Sağlık Sen Elazığ Üniversite Şube Başkanı Mustafa Yıldız yaptığı basın açıklamasında ;

Öncelikle hayatlarını kaybeden sağlık çalışanlarına Allah'tan rahmet; ailelerine, yakınlarına ve milletimize sabır ve başsağlığı diliyoruz. Hayatlarını kaybeden sağlık çalışanlarının şehit sayılması, destansı mücadelenin yaşanılan zamanın ötesine taşan anlamları olduğunu her daim hatırlatacaktır. Dünyamızın ve ülkemizin çok zor dönemden geçtiği bu günlerde Koronavirüs acı da olsa pek çok gerçekle yüzleşmemize neden oldu. İnsanlığın virüsle sınandığı bu dönemde, her zaman olduğu gibi yine görevimizin başındayız. Bu büyük salgına karşı sağlık çalışanlarımızın gücüne inandık… Salgınla mücadele döneminde, âdeta salgınla savaşan emeğin, alın terinin, özverinin, sevginin kahramanları sağlık ordusuna güvendik... Bu sağlık ordusu, görülmeyen düşman Covid-19 a karşı verilen amansız mücadelenin kahraman neferleridir. İnsan bedenine giren küçücük bir virüse karşı çıkan o koskocaman yüreklere gönül verdik, hep birlikte alkışladık... Pandemi ile mücadelede aldığı görev sorumluluğu fazla olan sağlık çalışanlarının görevlerini aşk ile yaptığına; ailelerinden, çocuklarından ayrı kalıp, konteyner de, yurtlarda ve günlerce hastanede kaldıklarına hep birlikte şahit olduk… Ve bu yüreklere değer veren, gönül veren Sağlık Bakanının sözüne güvendik... Gelinen noktada “SAĞLIK ÇALIŞANLARI ALIN TERİNİN KARŞILIĞINI” alamadığını görüyoruz. Ülkemizde, sağlık sisteminin en başında olan Sağlık Bakanı’nın söylemlerine karşı gelindiğini, alın terinin kutsiyetliğinin göz ardı edildiğini, sağlık çalışanlarının emeklerinin hiçe sayıldığını ve “ADALETSİZ DÖNER SERMAYE” dağılımın hat safhada olduğunu biliyor ve görüyoruz. Üç kişinin yapması gereken işin tek başına yapıldığı, binlerce sağlık çalışanın atama beklediği bir türlü kontenjan verilmediği, sosyal hakları tam olmayan ve her platformda “üvey evlat muamelesi gören üniversitede çalışan sağlık çalışanları olarak”, yetkililere haykırıyoruz; Bu büyük başarının altında imzası bulunan ve dünya basınında geniş yankı uyandıran üniversite hastanelerinde çalışan sağlık çalışanlarına Sağlık Bakanlığına bağlı hastanelerde olduğu gibi “bütün sosyal hakları verilmeli ve acilen tavandan döner sermaye (performans) ödemeleri yapılmalıdır…” Sağlık Bakanı Sayın Dr. Fahrettin KOCA’ nın ısrarla söylemiş olduğu “Ek ödemeler tavandan alınacak” söylemine karşı Sağlık Bakanlığına bağlı hastanelerde bu yetkiyibakanlık yüklenirken, Üniversite çalışanlarında bu yetkinin kurum amirine verilmesi uygulaması son bulmalı ve sağlık bakanlığındaki gibi bakanlık yetkilisi görevlendirilmedir. Sağlık Bakanlığına bağlı hastanelerde çalışan sağlık çalışanlarına ek ödeme için Maliye Bakanlığının ödenek çıkartıp, üniversite hastanelerine vad edilen ödeneğin halen daha ödenmediği görülmüştür. Eşit işi yapan ve aynı meslek grubunda, aynı birimde, aynı risk altında çalışan sağlık çalışanlarımız arasındaki eşit olmayan döner sermaye dağılımı meslek etiğiyle bağdaşmadığı gibi iş barışıyla da uyuşmamaktadır. Virüs tek, risk aynı. Hekim arkadaşlarımız, hasta muayenesi ve gözlemi esnasında hastanın yanında kalma süresiyle, hemşire arkadaşlarımızın hastanın bakım ve tedavi süreleri bir olmamakla beraber aynı riske maruz kalıyorlar. Fakat farklı miktarda performans alıyorlar. Yine aynı birimde çalışan, aynı riske maruz kalan ortaöğretim, ön lisans ve lisans hemşireleri arasındaki adaletsiz döner sermaye dağıtımı iş barışına vurulan en büyük zarardır. Nasıl ki “Sağlık bir ekip işidir” diyorsak bu ekibe sahip çıkmak, elimizi taşın altına koymak herkesin görevidir. Öğretmen dendiğinde tarih-matematik diye bir ayrım yapılmıyorsa, polis dendiğinde narkotikasayiş diye bir ayrım yapılmıyorsa, hekim, asistan, hemşire, ebe, hasta bakıcı, temizlik çalışanı, radyoloji çalışanı, sekreter, ayrımı yapılmadan, tüm sağlık çalışanlarının hakkı verilmelidir. En temel sorunların başında gelen sağlık hizmetlerinde keyfilik son bulmalıdır. “Ben istedim oldu…” söylemine dur denilmelidir. Bu nedenle hastane yönetiminin keyfiyetliğine bırakılan döner sermaye uygulamasında, sağlık çalışanlarının alın terinin her bir damlasının karşılığını verilmelidir. Üniversite hastanelerinde yoğun iş yükü ve ücret adaletsizliği kabul edilemez boyutlara ulaşmış; sosyal haklar yok sayılmıştır. Refah, huzur, hakkaniyet ve adaletle dağıtılması gereken döner sermaye bu süreçte Sağlık Bakanlığı’nda olduğu gibi tavandan ödenmeliydi. Ama o da olmadı. Biz buradan bir kez daha yetkililere sesleniyoruz; Üniversite hastanelerinin üvey evlat muamelesi son bulsun. Üniversite hastanelerinde çalışan sağlık çalışanlarının sosyal ve ekonomik hakları bir an önce verilsin.

Editör: TE Bilisim