Posta'dan Hülya ÇAYLAK'ın haberi;

Canımızı emanet ettiğimiz ve kendimizi ellerine bıraktığımız sağlık çalışanları, canla başla görevlerini yapıyor. Özellikle pandemi döneminde en ağır şartlarda ve uzun saatler boyunca işlerini icra etmeye çalışan görevliler, bir yandan da şiddet olaylarıyla başa çıkmaya çalışıyor. Sadece eylül ayında 24 sağlık çalışanı şiddete maruz kaldı. Sağlık çalışanları buna ilave olarak ücret ve ağır iş yükü gibi konulardan yakınıyor.

HEM ÖZELDE HEM KAMUDA

Türkiye’de iş sağlığı ve güvenliği çalışmalarının da artmasıyla en küçüğünden en büyüğüne, özel veya kamu farketmeksizin tüm kurum ve kuruluşlarda sağlık personeli çalıştırıldığını belirten Memur-Sen Genel Sekreteri ve Sağlık-Sen Genel Başkanı Semih Durmuş, “Özel kurumlarda çalışanların sayısını kestirmek güç. Kamuda ise ağırlığı bizim hizmet kolumuz olan Sağlık Bakanlığı ile Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na bağlı kuruluşlarda görev yapan yaklaşık 1 milyon sağlık çalışanı mevcut” dedi.

ÜÇ GRUBA AYRILIYOR

Hastanelerde görev yapan sağlık çalışanlarının 3 gruba ayrıldığını belirten Durmuş, “Birinci grupta; muayene, teşhis ve tedavi sürecini yerine getiren ve 40 ayrı branştan meslek mensubunu içeren sağlık hizmetleri çalışanları (hekim, hemşire, ebe, röntgen teknisyeni, laborant gibi) var. İkinci grupta; çalışanların maaş, özlük gibi işlemleriyle; hastaların arşiv, vezne, kayıt, karşılama gibi genel idari hizmetlerini gerçekleştirenler yer alıyor. Üçüncü grup ise; temizlik, güvenlik gibi hizmet alımı yoluyla görev yapanlardan oluşuyor” diye konuştu.

KAYITDIŞILIK YOK

Özel hastanelerde çalışanların hepsinin işçi statüsünde olduğunu belirten Durmuş, “Kamu hastaneleri ve sağlık kuruluşlarında çalışanların tamamı (birinci gruptakiler) kamu çalışanı yani memurdur. İkinci grubun az bir bölümü, üçüncü grubun ise neredeyse tamamı işçidir. Özel sektörde çalışanların ise tamamı işçi statüsündedir” dedi. Durmuş, gerek kamu gerek özel sektörde sağlık alanında kayıtdışı istihdamın mümkün olmadığını da söyledi.

ŞİDDET OLAYLARI ÇÖZÜLMELİ

Sağlık çalışanlarının istihdam yetersizliğine bağlı ağır iş yükü ve ücret adaletsizliği gibi konulardan şikayetçi olduğunu dile getiren Durmuş, en büyük sorunun ise çalışanların görevleri esnasında uğradıkları şiddet olduğunu söyledi. Cezaların artırılmasının bile şiddetin önüne geçemediğini belirten Durmuş, “Sağlık çalışanları tüm sıkıntılarına rağmen fedakarca görev yaparken şiddete uğramaya devam ediyor. Şiddeti ancak toplumsal duyarlılıkla yenebiliriz” dedi.

HER YIL 60 BİN ATAMA YAPILMALI

Sektörde daha fazla istihdama ihtiyaç olduğunu söyleyen Durmuş, şöyle konuştu: “Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) ülkeleriyle kıyaslandığında onlarda 4 ebe-hemşirenin yaptığı işi burada 1 kişi yapıyor. Aylık normal mesailerinin dışında 130 saate kadar fazla mesai yapabiliyorlar. Buna rağmen istihdam yetersizliği nedeniyle izin alamadıkları gibi nöbet ücreti de alamayabiliyorlar. OECD ile açılan makası 5 yılda kapatabilmek için her yıl 60-70 bin sağlık çalışanı ataması yapılması gerekiyor.”

‘ÜCRETLER DÜNYANIN GERİSİNDE’

Özel sektörde asgari ücretten maaş alanların dahi olduğunu belirten Durmuş, şöyle devam etti: “Bu nedenle çalışanlar özel sağlık kuruluşlarından kamuya geçmek için yarışıyor. Ama kamuda da durum pek iç açıcı değil. Sendikal mücadelemizle ücretler iyileşse de henüz dünyanın çok gerisindeyiz. Ayrıca temel sorunlardan biri olan sistemdeki çarpıklık yüzünden çalışanlar bir sonraki maaşında ne kadar alacağını bilmiyor. Ek ödemelerin düzenlenmesi ve çalışanların ‘bir sonraki ay ne alacağım?’ telaşını ortadan kaldıracak bir sistem şart.”

MİLYONLARCA LİRA TAZMİNAT

Sektörde çalışanların büyük çoğunluğunun kadınlardan oluştuğunu belirten Semih Durmuş, çalışanların sorunlarını şöyle dile getirdi:

-24 saat esaslı görev yapan sağlık ve sosyal hizmet çalışanlarına yönelik kreşlerin/ bakım evlerinin olmaması,

- Kariyer olanaklarının ve sosyal imkanlarının kısıtlı olması,

- Birçok branşta aynı işi yaptıkları işçi meslektaşlarının siyaset ve ticaret hakkı varken, memur çalışanların bu haklardan muaf tutulması,

- Kamu hizmeti sunan sağlık çalışanlarının kasıt içermeyen tıbbi müdahale hatalarının milyonlarca lirayı bulan tazminatını kendilerinin ödemesi.

BİNLERCESİ İŞ DEĞİŞTİRDİ

- Pandemi sürecinde sağlık çalışanlarının izin almaları, istifa etmeleri, emekliye ayrılmaları yasaklanmış ve mesai saatleri uzamıştı. Çalışanların bir ayda 13-14 nöbet tutmak durumunda kaldıklarını belirten Semih Durmuş, “Beslenme alışkanlıkları, sosyal yaşantıları, aile ilişkileri, uyku düzenleri ve sağlıkları bozuldu. Pandemiyle en önde mücadele ettikleri için iş yükleri normal zamanlara göre katlanarak arttı. Ve bu süreçte birçok arkadaşımız maalesef maruz kaldıkları aşırı virüs yükü nedeniyle hayatlarını kaybetti” dedi.

- ‘Huzur evlerinde görev yapan arkadaşlarımız 10-14 gün evine dahi gitmeden, kurumda yatıp kalkarak karantina nöbetleri tuttular’ diyen Durmuş, pandemi yükü ve çalışma şartlarının ağırlığı nedeniyle imkanı olanların yurtdışına gittiğini ya da istifa edip sektör değiştirdiğini söyledi. Durmuş, “İstifa yasağının kalktığı tarihten bugüne, kamudaki görevinden istifa eden binlerce arkadaşımız oldu. Bunların hepsi üst düzey ve zorlu eğitimler almış, tecrübeli insanlar. Bir yandan da kamuya sağlık kuruluşlarına atama bekleyen donanımlı ama işsiz sağlık çalışanları var” diye konuştu.

Editör: TE Bilisim