Biliyorsunuz, yaklaşık 11 yıl önce sağlık teşkilatlarında kadrolu idareci uygulamasından vazgeçilerek, sözleşmeli idareci sistemine geçilmişti…

O günden bugüne sağlık emekçilerinin yüzü bir türlü gülmedi…

Hani bir söz var ya!

“Tüfek icaT edildi mertlik bozuldu!” diye…

Ha işte!

Sözleşmeli yöneticilik sistemi hayata geçtiğinden bu yana da liyakat kavramı rafa kaldırıldı maalesef!

(Her idareci için geçerli değil. Onlar kendilerini bilirler)

Siyasi ve sendika gücününü arkasına alanlar hiç hak etmedikleri makamlara getirtilip mabadı koltuklara yayılınca…

Başladı sağlık emekçilerinin çilesi…

İktidar partisine mensup bazı siyasilerin ve yetkili sendikanın “avaneleri” idareci pozisyonunda sağlık kurumlarının içine yerleştirildi…

Vasıfsız, beceriksiz, mevzuattan bihaber olanlar, “Benim arkam sağlam, bana bir şey olmaz!” diyerek egolarını çalışanlar üzerinde “şişirmeye” başladılar…

Bu sistem hala böyle devam ediyor ne yazık ki…

***

Bir sürü makam yaratıldı…

Eskiden sağlık kurumlarında il sağlık müdürü, başhekim, müdür ve yardımcıları vardı ve sistem tıkır tıkır işlerdi…

Sözleşmeli personel sistemi devreye girince…

Başkanlar, yardımcıları, uzmanlar, koordinatörler, otelcilk hizmetleri, birim sorumluları…

İdare izaha muhtaç görevlendirmeler…

Hukuka bilmem ama hakkaniyete pek uygun değil gibi geliyor bana…

Onlarca koltuk tahsis edildi torpilli sözleşmelilere…

Ve devletin kasasından dağıtılan milyonlarca lira…

Ballı lokma tatlısı maaşlar ona keza…

Yazıktır günahtır!

***

Her şeyi yaptılar…

Bazı bilgisiz ve niteliksiz hastane idarecileri mesailerini; kendilerini atayanlara şirin görünmek için başta yetkili sendikaya üye yapma, yetkili sendikaların üyelerini koruma altına alma, döner sermayelerden daha yüksek ücret verilmesi için harcadılar…

Daha neler neler…

Bu yazdıklarımın hepsi sağlık emekçilerinin anlattıklarından alıntı…

Sonuç: Bu adaletsizlikler işlerini düzgün yapan sağlık emekçilerini kırdı ve yıprattı…

İş huzuru ve motivasyon bozuldu…

Sağlık kurumlarında mevcut durum budur!

***

“Ne sendika, ne siyaset!”

Evet, yoğun iş yükü altında ezilen sağlık emekçileri iş barışı ve huzurun, nitelikli ve kaliteli hizmet sunumunun devamı için kendilerini yönetecek kişileri hür iradeleri ile kendileri seçmek istiyor…

Demokrasinin temel ilkeleri, eşitlik, özgürlük, çoğulculuk, katılımcılık değil midir?

Öyle ise nasıl ki halk kendini yönecek iktidarı belirliyorsa, sağlık emekçileri de kendilerini yöneteck isimleri seçebilir… 

İdareci olmak isteyen her aday için sağlık kurumlarına sandık kurulmasını istiyorlar…

Ve…

Sağlık emekçileri, “Hastanelerde bazı kritik noktalar hariç… Çalışacağımız idarecileri, ne siyasi iktidar, ne de yetkili sendikanın atamasını istemiyoruz. Keyfi uygulamalardan, mobingten, baskıdan, tehditlerden bıktık, usandık, yorulduk… Yeter! Belli makamlarda görev yapmak isteyenler aday olsun biz seçelim. Seçelim ki, gelen kişinin tarafsızlığına inanarak işimiziz huzurlu yapalım…” diyorlar…

Siz ne diyorsunuz?

Lale Akasoy-Yeni Dönem

Editör: TE Bilisim