"Bazı basın yayın araçları ile sosyal medya hesaplarında 02/07/2019 tarihli Mardin’de meydana gelen ve ‘rapor vermeyen doktor çiftin cadde ortasında darp edildi’ şeklindeki, gerçeklerin çarpıtılarak sunulduğu paylaşımlar yer almaktadır. Bu paylaşımlar:

- Müvekkilimize karşı halkı kin ve nefrete teşvik eden,

- Toplum nezdinde kamuoyu baskısı oluşturmak suretiyle müvekkilimizin en kutsal haklarından olan ve yargılama sürecinde ileri süreceği savunmalarını, yargılama makamlarında etkisizleştirip savunma hakkının gaspına ve dolayısıyla anayasal hakkı olan adil yargılanma hakkının ortadan kaldırılmasını amaçlayan

- Bununla birlikte müvekkilin kişilik haklarına yönelen haddini aşan paylaşımlardır.

Olayın meydana gelişi ile ilgili gerçeklerin izahı ve söze konu paylaşımların ilgilileri tarafından ivedi olarak kaldırılması; aksi halde ilgililer hakkında tüm şikayet haklarımızı kullanacağımızın bildirilmesi ile ilgili zorunlu açıklamamızdır.

Her şeyden önce şunu belirtmekte fayda görmekteyiz. Kişinin kendisine yahut bir insana yönelen mutlak saldırıyı önlemek maksadıyla başvuracağı eylemler dışında; hangi canlıya yönelmiş olursa olsun haksız hiçbir şiddet eylemini doğru bulmuyoruz. Bu açıdan bir kişinin şiddet içeren eyleminin doktora, işçiye, memura, avukata ya da herhangi biri canlıya yönelmesi arasında temel olarak bir fark yoktur.

Son zamanlarda ülkemizde sağlık personeline yönelen şiddet eylemleri maalesef artmış ve bu konu da ülkemizin hassasiyetle yaklaştığı konuların başında gelmektedir. Toplumun her kesiminde oluşan bu hassasiyeti müvekkilimiz de en derin şekilde yaşamaktadır. Müvekkilimiz kendisinin, eşinin ve yedi yaşındaki kızının, -özel hayatı ile ilgili olması nedeniyle bilgilerinin paylaşılmasını uygun bulmadığımız- hastalıkları nedeniyle haftada en az iki kez tedavi ve kontrol amacıyla hastaneye giden müvekkilimiz de tüm sağlık personellerine karşı her zaman minnet duygusu ile yaklaşmış, her zaman mahcubiyetini ve teşekkürlerini sunmuştur. Müvekkilimiz mevcut rahatsızlığı nedeniyle aylık 3.000 TL bedeli olan ilaç kullanmaktadır. Yetkili hastanede görev alan uzman hekim onayı halinde SGK tarafından ilaç karşılanmaktadır. Müvekkilimiz yaklaşık üç yıldır onlarca doktor tarafından imzalanarak verilen raporunun yenilenmesi amacıyla önceki raporu ile birlikte uzman hekime başvuran müvekkilimize gerekli tetkik ve tahliller yapıldıktan sonra kendisi ile ilgilenen uzman hekim tarafından önceki rapor ve yapılan tahliller sonucunda aynı mahiyetteki rapor tanzim ederek üç uzman hekimin imzasına açılmıştır. Bu imzalardan ikisi tedaviyi yürüten bölümdeki uzman hekimlere ait olup sayın hekimlerimiz tarafından imzalar tamamlandıktan sonra son imzayı tamamlaması için rapor müvekkilimize verilmiştir. Üçüncü hekim olarak kendisine imza açılmış sayın D.S. ‘nin müvekkilin sağlık durumuyla, yaşadığı problemlere ilişkin hiçbir bilgisi yoktur. Tahlil sonuçları ve rapor kendisine takdim edilen sayın hekimimiz maalesef tahlil sonuçlarını incelemeksizin raporda yer alan kullanılacak ilacı görünce ilk ve tek tepkisi “İlaç pahalı bir ilaç, muadil ilaçları kullanın bu raporu imzalamam.” şeklinde olmuştur. Müvekkilimiz ilk aşamada “Muadil ilaçları daha önce kullandığını ancak tedavi sürecinde aynı etkiyi göstermediğini, bu ilacın kullanılması zaruretinin Ankara Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde görevli -yine özel bilgi olması nedeniyle ismini paylaşamayacağımız bir profesör doktor- hocamız tarafından bu ilacın kullanılması zaruretini” bildirmiştir. Sayın hekimimiz yine hiçbir evrakı incelemeksizin raporu imzalamayacağını bildirerek müvekkilimizi odasından çıkartmıştır. Müvekkilimiz bunun üzerine raporu tanzim eden ilgili uzman hekimine başvurarak durumu izah etmiştir. Ancak sayın hekimimiz yine kendisiyle kurulan iletişime artık inatlaşması nedeniyle olumsuz yanıt vermiştir. Bunun üzerine müvekkilimiz en tabi hakkı olarak sayın Başhekimin yanına giderek durumunu izah etmiştir. Sayın Başhekimimiz de tahlil sonuçlarını inceledikten sonra bölüm hekimi ile görüşerek, raporu salt ilaç bedeli nedeniyle imzalamayacağını bildiren üçüncü hekim ile görüşmüştür. Raporu ilgili uzman

hekimlerin imzalamış olduğunu kendisinin imzalamama gerekçesini sormuş ise de sayıni hekim tarafından yine aynı gerekçe ile raporu imzalamayacağını bildirmiştir. Sayın Başhekimin kendisiyle yaptığı tüm görüşmeler de inatlaşma nedeniyle neticesiz kalması üzerine sayın Başhekim K.D.H. ile görüşerek müvekkilimizi bu hastaneye yönlendirilmiştir. K.D.H.‘de tahlil sonuçları incelendikten sonra rapor tanzim edilerek imzaya açılmıştır. Ancak merkezi hastane tarafından tanzim edilebilir bir rapor olması nedeniyle sayın K.D.H. hekimleri tarafından rapor verilememiştir. M.D.H. ‘ye yeniden başvuran müvekkilimiz sağlık bakımından zorunlu olan ve maddi imkanlarını aşırı derecede zorlayan ilacı almak için aslen en tabi hakkı olan raporun tanzimi için yine sayın hekimimizle iletişim kurabilecek birkaç kişiyle görüşmüştür. Bu kişilerin girişimleri de sayın hekimin raporu imzalamamakta inatlaşması nedeniyle sonuçsuz kalmıştır. Son olarak da sayın hekimimiz, raporda kendisine imza açan ilgili bölümün uzman hekimine ağır hakaret içeren sözler sarf etmiştir. Müvekkilimiz maddi durumunun elvermemesi ve iş bu raporun bir inat uğruna kendisine verilmemesi nedeniyle kardeşinden borç alarak ilacını temin edebilmiştir. 02/07/2019 günü yine kardeşine ait araçta giderken sayın hekim ile karşılaşmıştır. Yukarıda izah ettiğimiz süreçte her gün farklı hastanelere gitmek zorunda kalmış olması ve bir netice alamamış olması nedeniyle yıpranan müvekkilimiz, ilgilisi olmadığı halde tahlil sonuçlarına dahi bakmayarak salt inatlaşmadan ötürü rapor vermeyen sayın hekim ile karşılaşmıştır. Kendisini zor durumda bıraktığını izah edip pişmanlık duymasını isterken o sırada yanında bulunan ve aile ortamında müvekkilin yaşadığı zorluklara şahit olan, %82 oranında akıl sağlığı yerinde olmayan yakını sayın hekimi darp edince kendisi de sinirlerine hakim olamamıştır. Ancak şunu özellikle belirtmekte fayda görmekteyiz ki kayıtlardan açıkça anlaşıldığı ne müvekkilin ne de yanındaki akıl sağlığı olmayan yakınının sayın hekimin kıymetli eşine yönelik bir kesinlikle bir darp eylemleri veya başkaca bir şiddetleri yoktur. Olay esnasında kaldırıma takıldığı açıkça görülmektedir. Kaldı ki kıymetli hocamız bu sürecin içinde hiçbir şekilde yer almamış ve müvekkilimiz kendisini tanımamaktadır. Olay tamamen akıl sağlığı yerinde olmayan kişinin hamlesi nedeniyle bir anda meydana gelen bir olay olup bazı basın yayın araçları ve sosyal medya hesaplarında paylaşıldığı gibi gerçekleşmemiştir.

Bu bağlamda Mardin il sağlık müdürünün anlık cereyan olay ile ilgili yine yukarıda bahsettiğimiz üzere tamamen olayı şova dökerek kamuoyu baskısı oluşturmak amacıyla yaptığı müvekkilimizi hedef gösteren yalan ve yanlış bilgilere dayalı açıklamasında sarf etmiş olduğu “usulsüz bir ilaç isteyen… hekimi takip eden… terör saldırısıdır… insanlık suçudur…” şeklindeki beyanlarda bulunmuştur.

Sayın il sağlık müdürüne ve yalan yanlış bilgiler nedeniyle müvekkilimize saldıran kişilere şunları sorma gereği duymaktayız:

- İl sağlık müdürünün “usulsüz ilaç almak istediğini bildirdiği vatandaşın/hastanın” inceleyebileceği hasta dosya ve tahlillerini inceleyerek mi bu açıklamayı yapmıştır?

- Olaya ilişkin sayın başhekim ve raporda imzası olan diğer uzman hekimler ile görüşmüş müdür?

- Kasıtlı olarak yalan yanlış bilgiler vererek halkı kin ve nefrete sevk ederek mi sağlık personellerini koruduğunu düşünmektedir?

- Ekte yer alan raporda imzası bulunan ilgili bölümün uzmanları mı yoksa hiçbir tahlili incelemeksizin imzadan imtina eden uzman mı görevini kötüye kullanmıştır?

- Usulsüz ilaç almak isteyen vatandaşın/hastanın, usulsüz rapor alabilmesi için uzmanıyla görüşen ve uzmanın inatlaştığını gördükten sonra başka bir hastane ile görüşerek oraya yönlendiren sayın başhekim mi görevini kötüye kullanmıştır?

Rapor tanzim etme zaruretinde, kendisine imza açılan uzmanın tahlilleri inceleyip yahut incelemeksizin; tüm zaruret hali ve yalvar yakarışlara rağmen ilacın pahalı olmasını rapor vermemek için gerekçe olarak gösterebilir mi?

- Uzmanın muayeneye gelen vatandaşın/hastanın ölme ihtimalinde dahi yine ilaç pahalılığını gerekçe göstererek rapor vermeme gibi bir hakkı mı var?

- Uzmanın görevi kendisine başvuran vatandaşın/hastanın iyileşmesine katkıda bulunmak mı yoksa ilaç bedellerinin muhasebesini tutmak mıdır? Bu muhasebeyi yaparken hastanın da maddi durumunu da mı göz önünde bulundurmuyor?

- Yetkili memurun, tamamen keyfiyet arz eden inatlaşması ve hırsı mı terörizmdir yoksa tüm tahlillerden ilaç zarureti açık olan vatandaşın/hastanın anlık cereyan eden eylemi mi terörizmdir?

Müvekkilimizin şahsına ve anayasal haklarına yönelen tüm ifade ve paylaşımların ilgilileri tarafından ivedi olarak geri çekilmemesi halinde her bir suç nedeniyle yasal yollara başvuracağımızı kamuoyuna zorunlu olarak beyan ederiz.

Av. Rauf BEYHAN

Kaynak:MardinLife

Editör: TE Bilisim