Sizi boşuna öldürmüyorlar, hak ediyorsunuz” diyor. Dr. Otlu, bu tavrı görünce, “Beyaz Kod” verip güvenliği çağırıyor.

Bundan sonrası daha da vahim…

“Bekle beni geliyorum…”

Doktor İrem Otlu, hastadan şikayetçi olacağını belirtip ismini vermesini istiyor. Hasta, “Sen bekle silahımı alıp geliyorum’’ diyerek hastaneyi terk ediyor. Ne yapacağını bilemeyen doktor, hemen jandarmayı arıyor. Jandarma olay yerine geliyor ve “Hasta gitmiş, gelirse haber verin’’ diyor. Bu arada yaşanan durum İlçe Sağlık Müdürlüğü’ne bildiriliyor. Dr. Otlu, Sağlık Müdürlüğü’ne psikolojisinin bozulduğunu ve görevi yapamayacağını belirtiyor. Müdürlük ise “Şu an görevlendirebileceğimiz başka bir doktor yok” cevabını veriyor.

EŞLERİN YENİ GÖREVİ!

Yerine herhangi bir doktorun gelmeyeceğini gören İrem Otlu, son çare olarak eşini arıyor ve durumu anlatıyor. Bunun üzerine, Dr. Otlu’nun eşi hastaneye geliyor ve Otlu’yu koruyor.

Bu sırada durumdan haberdar olan Sağlık Bakanı Fahrettin Koca devreye giriyor ve doktor hanımla görüşüyor. Bu görüşmenin ardından, Dr. Otlu’ya görev yerini terk edebileceği bilgisi veriliyor. Devreye Sağlık Bakanı Koca’nın da girmesi sonucu, jandarma saldırgan şahsı yakalayıp savcılığa çıkarıyor.

20 YILDA GELDİĞİMİZ YER BURASI

Bu anlattıklarım, AKP’nin 20 yıllık sağlık politikalarının sonucudur. Hastaneleri işletme anlayışıyla yönetip doktoru ve hastayı karşı karşıya getiren zihniyet, doktorları hedef haline getirmenin bedelini ödetiyor topluma… Çünkü; birçok doktor mesleği bırakıp gitmek zorunda kalıyor. Görevinde kalanları ise artık eşlerinin koruyacağı anlaşılıyor…

Editör: TE Bilisim