Danıştay 12. Dairesi, ev arkadaşına hakaret ettiği, küfür ettiği, bıçakla saldırdığı ve tehdit ettiği polis tutanakları ile sabit olan sözleşmeli zabıt katibinin sözleşme feshini hukuka uygun buldu.

Adalet komisyonunca, "davacının memuriyet vakarıyla bağdaşmayacak hal ve davranışlar içinde olduğu" yönündeki değerlendirmesi üzerine ilgilinin sözleşmesi feshedilmiştir.

Olayda, polis merkezine yapılan ihbar üzerine, polis memurları tarafından olay yerine intikal edildiği, olay yerinde polis memurlarınca tutulan tutanakta davacının, ev arkadaşına hakaret ettiği, küfür ettiği, bıçakla saldırdığı ve tehdit ettiğinden bahisle ev arkadaşının polislerden yardım istediği, polis memurlarının evde bulunduğu esnada davacının hakaret ve tehditlerini sürdürdüğü, ev arkadaşına bıçakla saldırıda bulunarak tehditler savurduğundan derdest edilerek polis merkezine götürüldüğü hususlarına yer verilmiştir.

İlk derece mahkemesi davayı reddetmiştir.

İstinaf Mahkemesi ilk derece mahkemesi kararını onamıştır.

Danıştay 12. Dairesi de kararı hukuka oy çokluğu ile hukuka uygun bulmuştur.

Diğer taraftan kararın azlık oyunda ise 06/06/1978 tarihli ve 7/15754 sayılı Sözleşmeli Personel Çalıştırılmasına İlişkin Esaslar'ın "Sözleşmenin Feshi" başlıklı Ek 6. maddesinin (ç) alt bendinin iptal edildiği dolayısıyla cezanın dayanaktan yoksun kaldığı savunulmuştur.

YARGILAMA SÜRECİ:

DAVA KONUSU İSTEM:

İstanbul Adliyesinde sözleşmeli zabıt katibi olarak görev yapmakta olan davacının, sözleşmesinin feshedilmesine ilişkin 18/07/2017 tarihli ve 2017/5167 sayılı işlemin iptaline karar verilmesi istenilmektedir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:

İstanbul 9. İdare Mahkemesinin 17/04/2018 tarih ve E:2017/1968, K:2018/701 sayılı kararında; davacının içinde bulunduğu hal ve durumlar, şahsına isnat edilen eylemler nedeniyle Adli Yargı İlk Derece Mahkemesi Komisyonu'nun yaptığı "davacının memuriyet vakarıyla bağdaşmayacak hal ve davranışlar içinde olduğu" yönündeki değerlendirme göz önüne alındığında, sözleşmeli olarak istihdam edilen personelin, dava dosyasında mevcut olduğu üzere, bütünüyle içinde bulunduğu tutum ve davranışların kamu hizmetini yürüten memurun görev ve sorumluluklarıyla bağdaşmayacak nitelikte olduğu ve dahi tesis edilen işlemin kamu yararı ve menfaatleri gözetilerek tesis edildiği anlaşıldığından, dava konusu işlemin hukuka uygun olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

BÖLGE İDARE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:

İstanbul Bölge İdare Mahkemesi 2. İdare Dava Dairesinin 16/10/2018 tarihli ve E:2018/2413, K:2018/2893 sayılı kararında; istinaf başvurusuna konu İdare Mahkemesi kararının hukuka ve usule uygun olduğu ve davacı tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını gerektirecek nitelikte görülmediği gerekçesiyle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 45. maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI:

Davacı tarafından, dava konusu işlemin hukuka aykırı olduğu, memuriyete dair herhangi bir suç işlemediği, iddia edilen suçla ilgili olarak verilen bir hükmün bulunmadığı, adli yargıda açılan davada davanın düşmesine karar verildiği, memuriyet vakarıyla bağdaşmayacak bir eyleminin olmadığı, bu nedenle temyiz isteminin kabul edilmesi gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI:

Davalı idare tarafından, verilen kararın hukuka ve mevzuata uygun olduğu belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİNİN DÜŞÜNCESİ:

Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Bölge İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onikinci Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 17. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca duruşma yapılmasına gerek görülmeyerek, işin gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:

Bölge idare mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.

Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU:

Açıklanan nedenlerle;

1. Davacının temyiz isteminin reddine,

2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin İdare Mahkemesi kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun reddi yolundaki temyize konu İstanbul Bölge İdare Mahkemesi 2. İdari Dava Dairesinin 16/10/2018 tarihli ve E:2018/2413, K:2018/2893 sayılı kararının ONANMASINA,

3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına,

4. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 50. maddesi uyarınca, bu onama kararının taraflara tebliğini ve bir örneğinin de İstanbul Bölge İdare Mahkemesi 2. İdari Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın İstanbul 9. İdare Mahkemesine gönderilmesine, 09/11/2020 tarihinde kesin olarak oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞIOY:

Dava; İstanbul Adliyesinde sözleşmeli zabıt katibi olarak görev yapmakta olan davacının, sözleşmesinin feshedilmesine ilişkin 18/07/2017 tarihli ve 2017/5167 sayılı işlemin iptaline karar verilmesi istemiyle açılmıştır.

Dosyanın incelenmesinden; 04/06/2017 günü polis merkezine yapılan ihbar üzerine, polis memurları tarafından olay yerine intikal edildiği, olay yerinde polis memurlarınca tutulan tutanakta sözleşmesi feshedilen davacının, ev arkadaşına hakaret ettiği, küfür ettiği, bıçakla saldırdığı ve tehdit ettiğinden bahisle ev arkadaşının polislerden yardım istediği, polis memurlarının evde bulunduğu esnada davacının hakaret ve tehditlerini sürdürdüğü, ev arkadaşına bıçakla saldırıda bulunarak tehditler savurduğundan derdest edilerek polis merkezine götürüldüğü hususlarına yer verildiği, davacı hakkında Bakırköy 25. Asliye Ceza Mahkemesi'nde, "basit yaralamaya teşebbüs, tehdit ve hakaret" suçundan ceza kovuşturmasının sonucunda, idari yönden ise disiplin soruşturmasının başlatıldığı ancak soruşturma, olayın davacının görevi başındayken gerçekleştirdiği eylemlerden kaynaklanmadığından bahisle ceza verilmesine yer olmadığına karar verildiği, İstanbul Adli Yargı İlk Derece Mahkemesi Adalet Komisyonu Başkanlığı'nca yapılan değerlendirme üzerine,

davacıya isnat edilen fiil, hal ve hareketlerin memuriyet vakarıyla bağdaşmadığı dikkate alınarak 06/06/1978 tarihli ve 7/15754 sayılı Sözleşmeli Personel Çalıştırılmasına İlişkin Esaslar'ın "Sözleşmenin Feshi" başlıklı Ek 6. maddesinin (ç) alt bendi uyarınca sözleşmesinin feshine karar verildiği görülmektedir.

06/06/1978 tarihli ve 7/15754 sayılı Sözleşmeli Personel Çalıştırılmasına İlişkin Esaslar'ın "Sözleşmenin Feshi" başlıklı Ek 6. maddesinin (ç) alt bendinde; "Hizmet sözleşmesinde belirtilen koşullara uymaması nedeniyle bağlı bulundukları yöneticileri tarafından yazılı olarak uyarılmasına rağmen söz konusu koşullara uymama halinin tekrarlanması", halinde sözleşmenin feshedileceği hükmüne yer verilmiştir.

Davacının sözleşmesinin feshine dayanak olan, 06/06/1978 tarihli ve 7/15754 sayılı Sözleşmeli Personel Çalıştırılmasına İlişkin Esaslar'ın "Sözleşmenin Feshi" başlıklı Ek 6. maddesinin (ç) alt bendinin, Danıştay 12. Dairesinin 10/12/2014 tarihli ve E:2011/6048, K:2014/8538 sayılı kararıyla iptaline karar verilmiş, anılan karar Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu'nun 18/12/2017 tarihli ve E:2015/1889, K:2017/4349 sayılı kararıyla onanmıştır.

Dolayısıyla, iptal edilen ve bu nedenle hukuk aleminde yer almayan bir düzenleyici işleme dayanılarak tesis edilen dava konusu işlem de hukuka aykırı hale gelecektir.

Bu durumda, davacının temyiz isteminin kabulü ile Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesi gerektiği oyuyla çoğunluk kararına katılmıyoruz.

Editör: TE Bilisim