Taşeron bir firmanın bünyesinde Bursa’daki kamu hastanelerinin birinde temizlik personeli statüsünde işe girdikten sonra yıllarca veri elemanı olarak görev yapan ve daha sonra “sürekli işçi” kadrosuna geçen genç bir kızımızın, çalışanın feryadını dünkü yazımda paylaşmıştım.

Tekrarlayalım!

Konu şu:

Sağlık Bakanlığı hastanelerdeki bazı birimlerde yaşanan personel açığını kapatmak için geçtiğimiz yıl “sürekli işçi” kadrosunda görev yapanlar için, “Herkes kadrosu ne ise o işi yapacak” diyerek İl Sağlık Müdürlüklerine yazı gönderdi.

Bakanlıktan gelen yazı her ilde olduğu gibi ilimizde de “bazı torpilliler hariç” hayata geçirildi.

Bir kısım elemanlar bulunduğu kurumda devam ederken, bazı personel de başka hastanelere “geçici görev” ile geçti.

***

Dünkü yazımızda yıllarca masa başı çalıştığı kurumda arkadaşlarının ve çevresinin bakışlarından çekinen 25 yaşındaki genç kızımız, “İşe hayır demiyorum. Temizlik yaparım. Ama başka kurumda olsun. Çalıştığım kurumda yıllarca masa başı yaptıktan sonra temizlik yapmam onurumu, gururu mu kırıyor…” demişti.

***

Ortalık karıştı…

İl Sağlık Müdürlüğü, “Durumu araştıralım. Gerçekten haksız bir durum varsa gereği ne ise yapılır…” derken…

Çalıştığı kurum olan Ali Osman Sönmez Onkoloji Hastanesi Başhekimi Dr. Halil Karahan adıyla yazımın yayınlandığı gün çalışanın eline yazılı bir kağıt tutuşturuldu.

Denildi ki yazıda…

“Dilekçeniz hastane başhekimliğimizce değerlendirilmiş olup, Bursa Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi emrine geçici olarak görevlendirilme talebiniz kurumumuzun temizlik personeli ihtiyacı olması nedeni ile uygun görülmemiştir…”

Pes!

***

Sayın Karahan, siz hastanede masa tenisi oynamaktan ne ara vakit buldunuz da bu yazıyı hemen yazdırdınız acaba?

Sözleşme dönemi geldiğinde koltuğu kaptırmamak için kimlere yalvardığınızı, hangi siyasilerin kapılarını çaldığınızı, kimlerin peşine düştüğünüzü de cümle alem biliyor.

Neden, niye yaptınız?

Devlet Hastanesi’nin Başhekimliğini yaptığınız dönemi de çok iyi biliriz!

Daha yazacak, soracak çok konu var da…

Ama devletin kurumlarının başına sizin gibi yöneticiler  atanırsa duyulan, görülen şeyleri de pek yadırgamamak gerek biliyoruz…

***

Yahu bu işi yapmak bu kadar zor mu?

“Temizlik işi yapmam!” demiyor ki, işten kaçmıyor ki…

Sizi hastaneye yönetici atayan siyasilerden biri arayıp bu genç kızımızın talebini yerine getirmenizi isteseydi böyle mi davranacaktınız?

Hadi yapmayın isterseniz!

Yıllarca masa başı çalıştığı kurumda temizlik personeli olarak görev yapmak istemediğini, bu görevi başka bir sağlık kurumunda yürütebileceğini söylüyor.

“Onurum, gururum kırılıyor…” diyor…

“Psikolojim bozuldu, ilaç kullanıyorum…” diyor…

“İntihar etmeyi düşünüyorum…” diyor…

Bu  inadınız yüzünden kötü bir şey yaşanırsa vebali boynunuza…

Ne olursa olsun, kim olursa olsun!

25 yaşındaki gencecik kızımızın bu istediği son derece insanidir.

Tarihinde ilk kez de yapılmadı, yapılmayacak ha!

***

Hey!... Sözleşmeli sağlık yöneticileri ve idareciler!

Kısacası 'memur kralcıklar'!

Personele efeleneceğinize, mobing ve baskı uygulayıp  tehdit edeceğinize; yanlarına gidin dertlerini dinleyin, teselli olmaya çalışın, güven verin…

Oturduğunuz o koltuklar babanızın malı değil, sağlık kurumları da çiftliğiniz hiç değil!

Devletin kurumları bizim, hepimizin!

Cumhurbaşkanımız ne diyor:

“Biz bu millete efendi değil, hizmetkar olmaya geldik. Herkes bizi sevmek zorunda değil ama biz 76 milyonun tamamının hükümetiyiz”

(0 dönem nüfusumuzun sayısı o idi.)

Peki…

Siz kimsiniz, kime yaranmaya ve ne yapmaya çalışıyorsunuz?

Hadi buyurun…

Lale Akasoy-Bunu Duysun

Editör: TE Bilisim