Yenişafak Gazetesi köşe yazarlarından Ahmet Ünlü, bugünkü köşesinde ameliyat için özel hasnayene yönlendirme yapan doktor hakkında yazısını yazdı.

Ünlü yazısında:

Ak Parti İktidarını seven-sevmeyen herkesin ittifak ettiği konuların başında sağlık alanında yaşanan gelişmeler gelmektedir. Yine doktorların canını sıkan ama vatandaşların memnuniyetini tavan yaptıran konuların başında kamuda çalışan doktorların aynı zamanda serbest çalışmalarının önüne geçilmesidir.

Geçmişte yaşananlar unutulsa da doktorlar, kamu hastanelerinde muayene ettikleri hastalarını özel muayenehanelerine yönlendirmekteydiler. Kamu hastanelerinde özel ilgi görmek ve sıra beklemek istemeyen hastalar doktorların önce muayenehanelerine gider, ücretlerini öder, sonra da göz aşinalığı oluşturduktan sonra tedavilerini bu doktorların mihmandarlığında kamu hastanelerinde devam ettirirlerdi. Hey gidi günler hey.

Alışkanlık bu, kanuni düzenleme olsa da doktorlardan aradan sıyrılmaya çalışanlar çıkmaktadır. Elbette aradan sıyrılmaya çalışanlardan şikayete konu edilip de ceza alanlar da olmaktadır.

Danıştay 12. Dairesi'nin Esas No: 2019/6822, Karar No: 2020/3454 No'lu kararında, kendisine tedavi ve muayene için gelen hastaları uygun tedavi etmeyerek var olan tedavilerini özel hastanelerde yapması için hastaları maddi menfaat temin etme amacıyla özel hastanelere yönlendiren doktora aylıktan kesme cezası verildiği görülmektedir.

Disiplin cezasına konu olay nasıl gerçekleşti?

Karara göre, İstanbul İli, . Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde kalp-damar cerrahı olarak görev yapan davacıya 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 125/C-(ı) maddesi uyarınca "1/8 oranında aylıktan kesme cezası" verilmiştir.

Açılan iptal davasında İdare Mahkemesi'nce, soruşturma kapsamında alınan ifadeler ve dosyadaki diğer bilgi ve belgelerin incelenmesinden, davacının kendisine tedavi ve muayene için gelen hastaları uygun tedavi etmeyerek var olan tedavilerini özel hastanelerde yapması için hastaları maddi menfaat temin etme amacıyla özel hastanelere yönlendirdiği görüldüğünden, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 125/C-(ı) maddesi uyarınca "1/8 oranında aylıktan kesme cezası" ile cezalandırılmasına ilişkin işlemde hukuka aykırılık görülmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Davacının temyiz başvurusu üzerine Danıştay 12. Dairesi'nce, dava konusu disiplin cezasına ilişkin işleme süresi içinde itiraz edildiği, bu nedenle itiraza konu disiplin cezasının kesinleşmediği, dava konusu işlemin davacının itirazı nedeniyle kesin ve yürütülebilir nitelikte, tek başına hukuksal etkileri olan bir işlem olarak kabulüne olanak bulunmadığından, davanın incelenmeksizin reddi gerekirken mahkemece uyuşmazlığın esasının incelenmesi suretiyle verilen davanın reddine ilişkin İdare Mahkemesi kararının gerekçesi yerinde bulunmamakta ise de, sözü edilen husus sonucu itibarıyla hukuka uygun bulunan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte bulunmadığından, mahkeme kararının gerekçesinin değiştirilerek onanmasına karar verilmiştir.

Disiplin cezasına itiraz devam ederken dava açılabilir mi?

Yargı mercileri esas itibarıyla disiplin cezalarına karşı itiraz süresi sonuçlandırılmadan dava açılması halinde ortada kesin ve yürütülebilir nitelikte, tek başına hukuksal etkileri olan bir işlem olmadığı gerekçesiyle davaları reddetmektedirler. Ancak itirazlar kesinleşmeden de dava konusu esasa girilerek incelenmekte ve sonuçlandırılmaktadır. Nitekim bu davada da aynı yöntem işletilmiştir.

Bakılan olayda, davacı tarafından, dava konusu 1/8 oranında aylıktan kesme cezası ile cezalandırılmasına ilişkin işleme süresi içinde itiraz edildiği, bu nedenle itiraza konu disiplin cezasının kesinleşmediği, bu cezanın yetkili Yüksek Disiplin Kurulu'nun "ret" niteliğinde "olumsuz" kararının davacıya tebliği ile kesinleşeceği ve olumsuz işlem niteliğinde ret kararının davacıya tebliği üzerine 60 gün içinde dava açılabileceği hususları dikkate alındığında; dava konusu işlemin davacının itirazı nedeniyle kesin ve yürütülebilir nitelikte, tek başına hukuksal etkileri olan bir işlem olarak kabulüne olanak bulunmadığından, davanın incelenmeksizin reddi gerekirken mahkemece uyuşmazlığın esasının incelenmesi suretiyle verilen davanın reddine ilişkin idare mahkemesi kararının gerekçesi yerinde bulunmamakta ise de sözü edilen husus sonucu itibariyle hukuka uygun bulunan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte bulunmamıştır.

Doktora hangi gerekçeyle disiplin cezası verildi?

Hastalarını özel hastaneye yönlendiren doktora verilen disiplin cezası 657 sayılı Kanun'un 125/C-ı bendine dayanılarak verilmiştir. Yani aylıktan kesme cezasını gerektiren disiplin cezasının gerekçesi, hizmet içinde devlet memurunun itibar ve güven duygusunu sarsacak nitelikte davranışlarda bulunmaktır.

İyi de yapılan işlem en hafifinden kademe ilerlemesinin durdurulması cezasını gerektiren fiil ve haller arasında sayılan görevi ile ilgili olarak her ne şekilde olursa olsun çıkar sağlamak kapsamında değerlendirilmeliydi. Ayrıca adli yargılama süreci de başlatılmalıydı.

Öğretim üyeleri hala kamu hastanelerini showroom olarak kullanıyor

Üniversitelerdeki öğretim üyeleri için de kanuni düzenleme yapılarak kamu veya özel sektör tercihi sunulmuştu. Ancak öğretim üyelerinin oluşturduğu çok büyük baskı sonucunda tekrar eski düzene dönme başarıldı.

Gelinen noktada, 2547 sayılı Kanun'da öğretim üyelerinin hangi hallerde başka işler yapacağı belirtilmiş olup, üniversite hastanelerinde öğretim üyesi olarak görev yapanlar maalesef kamu hastanelerini showroom olarak kullanmakta muayene özelde tetkikler ayrıcalıkla hastanede yapılmaktadır. Kanunun verdiği hak istisnalar dışında belirlenen çerçevenin tamamen dışına çıkmıştır. Mevzuata göre hiçbir şekilde hastaların özel kliniğe yönlendirilmesi ve yapılan tedavilerde kayıt dışı işlemlere cevaz verilmesi mümkün değildir. Özetle üniversiteler, öğretim üyelerinin showroom'u olarak kullandırılmamalıdır ve YÖK'ün bu duruma el atması kaçınılmaz bir hale gelmiştir. Daha önce bu durumlar öğretim üyeleri ve doktorlar için geçerliydi ve yapılan kanuni düzenleme ile ya kamu ya özel seçeneği sunularak sorun çözülmüştü. Ancak, öğretim üyeleri bir şekilde tekrar sistem dışına çıkmayı becerdiler ve gelinen durum ortada.

Üzücü bir örnekle konuyu somutlaştıralım. Bir üniversitede gastroenteroloji alanında Prof. Dr. olarak görev yapan bir öğretim üyesi kendisine muayene için gelen hastaları üniversite yerine özel kliniğinde tedavi yapmaktadır. Özel kliniğinde yüksek ücretlerle hastalardan muayene ücreti alan Prof. Dr. normal şartlar altında üniversite hastanesinde yapılabilecek tetkikleri anlaştığı bir merkezde yaptırmaktadır. Ameliyat gerektiği hallerde ise ameliyatlar üniversite hastaneleri yerine anlaşmalı olduğu özel hastanelerde yapılmaktadır. Bu akademisyen, konusunda çok yetkin olduğu için hastalar mecburen özel kliniğine gitmekte ve özel hastanelerde ameliyat olmaya zarı olmaktadırlar.

İnsanı hayrete düşüren ise özel klinikte yapılan tedavi ücretleri için fiş veya fatura verilmediği gibi istenilmesi halinde de ilave olarak Katma Değer Vergisi tutarı ücrete eklenmektedir. Bu olay o kadar sıradan hale getirilmiştir ki ne denetleyen, ne etiklik sorgulaması yapan, ne de vergi denetimi yapan bulunmamaktadır. Zavallı hastalar ise kaderlerine razı olarak kuzu kuzu tedavi ücretini ve diğer tetkik masraflarını ödemekte ve doktora muhtaç oldukları için de hiçbir şekilde şikayetçi olmamaktadırlar. Etik ve kanun ihlallerinin bu kadar aleni yapılmasına hayret etmemek mümkün değildir. Nereden bakılırsa bakılsın ortada hem etik dışı birçok olay var, hem de açıkça kanunlara aykırı uygulama sıradan hale getirilmiştir.

Editör: TE Bilisim