Malumunuz birçok tıbbi sarf malzeme firması yıllardır SUT fiyatlarının güncellenmemesi ve dolardaki “ateşli!” yükseliş nedeniyle, hastanelere malzeme vermek istemiyor…

İstemiyor çünkü;

Firmaların söylemlerine göre devlet, kamu hastanelerine örneğin 100 TL’lik bir malzemeyi 30-40 TL’ye almak istiyormuş…

Bu nedenlerden dolayı devletin açtığı ihalelere de firmalar girmekten kaçınıyormuş…

Biliyorsunuz ülke genelinde özellikle ortopedi ve beyin cerrahisi ameliyatlarında malzeme yokluğu nedeniyle sıkıntıların yaşandığı gündeme taşınmıştı.

***

Geçtiğimiz haftadan bu yana ilimiz kamu hastanelerinde de bu sorun iyice hissedilmeye başlandı.

Başlandı ama bizim konumuz farklı:

İddiaya göre;

İlimiz merkezindeki bazı kamu hastanelerindeki bazı cerrahlar, acil ameliyat gerektirmeyen hastaları dosyalarına “Acil!” notu düşerek ameliyata alıyorlarmış.

Gece ameliyathaneler harıl harıl çalışıyormuş…

Şimdi “Ne var bunda!” diyebilirsiniz…

Çok şey var çoook…

Alsınlar, ameliyatları yapsınlar, hastaları sağlığına kavuştursunlar elbette…

Buna asla bir sözümüz ve itirazımız olamaz!

Ama devleti de zarara sokmadan tabi…

Evet, sağlık çalışanlarından aldığımız bilgiye göre bazı hastanelerde bu sistem şöyle işliyormuş:

Ortopedi, genel cerrahi, beyin cerrahisi veya başka cerrahi branşlarda ameliyat olması gereken bazı hastalar kliniğe yatırılıyor…

Hekim hastaya 3- 5 gün veya daha farklı bir gün için ameliyat randevusu veriyor...

Ancak birkaç gün sonra…

Verilen ameliyat günü erkene çekilerek hastanın dosyasına epikriz raporu da eklenerek “Acil!” notu düşülüyormuş.

Şimdi “Acil!” notu düşüldüğünde hastanın ameliyatında kullanılacak malzeme 22/F’den, yani doğrudan teminle sağlanıyormuş.

22/F’den yapılan alımların maliyeti;

Hem SUT, hem de ihale yöntemiyle alınan malzemelerin fiyatının kat ve kat üzerinde oluyor.

Yani devlet çok ama çok daha fazla bu malzemelere para ödemek zorunda kalıyor…

Evet, bu hatırlatmayı yaptıktan sonra kaldığımız yerden devam edelim.

Gece yarısı yapılan ameliyatlar da varmış…

Ve ne tesadüftür ki (!) gecenin o saatinde firma çalışanları da hastanede hazır bulunuyorlarmış!

Şimdi önemli bir noktayı hemen paylaşmak istiyorum.

***

Burada mevzu ameliyatlar niçin yapılıyor veya hastalar gece acillere neden çağrılıyor meselesi değil.

Acil hastaların ameliyatları zaten yapılıyor…

Elbette acil ve ihtiyacı olan tüm hastaların da ameliyatları ve tedavileri yapılsın…

Sağlık bu, vebali büyük!

Ancak burada şöyle bir durum söz konusu…

Acil olmayan hastaların “acilmiş” gibi gösterilerek ameliyatlara alınması ve kullanılan malzemelerin devlete maliyeti.

Çünkü hasta dosyasına “Acil!” diye yazıldığında ve söz konusu malzeme hastane eczanesinde yoksa mecburen 22-F’den, yani doğrudan teminle alınıyor.

22-F yöntemi yıllardır kamu hastanelerinde özellikle acil vakalarda uygulanan bir ihale.

Gündüz de yapsan aynı, gece de yapsan aynı fatura kesilir devlete.

***

Şimdi bazı cerrahlar diyebilir:

“Hastada komplikasyon gelişti, hemen acil ameliyata almak zorunda kaldık. Para mı önemli, yoksa hastanın sağlığı mı?”

Eyvallah!

Tabii ki hastanın sağlığı her şeyden çok daha önemli.

Ve gerçekten komplikasyon gelişen hastalarda vardır elbette.

Amma!

Son zamanlarda “Acil!” notu düşülerek yapılan ameliyatların sayısı kaçtır?

Geçen aylara göre artışlar söz konusu mudur?

Ameliyatlarda 22/F’den kullanılan malzemelerin devlete maliyeti nedir?

Yetkilileri göreve davet ediyorum.

Sonuçta bu bir iddia.

Bunu araştırmak, gerçeği ortaya çıkarmak yetkili kurumların görevi.

Eğer iddialar doğru ise gereken mutlaka yapılmalı!

***

Ha bu arada şunu da belirtmekte var fayda…

Sağlık alanında yaşanan sıkıntıların birçok nedeni uygulanan sağlık politikalarından kaynaklanıyor ne yazık ki…

İlaç fiyat kararnamesinde yeni düzenleme yapılmazsa,  tıbbi sarf malzeme fiyatları güncellenmezse olacağı bu işte.

Bunların sorumlusu ne firmalar, ne yerel yöneticiler, ne de hekimlerdir.

“Hekimden sorma çekenden sor!” dememişler boşuna…

Bunların yanı sıra aylardır ameliyat olmak için sıra bekleyen hastaları da unutmamak gerekir…

Lale Akasoy-Yeni Dönem

Editör: TE Bilisim