Sağlık Sen İstanbul 1 Nolu  Şube Başkanı Zafer CANER İstanbul Şişli Hamidiye Etfal E.A. Hastanesi önünde  kurumlarda  yaşanan başta döner sermaye dağılımındaki yetersizlikler ve adaletsizlikler, ile ilgili basın açıklaması yaptı.Başkan Caner Yaptığı açıklamada  ;                                          Kıymetli çalışma arkadaşlarım, sayın basın mensupları, değerli katılımcılar
Sağlık hizmetleri, kamunun vatandaşlarına vermekle yükümlü olduğu hizmetlerin en önemlileri arasında yer almaktadır.
“Sosyal devlet” ilkesinin esas alındığı ülkelerde her bir vatandaş, kamunun sağlık ve sosyal hizmet çalışanları eliyle sunduğu bu hizmetten eşit bir şekilde yararlanır.
Bu durum, “sosyal bir hukuk devleti” olan ülkemiz için de geçerlidir.
Ülkemiz, dünyanın en kapsamlı ve en donanımlı sağlık sistemlerinden birine sahiptir.
Ve bu sistem, vazifelerini her şeyden önce kutsal olduğunu bilen, vefakar ve cefakar sağlık ve sosyal hizmet çalışanları aracılığıyla ayakta durmaktadır.
Yani sağlık sisteminin layıkıyla işlemesi, vatandaşlarımızın sağlık hizmetlerinden maksimum düzeyde yararlanabilmesi hususunda asıl pay, sağlık ve sosyal hizmet çalışanlarınındır.
Sistem o kadar bir ve bütün ki hemşirenin yaptığı işi doktorun yaptığından, ambulans şoförünün yaptığı işi sağlık teknikerinin yaptığı işten ayıramazsınız.
Kısaca söylemek gerekirse, sağlık hizmetlerinde sunulan hizmetin, verilen emeğin, dökülen alın terinin tamamı, ortaktır, tüm çalışanlarına aittir.
Dolayısıyla sistemin külfetinde nasıl ortak paylaşım söz konusuysa, nimetinde de aynı durum geçerli olmalıdır.
Ancak ne yazık ki böyle bir durum söz konusu değildir. Bunun en bilinen ve en yakıcı örneği de döner sermaye uygulamasında yaşanmaktadır.
Döner sermaye; baştan sona, sağlık ve sosyal hizmet çalışanlarının tamamının alın teri ve emeğiyle var olan bir sistem olması gerekirken, çalışanlara tam anlamıyla bir eşitsizlik ve adaletsizlik sistemi olarak geri dönmektedir.
Aynı işi yapmalarına rağmen döner sermayeden alınan pay noktasında aralarında uçurum olan sağlık çalışanları mevcuttur. Bunun izahı ve kabulü mümkün değildir.
Bir kurumda, tek kuruş dahi döner sermaye alamayan sağlık çalışanı varken, başka bir kurumda çok yüksek döner sermaye alan sağlık çalışanı olmasını, kim, neyle izah edebilir?
Bu haksızlığa, bu adaletsizliğe, bu eşitsizliğe daha ne kadar sessiz kalınabilir, daha ne kadar görmezden gelinebilir?
Herhangi bir kamu kuruluşunda; aynı işi yapıp, aynı saat çalışıp, aynı statüye sahip olupta farklı ücret alan bir çalışana rastlamak mümkün müdür?
Akılla, vicdanla, hukukla açıklanamayacak bu çelişki kamu kurumları arasında sadece sağlık kurumlarında yaşanmaktadır!
Buna bir an önce son verilmelidir.

İnsan hayatının, insan sağlığının söz konusu olduğu bir kamu hizmeti, böylesine büyük bir sorunla sağlıklı işleyemez.
Çünkü yürek sızlatan bu haksızlığa, bu adaletsizliğe, bu eşitsizliğe sağlık ve sosyal hizmet çalışanları adeta isyan ediyor.
Meselenin bir de şu yönü var; mevcut döner sermaye sistemi, aynı zamanda, resmen hak gaspına yol açıyor.
Bir çalışan hiçbir ücret alamazken veya çok az alırken, başka bir çalışan çok yüksek alıyor. Bu hak gaspıdır ve suçtur.
Kamu otoritesinin ve hizmeti alan kamuoyunun buna asla seyirci kalmaması gerekir.
Sağlık ve sosyal hizmet emekçilerinin moral ve motivasyonlarını sarsan, iş barışını ve huzurunu olumsuz etkileyen, hak kayıplarına yol açan ve çalışanları meslekten soğutan döner sermaye sistemi bir an önce düzeltilmelidir.
Hakkaniyeti esas alan döner sermaye sisteminin oluşturulması mümkündür ve bunun yolunu her platformda muhataplarımızla paylaştık, paylaşmaya her daim hazırız.
Ayrıca;
1) En kutsal değerlerimizden biri olan aile bütünlüğünün ve hakkaniyetin sağlanması, sözleşmeli istihdamın son bulması adına istihdamlar kadrolu olarak sağlanmalıdır...
2) 3600 ek gösterge konusu iş barışını sağlayacak şekilde tüm sağlık çalışanlarına adil olarak düzenlenmelidir...
3) Lisans tamamlama tüm mezunları kapsayacak şekilde açılmalıdır...
4) Yıpranma payı iyileştirilmeli, sağlık hizmetinin her alanını kapsayacak şekilde genişletilmeli ve geriye dönük işletilmelidir...
5) Aşırı iş yükü ve İstanbul’da yaşamanın ekonomik zorlukları dolayısıyla sağlık ve sosyal hizmet çalışanları İstanbul’dan kaçmaktadır. Bu nedenle İstanbul için giderek büyüyen istihdam sorunu acilen giderilmelidir. Metropol tazminatı gibi katkılar acilen devreye alınmalıdır...
6) Unvan değişikliği ve görevde yükselme sınavları düzenli olarak yapılmalı ve sonrasındaki mülakatlarda objektif davranılmalıdır
7) Sağlıkta şiddeti önlemek adına adam akıllı ve caydırıcı önlemler alınmalıdır...
8-Yardımcı hizmetler sınıfındaki mağduriyetler giderilmeli beklentiler yerine getirilmelidir. 9) 7/24 esaslı çalışan, yaş sınırı olmayan kreşler tüm kurumlarda eksiksiz faaliyete geçirilmelidir...
Sorunları görmezden gelmek, ötelemek, hasır altı etmek, bir süre sonra daha büyük sorunlara yol açacaktır
Başta döner sermaye olmak üzere tüm bu sorunlar bir an önce giderilmeli, sağlık ve sosyal hizmet çalışanlarının yüzü güldürülmelidir.
Unutulmamalıdır ki sağlık sistemindeki başarılı çalışmalar vatandaşlarımızın memnuniyet düzeyine doğrudan katkı sunan çalışmalardır. Sağlık ve sosyal hizmet çalışanları mutlu olur yüzleri gülerse, vatandaşlarımızında yüzü güler, kamu idarecilerinin de eli rahatlamış olur... Biz Memur-Sen bağlısı Sağlık-Sen olarak hep yapıcı bir dil kullanmaya çalıştık. Amacımız sağlıkta dönüşümün ve vatandaşın memnuniyetinin yegane sebebi olan fedakar ve cefakar sağlık çalışanlarımızın makul taleplerinin yerine getirilmesini ve haksızlıkların son bulmasını sağlamaktır. Çalışanıyla mutlu bir sağlık sistemi inşaa edilmesine yardımcı olmaktır.
Bu vesileyle ülkemize ve milletimize karşı sorumluluklarımızında farkındayız.
Sözlerime son verirken sınır ötemizde bugünlerde yaşanan askeri harekatımıza karşı hassasiyetle ülkemizin çıkarları doğrultusunda devletimizin tüm organlarının Allah yardımcısı olsun, askerlerimizi muzaffer eylesin.
Basın açıklamamıza vakit ayırıp katılan siz değerli katılımcılarımıza ve basın mensuplarımıza çok teşekkür ederiz.

Editör: TE Bilisim