Anımsayacaksınız, eskiden muayene olabilmek için sabahın ilk ışıklarında yola koyulur SSK Hastanelerinde sıraya girilirdi.

Ve muayene olduktan sonra da ellere tutuşturulan, üzerinde "sıra no" yazılan minik kağıtlarla saatlerce ilaç almak için beklenirdi.

Bazen bu süreç en fazla bir- iki gün uzardı...

Polikliniklerin, acil servislerin önünde ciddi yoğunluk yaşanır ve insanlar çaresizliklerini dile getirip, adeta isyan ederdi...

Derken...

Devir değişti...

***

SSK ve devlet hastaneleri birleştirildi...

Hastaların sevk almadan tıp fakültesi hastanelerinden yararlanmalarına imkan tanındı...

Daha sonra da, "İsteyen özel hastanelere de gidip sağlık hizmeti alabilir..." dendi.

Tabii ki belli bir katkı payı ödeme koşuluyla...

Önceleri katkı payının ödemeleri düşüktü ve vatandaş, özele gitmeye başladı...

Ancak zaman içinde katkı payları katlanarak artınca özellikle orta gelirli vatandaş özel hastanelerden çekilerek tekrar devlet hastanelerine yönelmeye başladı.

Hasta memnuniyeti odaklı oluşturulan sağlık politikaları hiç şüphesiz ki AK Parti'nin bugüne gelmesinde önemli bir rol oynadı.

Yani, sağlıkta vatandaşa önce bir bahar mevsimi yaşatıldı, sonra da mevsim kışa döndü...

Bu süreçte çalışan memnuniyeti ise ne yazık ki göz ardı edildi...

Bu minik hatırlatmadan sonra dönelim günümüze...

***

Hekimler kaçıyor, hastalar ağlıyor...

Malumunuz, ülke genelinde kamu hastanelerinde ciddi hekim ayrılışları söz konusu...

Hal böyle olunca kamu hastanelerinde birçok branşta hekim eksikliği yaşanmakta...

Hastalar randevu alamaz hale geldi ne yazık ki...

Siyasilere, sağlık üst düzey bürokratlara, yöneticilere göre, acillerin dışında en uzun randevu süresi bir ile iki haftaymış...

Vatandaş öyle demiyor ama!

***

İşte size binlerce kişiden sadece bir örnek:

Üstelik içimizden biri, gazeteci.

Engin Aksöz. 69 yaşında.

Tam 3 aydır ilimiz kamu hastanelerinden nöroloji randevusu almak için bekliyor.

Parmakları klavyeye, kulağı telefona yapmış durumda...

Randevu almakta yaşanan zorlukların elbette nedenleri var...

Pandemiden dolayı hastanelerde kalabalık oluşmaması için randevu aralıklarının uzatılması hastaların muayene olmasını kısıtlıyor...

Bir de yukarda paylaştığımız gibi hekim sıkıntısı var...

Bazı hastanelerde, bazı branşlarda ise hekim yok maalesef!

Meslektaşımız Engin Aksöz, "Tam üç aydır nöroloji için randevu almaya çalışıyorum. Her aradığımda 'Randevu görüntülenemiyor, ya da randevu dolu' diyorlar. 16.00'dan sonra ya da 24.00'den sonra arayın!' deniliyor. Arıyorum yine randevu alamıyorum. Umudumu kestim. Artık aramıyorum. Yani muayene için beklemiyorum artık!" diyor...

Sadece nöroloji değil!

Göz, cildiye ve psikiyatri branşlarında da randevu almak neredeyse imkansız gibi...

Uygulanan sağlık politikalarında umutlar yeşerir mi bilemem ama çözüm ortada.

Birinci basamak koruyucu sağlık hizmetleri güçlendirilerek hastanelere başvurular azaltılabilir...

Sevk zincirini sağlayarak ihtiyacı olan hastaları hastanelere yönlendirmek, gereksiz tetkik ve girişimleri arttıran performans sisteminden vazgeçilebilir...

Mevcut kapasitemiz doğru değerlendirildiğinde gerçek hastalar için uzayan hasta randevularının önüne geçilebilir.

Hepsi bu!

Lale Alasoy-Yeni Dönem

Editör: TE Bilisim