Nitelikli demokraside devletin devredilemez, vazgeçilemez, ötelenemez temel görevi; yurttaşlarının “sağlıklı yaşam hakkı”nı güvenceye almak; bu amaçla kaliteli sağlık hizmeti sunmak, mal ve can güvenliğini sağlamak olarak özetlenebilir.

Ücretsiz ve kaliteli sağlık hizmeti ve eşit koşullarda modern eğitim, sadece uygar devletin görevi değil, aynı zamanda “temel insan hakları” bağlamındadır.

Ayrıca; bir ülkenin gelişmişliğinin, kalkınmışlığının en belirgin göstergesi de; insanların “kaliteli” sağlık ve eğitim hizmetinden ve güven içinde korkusuzca yaşam hakkından yararlanmasıdır.

Bu arada; modern devletin ülkesinin “sınır güvenliği”, yurttaşlarının mal ve can güvenliği, eşit ve nitelikli eğitim ve sağlık hizmetlerinden yararlanma hakkı; şirketlere, özel girişimcilere terk edilemez, devredilemez.

Daha açık bir anlatımla devlet; kendi varlık nedenini oluşturan “asli görevleri”ni başka odaklara devredemez.

Devlet; varlık nedeni olan temel görevlerinden sıyrılmaya kalkarsa; kendi varlık nedenini ortadan kaldırır.

Sağlık hizmeti de; devletin devredemeyeceği görevlerindendir.

Sağlık hizmetinden “engelsiz”, ücretsiz yararlanma hakkı da; temel insan haklarındandır.

Kaldı ki; geniş alanları kapsayan gösterişli hastane binaları içinde “iyi eğitim almış” doktor ve sağlık çalışanı yoksa; insanlar sağlık hizmetine “ücretsiz” ve “kolay” erişim olanağına sahip değillerse; o binalar bir “fiziki yapı”dan, otelcilik hizmetinden öte anlam taşımazlar.

Modern devletin sağlık politikasının önceliği; insanların “kaliteli” sağlık hizmetine “ücretsiz”, “engelsiz”  ve “kolay” erişiminin sağlanacağı bir ortamın hazırlanması olmalıdır.

Bir anlamda da sosyal devlet; yurttaşlarını “nitelikli” sağlık hizmetini ve “iyi” yaşam koşullarını sunan devlettir.

SAĞLIKLI YAŞAM HAKKI

Sağlık hizmetinin kalitesini artıran önemli bir faktör de, yönetim ve organizasyon, dolayısıyla; hizmete erişimin kolaylaştırılmasıdır.

Üniversite ve devlet hastanelerinin acil servislerindeki, gerekli-gereksiz aşırı yoğunluk; bir yandan sağlık hizmetine erişimi zorlaştırırken, diğer yandan da; hizmetin kalitesini olumsuz etkiliyor.

Özellikle üniversite hastanelerinin acil servislerinde, günün her saatinde, özellikle de gece büyük yoğunluklar, kalabalıklar, sayısı yüzlerle ifade edilen bekleyen hasta kuyrukları oluşmaktadır.

Bu durum; hasta ile doktor ve sağlık çalışanları açısından problemlere neden olmanın yanında, kaliteli sağlık hizmeti sunumunu da engellemekte, aralarındaki ilişkileri zedelemekte, sanki birbirine karşı gruplarmış gibi karşı karşıya getirmektedir.

Acil servislere; bir anlamda durumu acil olmayan hastaların da başvurmasıyla, gerçekte ivedi müdahale gerektiren hastaların muayene ve tedavilerine “engel” olunmaktadır.

Ayrıca; gerekli-gereksiz oluşan kalabalıklar, doktor ve sağlık çalışanlarına yönelik sözel ve fiziksel şiddete de ortam hazırlamaktadır.

Bu problemin nedeni, sağlık hizmetinde organizasyon ve yönetim yetersizliğidir. Bu durum sistemden kaynaklanan bir sorundur; yoksa canla başla çalışan yöneticilerin, doktor ve sağlık çalışanlarının neden olduğu sorun değildir.  

Problemin çözümü de; durumu acil olmayan hastaların 7 gün 24 saat başvurabilecekleri sağlık birimlerini yeni bir düzenlemeyle devreye sokmaktır.

NASIL ÇÖZÜM BULUNABİLİR?

Kendi ailemle ilgili bir örnekle hastanelerin acil servislerinde yaşanan problemi ve düşündüğüm çözüm önerilerini sunmak istiyorum.

Eşim Özgür Aslan gece “dayanılmaz” bir kulak ağrısı yaşadı. İğne yaptırmak için başvurabileceğimiz başka alternatif bir sağlık kuruluşu olmadığı için evimize en yakın  sağlık kuruluşu olan Dokuz Eylül Üniversitesi Acil Servisi’ne başvurduk. Büyük bir kalabalıkla karşılaştık. Bize muayene olmak için 120.’nci sırayı verdiler.

Bu durum; bir yandan acil müdahale gerektiren hastaların muayene ve tedavilerini engellerken diğer yandan da; eşim Özgür Aslan belki de ağrı kesici bir müdahale ile kolayca rahatlayabilecekken bu şiddetli ağrıyı uzun süre yaşamak zorunda kaldı.

Yönetim, uygulama ve pratik önlem olarak görüş ve önerilerimi aşağıdaki şekilde kısaca paylaşıyorum.

Semt poliklinikleri yaygınlaştırılarak 7 gün 24 saat hizmet vermeleri sağlanamaz mı?

Eczanelere, nöbetçi eczanelere ağrı kesici, pansuman ve benzeri “basit” müdahalelerde bulunmalarına yeniden izin verilemez mi?

Aile hekimlerinin çalışma ortamı, doktor ve sağlık çalışanlarının ekonomik durumları iyileştirilerek 7 gün 24 saat “nöbet” esasına göre hizmet sunmaları sağlanamaz mı?

Benzer düzenleme “Toplum Sağlığı Merkezleri” için de yapılamaz mı?

Ben Balçova'da oturan bir vatandaş olarak, akşam tedavim için iğne yaptırmak istesem nerede yaptırabilirim? Böyle bir yer yok. Benim bu problemime çözüm getirmek için İl Sağlık Müdürlüğü’ne bir görev düşmez mi?

Sonuç olarak: Bütüncül yaklaşım, akılcı bir uygulama, iyi bir organizasyon; sağlık hizmetinin kalitesini arttırır, halkta hak ettiği kaliteli sağlık hizmetini en iyi şekilde alır ve mutlu olur.

Hüseyin Asla-Eğe Postası

Editör: TE Bilisim