Bursa’da bir devlet hastanesinde görev yapmakta olan Genel Sağlık-İş üyesi sağlık çalışanı, sağlık sorunları ve %92 engellilik durumu nedeniyle, mevcut görevinin sürdüğü devlet hastanesine ulaşımı gün geçtikçe zorlaşmaya başlaması üzerine, ikamet adresine yakın olan İlçe Sağlık Müdürlüğü veya başka bir devlet hastanesine atamasının yapılması için idareye başvurmuştur. İdare, “ engellilik durumunu, sağlık sorunlarını ve mevcut görevinin devam ettiği hastaneye ulaşımının gün geçtikçe zor hale geldiği hususlarını” dikkate almaksızın, üyemizin, “ikamet adresine en yakın 2 sağlık kurumundan birisine atanması” yönündeki talebinin reddine karar vermiştir.

Genel Sağlık-İş üyesi  tarafından mağduriyetin giderilmesi için, söz edilen “talebin reddi” yönündeki idari işleme karşı Bursa 1. İdare Mahkemesi nezdinde “yürütmenin durdurulması” talepli iptal davası açılmıştır.

Bursa 1. İdare Mahkemesi’nin, “ders niteliğindeki”, engelli haklarına saygıyı, idareye öğreten, vicdanlara seslenen kararında, “Davacının “sürekli” ibareli engelli sağlık kurumu raporuna göre sağlık durumu itibariyle başka bir hastaneye/İlçe Sağlık Müdürlüğüne atanma konusunda mazeretinin hukuken kabul edilebilir nitelikte bulunduğu sonucuna ulaşılmaktadır.

Bu durumda, davacının %92 engelli olduğuna dair sağlık kurulu raporunun bulunduğu, Anayasanın 10. maddesinde engelliler hakkında pozitif ayrımcılık yapılmasına ilişkin ilkenin düzenlendiği ve bu ilkenin hayata geçirilmesi için Devlet Memurlarının Yer Değiştirme Suretiyle Atanmalarına İlişkin Yönetmeliğe Engellilik Durumuna Bağlı Yer Değişikliği başlıklı Ek 3 üncü maddenin eklendiği göz önüne alındığında; davacının atanmak istediği ve personel ihtiyacı bulunduğu açık olan … İlçe Sağlık Müdürlüğü veya … Hastanesi emrine atanmasının kamu yararına uygun olacağı sonucuna varıldığından, davacının talebinin reddine ilişkin işlemde hukuka uygunluk bulunmamaktadır.” denilerek, açmış olduğumuz haklı davamızda, yürütmenin durdurulmasına karar verilmiştir.

Kararı değerlendiren Genel Sağlık-İş Genel Başkanı Dr. Derya Uğur, “Anayasa’nın 10. maddesinin ve 5378 sayılı Engelliler Hakkında Kanunun varlığına rağmen idarenin, üyemizin talebini reddetmesi, her birimizin vicdanlarını yaralamış; üyemizi ise, engellilik oranı ile sağlık durumuna rağmen ikamet adresine uzak bir sağlık kurumunda görev yapmaya mahkûm etmiştir. Sağlık durumuna rağmen fedakâr bir şekilde görevinin başında bulunmak için elinden gelenin fazlasını ortaya koyan, özverili bir şekilde çalışmak üzere görevinin başında bulunmak isteyen üyemiz, idarenin, söz konusu “talebin reddi” kararıyla büyük bir yıkıma uğramıştır. Fakat Genel Sağlık-İş olarak, tüm üyelerimizin daima yanında olduğumuz gibi, mağduriyet yaşayan engelli üyemizin de sürecin başından beri yanında olarak, mağduriyetinin giderilmesine vesile olmanın haklı sevinç ve gururunu yaşıyoruz.

Genel Sağlık-İş olarak, hiçbir üyemizi Anayasa’ya aykırı, engelli haklarına saygıdan yoksun ama her şeyden önemlisi böylesine “vicdan yoksunu” kararlara imza atan idarecilerin, insafına bırakmayacağız. Her kim olursa olsun, hukuksuz her işlemin karşısında ve üyelerimizin yanında olmaya daima devam edeceğiz. “İdarenin baskıları, keyfi kararları, hukuk tanımaz tavırları, baskıcı söylemleri”, bizi, haklı mücadelemizden asla alıkoyamaz ve alıkoyamayacaktır!

Engelli üyemizin, mağduriyetinin giderilmesine dair “yürütmenin durdurulması” kararı, haksız ve keyfi idari işlemlere imza atan idarelere “ders olarak okutulabilecek” niteliktedir. Emsal niteliğindeki bu güzel kararın ortaya çıkmasında göstermiş olduğu emekleri, yoğun ve özverili çalışmaları nedeniyle Hukuk Müşavirlerimize teşekkür ediyoruz.” diye konuştu.

Editör: TE Bilisim