Evvel zamanlarda öğretmen sınıfta öğrencilere sorular yönelterek aileleri hakkında bilgili almak istiyormuş. Öğretmenin amacı ailelerdeki okuma yazması olanlar ile çalışanların olup olmadığının listesini tutmak ve mali yapılarını öğrenerek muhtaç durumda olanlara yardım yapmakmış.

Öğretmen çocuğun birisine babasının okuma yazma bilip bilmediği ile çalışıp çalışmadığını sormuş. Çocukta öğretmenim, babamın okuması yok ama yazması iyidir diye cevap vermiş. Öğretmen de çocuğa benimle dalgamı geçiyorsun diye kızarak kulağını çekmiş. Evladım, okuması var ama iyi yazamıyor mu demek istedin diye ısrar etmiş. Çocukta ısrarla öğretmenim babamın okuması yok ama yazması var demiş.

Öğretmen, çocuğa babasının ne iş yaptığını sorunca gerçek ortaya çıkmış. Meğer çocuğun babası hattatmış (okuduğunu anlayarak yazan hattatları tenzih ediyoruz). Yani kendisine gösterilen yazıları çok iyi yazıyor ama yazılanları ne okuyabiliyor ne de anlayabiliyormuş.

İşte kamu yönetimindeki bazı bürokratların durumu da aynen hikayedeki gibi. Kendilerine söylenenleri sorgulamadan ve anlamadan aynen yapmaya çalışmaları buna benzemiyor mu? Bilgi ve tecrübesi olmadığı için söyleneni aynen yazıyor ama ne yazıldığını ne de bir adım ilerisini göremiyor. Hem kendinin hem de talimat verenin başını derde sokuyor. Sonuçta da kamu yönetiminde yap boz merakı giderek artıyor. Kriz ortamları, kamu yönetiminde yazması olup ta okuması olmayanları ayıklamak için önemli bir fırsat sunmaktadır. Nitekim Çincede krizin karşılığı olan "weiji" kelimesi fırsat ve tehdidi bünyesinde barındırmaktadır.

Memurlar Net

Editör: TE Bilisim